Kayıtlar

söyle etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Efendime Selâm Söyle!

  Seher vakti esen yeller; Efendime selâm söyle! Dost aşkıyla açan güller; Efendime selâm söyle!   Uzatırım yetmez elim; medhedemez aciz dilim; Ravzaya varınca yolum; Efendime selâm söyle!   Çöl, ovalar tuzlu yollar; âşık olan yanar, ağlar; Aciz gönlüm görmek ister; Efendime selâm söyle!   Uzatırım yetmez elim; medhedemez aciz dilim; Ravzaya varınca yolum; Efendime selâm söyle!   Ebu Zemzem sucuları; bitmez aşkın acıları; Anadolu hacıları; Efendime selâm söyle!   Uzatırım yetmez elim; medhedemez aciz dilim; Ravzaya varınca yolum; Efendime selâm söyle!

Söylenmesi Caiz Olmayan Sözler

  Söylenmesi Caiz Olmayan Sözler   Sual: Söylenmesi caiz olmayan sözler nelerdir? CEVAP Bazılarını bildirelim: 1- Çocuk yedinci kattan düştü. Mucize olarak kurtuldu demek caiz olmaz. Çünkü mucize sadece Peygamberlerde görülür, çocuğa Peygamber denmiş olur. Allah’ın kudreti ile kurtuldu demek gerekir. 2- Günahkâra veya kâfire, (Günah keçisi) demek caiz değildir. 3- (Haram ama seviyorum) demek haram olur, küfür olmaz. 4- (Allah yazdıysa bozsun) demek, dua niyetiyle caizdir. 5- Kâfire, (dayı, amca, dayıcığım, buyurun) demek, âdet olarak söylendiği için caizdir. 6- Allah bizi düşündüğü için göz vermiş demek caiz olmaz. Zira düşünmek mahlûklara mahsustur. 7- (Allah kuşlara kanat vermeyi ihmal etmemiş) demek uygun değildir. Allahü teâlâ ihmal etmez. Sanki ihmal de edebilir anlamı çıkacağı için söylememeli. 8- Yüzünü gören Cennetlik veya hacı oluyor, demek caiz olmaz. Çünkü bir kimseyi görmekle Cennetlik veya hacı olunmaz. Bu bakımdan böyle söylemek yanlıştır. 9- Müs

Söyle Bana

  Söyle Bana   Ey tabip ayrılık derdine çare var mıdır söyle bana Aşk narı yanında acep cehennem nar mıdır söyle bana   Ne zaman bir güzel sevmeye kalksak âlem bizi tan eyler Hulusi gönülden sevmek sevilmek ar mıdır söyle bana   Her kim ki sevene olursa engel zanlar içinde kalır Her kim ki sevmese itikadımca kinler içinde kalır   Ne vakit goncaya dokunsa bülbül kanlar içinde kalır Dünya âşıklara gülşen mı yoksa har mıdır söyle bana   Sevdikçe aşk derdi boylanıp büyür içimde ur misali Gönül kalesinde hakikat budur yıkılmaz sur misali Fikrinde zikrinde enelhak diyen Hallaç Mansur misali SADIK MİSKİNÎ’ye reva görülen dar mıdır söyle bana   Âşık Sadık Miskinî

Duanın Gücü (Dua Her Şeydir)

Resim
  Duanın Gücü (Dua Her Şeydir) Eski zamanlarda köyde yaşayan geçimini çitfçilik yaparak temin eden bir karı koca varmış. Adam akşam vakti, yemekten sonra pencerenin önüne oturmuş kahvesini içerken hanımına: “- Yarın yağmur yağarsa evdeyim. Yok eğer yağmazsa tarlaya gidip çift süreceğim!” demiş. Hanımı: “- İnşaallah söyle bey, inşaallah!”. Adam: “- Ne inşaallahı hanım, bunun inşaallahı maşaallahı mı var! Zira ortada iki seçenek var, bir üçüncüsü yok ki… Dedim ya, yağarsa evdeyim, yağmazsa tarladayım!”, der. Hasılı hanımı: “- Sen yine de inşaallah de, bakalım sabah ola hayr ola!” diye, ne kadar ısrar etse de, adam inad eder. “İnşaallah!” demez.   Neyse, Sabah olur, hava açık ve gayet güzeldir. Bizim ki hazırlanır ve yola çıkar. Derken olan olur. Şöyle ki: O gece bir suç işlenmiş ve her yerde faili aranıyormuş. Tam o sırada bizimkinin etrafı sarılır ve hiç bir yere gidemezsin derler. Zira çizilen robot resim onunkinin tıpatıp aynısı. Her ne kadar: “- Ben masum

Hazır mısın Söyle Dostum?

