Kayıtlar

Ağaç etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir Ağaçtan İnsanlara On Nasihat

                                                         Bir Ağaçtan İnsanlara On Nasihat   Bir ağacın gölgesinde adam felsefe kitabı okuyordu. Sorular üstüne sorular adamın kafasını karıştırmıştı. Başını kaldırıp ağaca baktı. “- Keşke ağaç olsaydım, hiç düşünmeden yaşasaydım dedi. Birden ağaç dile geldi: “- Ben düşünmüyorum belki ama düşünen insanlara o kadar çok ders verebilirim ki, dedi. Adam heyecanla: “- Seni dinlemek isterim, dedi. Ağaç konuşmaya başladı: “- At o felsefe kitabını elinden, şimdi bana bak ve beni dinle sana on tane hayat dersi vereceğim dedi. 1- Ağaç yaş iken eğilir ya da doğrulur. Her şeyin bir zamanı vardır. Hayat öğrenme sürecidir ama zamanlaması çok önemlidir. Siz de bilirsiniz ki “Yaşlı köpeğe yeni oyunlar öğretilmez.”, “Yaşlı kurda yol öğretilmez.” 2- Düşen ağaca balta vuran çok olur. Onun için hayatta düşmemeye dikkat etmek gerek; güçlüyken gölgene sığınanlar düşerken baltayı alıp sana koşarlar. 3- Bizi yok etmeye çalışan baltanın sap

Kırk Dokuzuncu Tavsiye: Cennet Ağacı

       Kırk Dokuzuncu Tavsiye: Cennet Ağacı Ebu Hureyre Radiyallahü Anh ağaç dikerken kendisine Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in uğradığını ve şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “- Ey Ebu Hureyre ne dikiyorsun?” Ben de: “- Ağaç dikiyorum!” dedim. O da: “- Ben sana bundan daha hayırlı ağacı göstereyim mi?” “Sübhanellahi ve'l hamdülillahi velâ ilâhe İllallahü vallahü ekberdir” ki bu duanın her defasında Cennet’te sana bir ağaç dikilir. (ibni Mace, Hakim)

Bir Ağaçtan On Ders

Bir Ağaçtan On Ders Bir adam, ağacın gölgesinde, bir felsefe kitabı okuyordu. Sorular adamın kafasını karıştırmıştı. Başını kaldırıp ağaca baktı. • Keşke ağaç olsaydım, hiç düşünmeden yaşasaydım dedi. Birden ağaç dile geldi: •”Ben düşünmüyorum belki, ama düşünen insanlara o kadar çok ders verebilirim ki” dedi. Adam heyecanla: •”Seni dinlemek isterim” dedi. Ağaç konuşmaya başladı: •”At o felsefe kitabını elinden, şimdi bana bak ve beni dinle! Sana on tane hayat dersi vereceğim” dedi. •Adam heyecanlanarak: •”Tamam” dedi. Ağaç: Dinle o zaman” dedi ve hayat derslerini sıralamaya başladı: 01-   Ağaç yaş iken eğilir ya da doğrulur. Her şeyin bir zamanı vardır. Hayat, öğrenme sürecidir ama zamanlaması çok önemlidir. Siz de bilirsiniz ki “Yaşlı köpeğe yeni oyunlar öğretilmez.”; “Yaşlı kurda yol öğretilmez.” 02-   Düşen ağaca balta vuran çok olur. Onun için, hayatta düşmemeye dikkat etmek gerek; güçlüyken gölgene sığınanlar, düşerken baltayı alıp sana koşarlar. 03-

Gölgesi Ağaca Dedi ki

Gölgesi Ağaca Dedi ki: Gölgesi ağaca dedi ki: “- Biz ikimiz arkadaşız. Beraber dünyâya geldik. Beraber büyüdük. Dâima güneşle aramızda perde olup, onun yüzünü görmeme mâni olmak sana yakışır mı? Ne zaman ki güneş benim tarafıma meyletse, sen aramıza giriyorsun. Niçin böyle yapıyorsun?” Bunun üzerine ağaç şöyle dedi: “- Hayır, hayır! Ben sana mâni değilim. Benim güneşi görmem, gece-gündüz kıyamda olup Allahü teâlâyı zikretmem sebebiyledir. Sen ise, dâima yan gelip yatarsın. Bu hâlinle güneşi nasıl görürsün?”

