Kayıtlar

Ebû etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ebû Abdurrahman Sülemî Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinden Nasihatler

01- “Ey kardeşim! Sana Allah Teâlâ’ya itaat ve ibadet etmeyi tercih etmeni, O’na muhalefet edip karşı gelmekten sakınmayı, bütün varlığınla O’na yönelmeni, bütün endişe ve üzüntülere karşı O’na dönmeni, insanların önünde eğilmeyi ve onlara itimat etmeyi terketmeni tavsiye ediyorum. 02- Ayrıca bütün sebeplerde, işlerinde (yüce Allah’ı unutup) sebeplere yönelmenden seni sakındırırım. 03- Bilakis bütün hallerinde Allah Teâlâ’ya yönelmeli, itimat etmeli ve yalnız O’na tevekkül etmelisin. Nitekim Allah (celle celâluhû) şöyle buyurmuştur: ‘Kim Allah’a dayanıp güvenirse O ona yeter’ (Talâk 65/3). 04- Şunu bil ki bütün mahlûkat, insanlar acizdir. Kendisine fayda vermekten aciz olan bir kimse başkasına fayda vermeye nasıl güç yetirebilir ki? Bu nedenledir ki selef âlimlerinden bazıları şöyle demiştir: ‘Yaratılmış bir insanın başka bir insandan yardım istemesi, mahkûm bir kimsenin bir başka mahkûmdan yardım istemesi gibidir.’” 05- Tevekkül, bütün işlerini Allah Teâlâ’ya havale etmen...

Ebû Abdullah Merrakûşî Kuddise Sirrûh’dan Vasiyetler

  Ebû Abdullah Merrakûşî Kuddise Sirrûh’dan Vasiyetler   Ebû Abdullah Merrakûşî hazretleri, 1210 (H.607) yılında doğdu. Aslen Cezayir’deki Tilemsan şehrindendir. 1284 (H.683) yılında Kâhire’de vefât etti. Küçük yaşta ilim tahsîline başladı. Tilemsan ve Merrakeş’teki âlimlerden ders aldıktan sonra ilmini ilerletmek üzere İskenderiye’ye gitti. Çeşitli âlimlerden ilim tahsîl etti. Mâlikî mezhebi fıkıh bilgilerinde âlim ve zamânın imâmı oldu. Tasavvufta ince bilgilere, yüksek derecelere kavuştu. Sohbetleri, birçok talebeyi tasavvufta yüksek derecelere kavuşturdu. Ebû Abdullah Merrakûşî hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce bir sohbetlerinde şöyle buyurdu:   ·      “Bütün mahlûklara her ni’meti, iyilikleri veren yalnız Allahü teâlâdır. Her şeyi var eden, var olmak ni’metini veren Odur. Her ân, varlıkta durduran da Odur. Kâmil, iyi sıfatlar, insanlara, Onun rahmeti ile, acıması ile verildi. Hayât, ilm, sem’, basar, kudret ve kelâm sıfatlarımız...

Ebû Bekir Verrak Hazretleri Şöyle Anlatır…

  Ebû Bekir Verrak Hazretleri Şöyle Anlatır…   “- Sabahları kalkınca insanlara bakarım: Kimin helâl kimin harâm yediğini anlarım...” Dinleyenler sordular: “- Bunu nasıl anlıyorsun?” Buyurdu ki: “- Herkim sabahleyin kalkar kalkmaz dilini boş laf, gıybet ve sövüp saymakla meşgûl ediyorsa; bilirim ki bu hâl yediği (harâm) gıdadan kaynaklanmaktadır. Herkim de sabahleyin kalktığında dilini allahû teâlâ’nın zikri, kelime-i tevhîd ve istiğfârla meşgûl ediyorsa, onun aldığı gıda da helâl yoldandır...”

Sehl Bin Abdullah Tüsterî Rahmetullahi Aleyh

Sehl Bin Abdullah Tüsterî Rahmetullahi Aleyh Evliyanın büyüklerinden. Künyesi Ebû Muhammed’dir. 815 (H. 200)’de doğdu. Dayısı Muhammed bin Süvâr’ın sohbetlerinde yetişti. Hacda iken Zünnûn-i Mısrî ile görüşüp talebesi oldu. Tasavvuf ehlinin büyüklerinden ve müctehidlerinden olup, zamanın sultânı, hakikatin delîli idi. Az yemek, az uyumak, çok ibâdet yapmakta; riyazet ve keramette eşi yoktu. 896 (H. 283)’de Basra’da vefat etti. Kendisi şöyle anlatır: “Üç yaşında ikan gece kalkardım. Dayım Muhammed bin Suvar gece ibâdet eder, ağlar ve bana; “Seni yat uyu, kalbimi meşgul ediyorsun!” dediği hâlde onu gözetlemeye devam ederdim. Sonunda beni bir hâl kapladı. Dayıma; “Bana garib bir hâl oluyor, başımı arşın önünde secdede buluyorum” dedim. “Oğlum bu hâlini kimseye söyleme, bundan sonra yattığında dilinle üçer defa (Allahü teâlâ benimledir, beni görüyor, her sözümü duyuyor) de!” buyurdu. Bir süre sonra; “Her gece yedi defa söyle” buyurdu. Daha sonra; “On defa söyle” buyurdu. Söyledim. Ve...