Kayıtlar

İstanbul etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Açıl İstanbul Açıl

  Yüz bin er haykırıyor: “Ya Cennet, ya İstanbul” Açıl İstanbul açıl, nurlu şafaklı tan bul.   Zafere koşuyorlar, atlılar ve yayalar, Akına katılıyor, dervişler, evliyalar.   Akşemseddin kupkuru toprağa diz çöküyor, Allaha el açıyor, hıçkırıp yaş döküyor,   Genç Hünkâr da el açıp Haktan zafer diliyor Manzaradan belli ki, bir çağ sona eriyor.   Gönüllerde şehadet ne kefen, ne de makber, Sarsıyor temelinden suru: “Allahü ekber”   Ordu; silâhı kadar imanla da donanmış, İstanbul’un fethine ta yürekten inanmış.   Hak, katına çağırır burca sancak asanı, Kefensiz kabul eder Ulubatlı Hasan’ı.   Hilâl, bahar yaşarken, haçlıda bir hazın var. Dün çan çalan şehirde bugün artık ezan var.   Mehmetlerden bir Fâ­tih, Ha­san­lar­dan bir Ulu, Bu or­du­ya ya­kış­tı fet­het­mek İs­tan­bul’u...    Ah­met Ma­hir Pek­şen  

İstanbul'un Fethinin 569. Yılı

Resim
  Sevgili Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Buyurdular ki: " لَتُـفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَـلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا، وَ لَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ " “ İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 335; Buharî, et-Tarihu’l-Kebir, I, 81; et-Tarihu’s-Sağîr, I, 306; el-Bezzâr, el-Müsned, el-Müsned, c. II, s. 308; Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, II, 38; Hakim, Müstedrek, IV, 422; Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, VI, 219) İmparatoruna söyle: Benim kudretimin ulaştığı yere onların hayalleri bile ulaşamaz… Fatih Sultan Mehmed Han Rahmetullahi Aleyh Ya Rabbi! Bizlere Tekrar büyük bir “Cihan Devleti” kurmayı, daha büyük fetihler yapmayı nasip eyle!

Canım İstanbul

  Canım İstanbul   Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.   İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim; benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.   Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.   Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.   İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım...   İstanbul, İstanbul...   Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...   Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at; Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...   Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..   Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...   Manayı bul da bul! İlle İstanbul'da bul!   İstanbul, İstanbul...   Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca'da, yerdedir gö

İstanbul Şehri

  İstanbul Şehri   Erenlerin kalbi burada atar, Bir âb-ı hayattır İstanbul şehri, Sayısız evliyâ içinde yatar, Bir mâneviyattır İstanbul şehri.   Burası kıymetli zatlar diyarı, Sahâbeden Halid Eyüp Ensari, İstanbul’un medârı iftiharı, Nurlara deryadır İstanbul şehri.   Eyüp Sultan adlı mübârek mekân, Burayı ziyâret etmez mi insan? Onları tarife yeter mi lisan? Tasavvuf yoludur İstanbul şehri.   Büyük bir âlimdir, hem de bir velî, Kaşgari dergâha komşudur kabri, Muhterem hocamız Hüseyin Hilmi, Saçtığı ışıktır İstanbul şehri.   Edirnekapı’da dervişler piri, Orada yatıyor velînin biri, Adına diyorlar Murad Münzâvi, Himmetle doludur İstanbul şehri.   Zeyrek yokuşunu çıkınca yeri, Ağaçlar altında mübârek kabri, Çoğu tanır Mehmet Emin Tokadi, Dilek kapısıdır İstanbul şehri.   Dini için çekmiş nice çileyi, Üsküdar’da Aziz Mahmut Hüdâi, Kadılığı atmış, olmuş fedâi, Bize yadigârdır İstanbul şehri.   Üsküdar’ın şöyle biraz

İstanbul’da Evliya Var mı?

İstanbul’da Evliya Var mı? Bir gün Padişah, vezire sorar; – Vezir İstanbul’da evliya var mı? – Aman padişahım, İstanbul evliya yatağı olarak bilinir, evliya olmaz mı hiç! – Öyleyse bir kaç tanesini ziyaret edelim. – Sultanım, arzu ederseniz tebdil- i kıyafet ile şehri dolaşalım. Vezir ve padişah köylü kıyafetine girip, yola çıkarlar. Önce Mısır çarşısına girerler. Orada bir kumaşçı dükkânına girip selam verirler. Dükkân sahibi büyük bir edeple selamı alır ve müşterilerine iltifatta bulunarak; – Hoş geldiniz, safa geldiniz, maşallah Allah’ın ne güzel kulları var, buyurun efendim der. Vezir, biraz kumaş lazım olduğunu ve kumaş almaya geldiklerini söyler. Kumaşçı, hangisinden alacaklarını sorar. Vezir; – Şu topu, şu topu, şu topu indir. Diyerek topların yarısından fazlasını indirir. Sonra da: – Şundan yarım metre, şundan bir metre, şundan iki metre kes. Diyerek indirttiği bütün toplardan kestirir. Kumaşçı: – Allah’ın ne güzel kulları var, ya Rabbi! Sana şükür d

İstanbul’un Fethinin Üç Manevi Kahramanı: Akşemseddin, Molla Hüsrev ve Molla Gürani

