Tevbe ve İstiğfâr
Tevbe
ve İstiğfâr
Cenâb-ı
Hak buyuruyor:
Bismillâhirrahmânirrahîm
“Onlar
(müttakî mü’minler), bir kötülük yaptıklarında ya da kendilerine
zulmettiklerinde, Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar
ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar,
işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler” (Âl-i İmrân Sûresi, 135)
Rasûlullah
Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz buyurdular:
“Bir
kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış,
her
üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir.”
(Ebû Dâvûd, Vitir 26. İbni Mâce, Edeb 57.)
Hz.
Ali Radiyallahü Anh şöyle der:
“Ben
Peygamber Efendimiz’den bir hadis duyduğumda, Allah Teâlâ bana o hadisten
dilediği kadar istifade ettirirdi. (Yani onunla amel ederdim). Rasûlullah Sallallahü
Aleyhi Vesellem Efendimiz’in ashâbından biri bana hadis rivâyet ettiğinde ondan
yemin etmesini isterdim. Yemin ederse sözünü kabul ederdim. Bir defâsında Ebû
Bekir Radiyallahü Anh bana bir hadis rivâyet etti. Şüphesiz Hz. Ebû Bekir Radiyallahü
Anh doğru söylerdi (Bu sebeple ona yemin ettirmezdim). Dedi ki:
“-
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’in şöyle buyurduğunu işittim:
“Bir
kul herhangi bir günah işlediğinde, kalkar, güzelce abdest alıp iki rekât namaz
kılar ve Allah’a istiğfar ederse, Cenâb-ı Hak muhakkak o kulunu mağfiret
buyurur.”
Sonra
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şu âyet-i kerimeyi okudu:
“Onlar
(müttakî mü’minler), bir kötülük yaptıklarında ya da kendilerine
zulmettiklerinde, Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar
ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar,
işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler” (Âl-i İmrân, 135)”.” (Ebû
Dâvûd, Vitr, 26/1521; Tirmizî, Salât, 181/406; Tefsîr, 3/3006; Ahmed, I, 2.)
Bu
hadîs-i şerifin en güzel tatbik edildiği vakitler, seherlerdir. Bir mü’min
seher vakti kalkıp iki, dört, altı, yani ne kadar gücü yeterse namaz kılıp
Cenâb-ı Hakk’ın murâdı üzere istiğfâr ederse, affedileceği umulur.
Âyet-i
kerimelerde şöyle buyrulur:
“Seher vakitlerinde istiğfâr ederler” (Âl-i
İmrân Sûresi, 17)
“Onlar, geceleri pek az uyurlardı. Seher
vakitlerinde de istiğfâr ederlerdi.” (Zâriyât, 17-18) (Dr. Murat Kaya, Hz.
Ali’den 111 Hatıra, Erkam Yay.)
Her
Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Mâcid:
Şanı yüce olan, keremi bol olan, yardımı çok olan, in’âm ve ihsânı bol olan
demektir.
Kısa
Günün Kârı
Her
fırsatta tövbe ve istiğfâra devam edilmelidir. İstiğfârı dilinden düşürmeyen
kimseleri Allah Teâlâ hem dünya hem de âhiret sıkıntılarından kurtacak, rahata
ve huzura kavuşturacaktır.
Lügatçe
istiğfâr: Diliyle Allah Teâlâ’dan
bağışlanma niyaz ederken, bedenini mümkün olduğunca günahlardan uzak tutmaktır.
mağfiret: Allah’ın, kullarının
günahlarını bağışlaması.
tatbik: Uygulama, pratik.
Yorumlar
Yorum Gönder