Benim Ağaç Senede İki Defa Meyve Verdi

Benim Ağaç Senede İki Defa Meyve Verdi Bir gün geziye çıkmıştı Nûşirevân. Yanında da veziri vardı. Gezerken bakmış ki, yolda çok yaşlı bir dede meyve ağacı dikiyor. Selâm verip der ki adama: - Amca, hayırdır, sen bu yaşa gelmişsin, bu ağacın meyvesini yiyemezsin. Bu ağaç kim bilir kaç sene sonra meyve verecek? Niye bu zahmeti çekiyorsun? - Padişahım, bizden öncekiler dikti biz yedik. Biz de dikelim ki, bizden sonrakiler yesin. Padişah "Zih" der. "Zih" Farsça aferin demek. Sâsânî ananesine göre Padişah "Zih" dediğinde, o kimseye 100 altın verilir, yani bir kese altın. Bunun için ihtiyara 100 altın verilir. Bunun üzerine ihtiyar dede der ki: - Gördünüz mü padişahım, meyveleri şimdiden yemeye başladık. Padişah, bir daha "Zih" der. İhtiyara 100 altın daha verilir. - Allah Allah, her ağaç senede bir defa meyve verir, benimki ise senede iki defa meyve verdi hükümdarım. Nûşirevân, tekrar "Zih" der 100 altın daha ver

Emre İtaat Eden Ağaç Mucizesi

Resim
Emre İtaat Eden Ağaç Mucizesi   Endülüs’ün büyük İslam âlimi Kadı İyaz, Şifâ-i Şerif isimli eserinde kuvvetli senetlerle ve rivayet silsilesi ile bize Hazreti Abdullah ibni Ömer’den şu mucizesi naklediyor: Bir seferde, Allah Resulü’nün Sallallahü Aleyhi Vesellem yanına bir bedevî geldi. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem ona sordu: “Nereye gidiyorsun?” Bedevî dedi: “Aileme.” diye cevap verdi. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem tekrar sordu: “Ondan daha iyi bir hayır istemiyor musun?” Bedevî sordu: “Nedir?” Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem cevap verdi: “Allah’tan başka hiçbir ilâh olmadığına, Onun bir olduğuna, hiçbir şeriki bulunmadığına ve Muhammed’in, Onun kulu ve resulü olduğuna şehadet etmendir.” Bedevî sordu: “Bu şehadete şahit nedir?” Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem cevap verdi: “Vadi kenarındaki şu ağaç şahit olacak.” İbni Ömer der ki: O ağaç yerinden sallanarak çıktı, yeri ikiye yardı, Allah Resulü’nün Sallallahü Aleyhi

Ağaç Diken İhtiyar

Ağaç Diken İhtiyar         Ağaç dikmekle meşgul yaşlı birisini gören padişah; hoşbeşten sonra sormuş.  “Büyük bir ihtimalle diktiğin ağaçların meyvesini yiyemeyeceksin ne diye uğraşıyorsun?”         Yaşlı adam; “Oğul” demiş. “Bizden evvelkilerin ağaçların meyvelerini biz yedik bizim diktiklerimizin meyvesini bizden sonrakiler yesinler diye uğraşıyorum.”         Bu cevap padişahın çok hoşuna gitmiş ve çıkarıp bir kese altın vermiş. İhtiyar; “Allah’a hamd ederim ki başkalarının diktiği fidanlar seneler sonra meyve verirken benim diktiklerim daha dikerken meyveye durdular. Diyerek cömert yabancıya teşekkür etmiş.         Bu cevapta padişahın hoşuna gitmiş ve çıkarıp yaşlı adama bir kese altın daha vermiş. Aksakallı ihtiyar; “Allah’ıma şükürler olsun ki başkalarının diktiği fidanlar senede bir kez meyve verdiği halde benim diktiklerimi iki defa meyve verdiler.”         Padişah ihtiyarın bu cevabına da hayran kalmış ve çıkardığı bir kese altını verdikten sonra yanındaki zat

Baltayı Bilemek

Baltayı Bilemek Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş. İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar. Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: “Bu Nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?” İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş: “Ortada bir sır yok... Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.” “Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir. Kendimize zaman ayırıp, yaş

Gölgesi ağaca dedi ki

Gölgesi Ağaca Dedi ki: “- Biz ikimiz arkadaşız. Beraber dünyâya geldik. Beraber büyüdük. Dâima güneşle aramızda perde olup, onun yüzünü görmeme mâni olmak sana yakışır mı? Ne zaman ki güneş benim tarafıma meyletse, sen aramıza giriyorsun. Niçin böyle yapıyorsun?” Bunun üzerine ağaç şöyle dedi: “- Hayır, hayır! Ben sana mâni değilim. Benim güneşi görmem, gece-gündüz kıyamda olup Allahü Teâlâ’yı zikretmem sebebiyledir. Sen ise, dâima yan gelip yatarsın. Bu hâlinle güneşi nasıl görürsün?”