Hazır mısın Söyle Dostum?   Son nefesini vermeye, Yakasız gömlek giymeye, Daracık kabre girmeye, Hazır misin söyle dostum?   Göçeceksin bu dünyadan, Olursun zevki sefadan, Seni çağırır Yaradan, Hazır mısın söyle dostum?   Kabir küçücüktür dardır, Götürecek neyin vardır, Gönlünü Hak ile yandır, Hazır mısın söyle dostum   Göçeceksin bu dünyadan, Olursun zevkü sefadan, Seni çağırır Yaradan, Hazır mısın söyle dostum?   Tahtadan ata binmeye, Bu dünyadan silinmeye, Rûz-i mahşere gitmeye, Hazır mısın söyle dostum?   Göçeceksin bu dünyadan, Olursun zevki sefadan, Seni çağırır Yaradan, Hazır mısın söyle dostum?   Söyle dostum, durma öyle! İnan bu çark dönmez böyle! Söyle be can dostum söyle! Bildim bileli hep böyle…

Söyle Bakalım, Avucumda Ne Vardır?

Söyle Bakalım, Avucumda Ne Vardır? Padişahın biri, oğlunu esrarengiz ilimlerle meşgul bir topluluğa verir. Amacı onun astroloji, reml gibi bilgileri öğrenip gaipten haber verme, geleceği tahmin etme gibi sahalarda yetişmesini sağlamaktır. Çocuk son derece aptal yaradılışlı olmasına rağmen, becerikli hocaları onu çok iyi yetiştirirler ve gerekli bilgileri ona fazlasıyla öğretirler. Sonunda çocuk, o sahada tamamen üstat olarak babasının yanına döner. Bir gün padişah oğlunu imtihan etmek ister ve avucunun içine bir yüzük saklar: “- Söyle bakalım, avucumda ne vardır?” Diye sorar. Çocuk düşünür: “- Avucundaki yuvarlak, ortası delik, sarı bir şeydir!” Der. Padişah sevinir. “- Özelliklerini doğru bildin, şimdi de ne olduğunu söyle” , deyince Çocuk: “- Avucundaki kalbur olması lâzım!” Der. Padişah çok üzülür ve şöyle söylenmekten kendini alamaz: “- Aklı hayretler içinde bırakan bu kadar özelliği bilgi ve tahsil sâyesinde söyledin, fakat kalburun avuca sığma

Padişahın Abdestsiz Söylemediği İsim

Padişahın Abdestsiz Söylemediği İsim Gazneli Mahmud Rahmetullahi Aleyh'in Muhammed isminde bir hizmetçisi vardır.             Sultan onu çok sevmekte ve bir ihtiyacı olduğu zaman devamlı ismiyle hitap ederek çağırmaktadır. Fakat bir gün onu çağırırken ismini söylemeden babasının ismiyle çağırır. Hizmetçi bundan endişeye kapılarak sorar: “-   Sultanım niçin beni ismimle çağırmadınız da babamın ismiyle seslendiniz? Siz Muhammed ismini çok sever, hep o isimle hitap ederdiniz.” Bunun üzerine Gazneli Mahmud bizler içinde bir takva ölçüsü olabilecek şu müthiş ifadeleri sarf eder: “-   Evladım hergün sana Muhammed isminle hitap ediyordum. Zira abdestli bulunuyordum. Şu anda ise abdestim yok, Muhammed ismini abdestsiz söylemekten hayâ ediyorum. Onun için babanın ismiyle çağırdım.” Yüce Peygamberimiz kâinatın iftihar tablosu Hz. Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi Vesellem’in sevgisinin bu ölçüler içinde kalplerimizde yer etmesi niyazı ile...

Bana Yalan Söyleyebilene Bir Küp Dolusu Altın Vereceğim

Bana Yalan Söyleyebilene Bir Küp Dolusu Altın Vereceğim Padişahın biri, “- Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!” demiş. Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana; “- Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü”. Padişah, “- Bunun neresi yalan?.. Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!”. “- Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!”. Padişah, “- Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!”. “- Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!” Padişah, “- Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.”. Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş. Ama bir gün bir adam gelmiş; “- Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu alt

Ey Musa! Ona Söyle

Ey Musa! Ona Söyle Musa aleyhisselam zamanında bir adam, Allah-u Zülcelal’e ne kadar çok tevbe etse de tevbesini bozuyordu. Tevbe ediyor, tekrar bozuyordu. Bu böyle yirmi sene devam etmişti. Allah-u Zülcelal, Musa aleyhisselama vahyederek şöyle buyurdu “Ey Musa! Ona söyle, Ben ona gazaplandım.” Musa aleyhisselam o kula, bunu söyleyince; o kul, Allah-u Zülcelal’e daha çok yalvarmaya başladı. “Ya Rabbi, senin hazinelerin doludur. Merhamet sahibisin. Sen affedicisin… Ya Rabbi, eğer beni affetmiyorsan, bütün kullarının günahlarını yüklenip ben onların yerine cehennemde yanayım!” diye dualar etti. Allah-u Zülcelal, yine Musa aleyhisselama vahyederek “Ben o kulumu affettim. O kulum o kadar cömert iken, Ben ondan daha cok cömerdim. Onu af ve mağfiret ettim.” Buyurdu. Allah-u Zülcelal’in, Seni Af Ettim Ya Kulum dediği kullardan olmayı dileğiyle…

Yapılan İyilik Söylenmemelidir

Yapılan İyilik Söylenmemelidir Vaktiyle bulunduğu küçük yerde geçim sıkıntısı çeken dürüst ve temiz yaratılışlı genç bir adam, bir gün memleketine çok uzakta bulunan bir şehir merkezine giderek iş bulup çalışmaya, kendine yeni bir hayat düzeni kurmaya karar verdi. Bu niyetle vakit kaybetmeden hazırlanıp yola koyuldu. Genç adam bu yolculuğu sırasında yorum ve açıklaması kendisi için imkânsız olan bir takım olaylarla karşılaştı. Bunlardan biri şuydu: Bazı kimseler bir tarlaya buğday ekiyorlar, ekilen buğdaylar hemen yetişip olgunlaşıyor, onlar da hiç vakit kaybetmeden hasat ediyorlar, sonra bunları ateşe verip yakıyorlardı. İkinci olarak şuna şahit olmuştu: Bir adam büyük bir taşı kaldırmaya çalışıyor, kaldıramıyor; ama bu taşa bir tane daha ekleyince kaldırabiliyor, bir üçüncüyü ekleyince daha da rahat kaldırabiliyordu. Şahit olduğu bir başka olay da şu idi: Bir adam bir koyuna binmiş, onun üzerine birkaç kişi daha binmiş koşturuyorlar, arkalarından birileri de onla

Hayvanların Kabir Azabını İşitmeleri ve Ölünün de Söylenenleri Duyması

Hayvanların Kabir Azabını İşitmeleri ve Ölünün de Söylenenleri Duyması – İmâm Müslim Radiyallahü Anh, Zeyd bin Sâbit’ten Radiyallahü Anh şöyle rivâyet etmiştir: Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz, Neccar oğullarına ait bir bostan içinde ve kendine ait katırı üzerine (binekli olarak) bulunduğu sırada biz de yanında bulunuyorduk. Katır birden bire ürkerek yoldan saptı ve koştu. Az kalsın Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem’i sırtından yere atacaktı. Bir de baktık ki orada altı, yâhud beş, yâhud da dört tane mezar bulunmaktaydı. Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bu kabirlerin sahiplerini (yani burada yatanları) kim tanıyor? diye sordu. Bir zat ben tanıyorum, diye cevap verdi. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem de: – Bunlar ne zaman öldüler? Buyurdu. O zat da: – Onlar müşrik olarak öldüler, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz: – Şüphe yok ki bu ümmet kabirleri içinde imtihan olunmaktadırlar (yani azap çekmekted

Esma-ül Hüsna’yı Okumanın Faydaları

Esma-ül Hüsna’yı Okumanın Faydaları Yûsuf Nebhânî hazretleri, Esmai hüsna’yı söylemenin faydalarını şöyle bildirir Kalbin temizlenmesi için: El-Âhiru ismi şerîfini söyleyenin gönlü temizlenir. Safâya kavuşur. Günde yüz defa söylenirse, Allah’ü Teâlâdan başka her şeyin sevgisi kalbden çıkar. Manevi sırların açılması için: El-Alîm ismi şerîfini söylemeye devâm edene mânevî sırlar açılır, hikmet ve mârifete kavuşur. Hastanın şifa bulması için: Cumâ günü namazdan önce abdestli, elbisesi temiz ve kalbinden dünyâ düşüncelerini çıkarmış olarak iki yüz kerre “Yâ Allah’ü el-mahmûdü fî fiâlihi” derse, Allah’ü Teâlâ onun hastalığına şifâ verir. Elem ve kederden kurtulmak için: El-Azîm ismi şerîfini söyleyen, elem ve kederden kurtulur. Muhtaç olmamak için: Bir kimse kırk gün günde kırk kerre el-Azîz ismi şerîfini söylerse Allah’ü Teâlâ ona yardım eder ve onu üstün kılar. Mahlûkattan hiç birine muhtaç olmaz. İlim ve hikmet için: Kim uyumadan önce elini göğsü