İstanbul’un Fethinin Üç Manevi Kahramanı: Akşemseddin, Molla Hüsrev ve Molla Gürani Fatih Sultan Mehmet, Peygamberimizin müjdelediği "İstanbul'un fethi"ni gerçekleştirme şerefine nail olan bir komutan. Onun "yıkılamaz" denilen surları yıkması ile yeni bir çağ açıldı. Bu kutlu fethin gerçekleşmesinde, askeri ve maddi unsurlar kadar ilmi ve manevi unsurlar da önemliydi. İstanbul'un fethinin üç manevi kahramanı olan Akşemseddin, Molla Hüsrev ve Molla Gürani'ye dair bilinmeyenleri, onların bu fethi nasıl desteklediklerini sizler için derledik. Hacı Bayram Veli’nin Müridi Oldu Erken yaşta batınî ilimlere merak salmış ve kendine mürşit aramaya başlamıştır. Bu istekle İran ve Maveraünnehir dolaylarına seyahatlere çıkmış, daha sonra da Şam'a gitmiştir. Hakkında yazılan menakıbnâmede anlatılanlara göre bir gün rüyasında Ankara'da ikamet eden Hacı Bayram Velî'yi görmüş ve ona intisab için yanına gelmiş, müridi olmuş, üstadının yanında

ABD'li sanatçı Türkiye'de Müslüman oldu!

Resim
ABD'li sanatçı Türkiye'de Müslüman oldu! Dünya Starlarının vokalistliğini yapan şarkıcı Della Miles iş için geldiği İstanbul'da Müslüman oldu. İş için İstanbul'a gelen burada Sultanahmet Camii'ye hayran kalan şarkıcı çektirdiği fotoğrafların altına "Eşhedü en la ilâhe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü" yazarak hayranlarına sürpriz yaptı. Bir yıldır İslâmiyet’i araştıran şarkıcının son yaşanan Yeni Zelanda katliamından sonra Müslüman olmaya karar verdiği öğrenildi. Michael Jackson ve Whitney Houston başta olmak üzere birçok sanatçının vokalistliğini yapan ABD’li Della Miles, Türkiye’de Müslüman oldu. Yaklaşık beş aydır İslam dinini araştıran sanatçı, Yeni Zelanda’da iki camiye yapılan saldırıdan sonra, kararını verdi. İstanbul’da bulunan Miles, Instagram sayfasında Kelime-i Şehadet getirerek, Müslüman olduğunu duyurdu. İstanbul’u gezen sanatçı Sultanahmet Camii ve mimarisine hayran kalırken, evine asmak için de Tür

Yahudiler, İsrail Devletine Destek Vermiyor

Resim
Yahudiler, İsrail Devletine Destek Vermiyor Avustralya Filistin savunma kuruluşunun düzenlediği programda konuşan ünlü İngiliz Müzisyen Roger Waters İsrail’ in saldırgan tutumunu ağır bir şekilde eleştirdi. APAN (Australia Palastine Advocacy Network) adlı avukatlık kuruluşunun Melbourne’de düzenlediği programda konuşan ünlü İngiliz müzisyen Roger Waters, İsrail hakkında sert açıklamalarda bulundu. Waters “Bizler burada müzisyen olarak insanları eğlendiriyoruz, ama Filistin’de İsrail güvenlik güçleri antrenman yapmak için futbol sahasına giden 18 yaşındaki çocukları vuruyor. Futbol oynayan çocuğun ayağından birini yedi kez diğer ayağını ise 4 kez vurdular. O askerler vurdukları çocuğun bir daha futbol oynayamayacağını ve tekrar yürüyemeyeceğini de biliyorlar” dedi. İsrail’in yaptığı zulümlere tepkisini büyük bir şekilde dile getiren Waters’ın konuşması dinleyicilerden büyük alkış aldı. Roger Waters konuşmasına şöyle devam etti: “Ben Filistin’de olanları önemsiyorum

Yirmi Saniyede

Yirmi Saniyede     Şeytan hizmetçi kılığına girmiş ve yirmi sene Cüneyd-i Bağdadî Rahmetullahi Aleyh Hazretleri'nin yanına gidip gelmişti. Bir türlü gönlüne vesvese vermeye, ona istediklerini yaptırmaya muvaffak olamamıştı. Bir gün:     - Ey Üstad! Yoksa siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? Dedi.     Hazreti Cüneyd:     - Sen lanetli İblissin. İlk geldiğin andan beri seni tanıyorum, buyurdu.     Şeytan:     - Ey Sultanü'l Muhakkikin! Sizin kadar yüksek dereceye ulaşan başka bir büyük zat tanımıyorum. Yirmi senedir size hiçbir isteğimi yaptırmaya muvaffak olamadım, dedi.     - Defol mel'un! Şimdi de beni kendini beğenme hastalığına düşürerek mahvetmek mi istiyorsun! Yirmi senede yapamadığını yirmi saniyede mi yapacaksın? Yıkıl karşımdan! Diye bağırdı. İnsanın en zayıf damarı "Sensin!" denilerek, koltuğunun altına girmektir. Nice cahil, günahkâr, kendisini âlim ve faziletli zannederek bu şekilde İslam'a zarar vermiş, verdirilmiştir. Günüm

Akşemsettin Hazretleri

Akşemsettin Rahmetullahi Aleyh Hazretleri " Konstantiniye bir gün mutlaka feth olunacaktır. Onu feth eden asker ne büyük bir asker, onu fetheden kumandan ne büyük bir kumandandır. " buyurmuştu güzeller güzeli Peygamber Efendimiz (S.A.S) 14 Asır önce müjdelenmişti İstanbul'un fethi, kıymetlilerin en kıymetlisi tarafından. Alemde kaç kişiye nasip olurdu, Allah'ın sevgilisinin övgüsüne mazhar olmak? Allah aşkı için, Resulu Ekrem sevdası uğruna; gözü, gönlü Allah'a dönük nice Hakk dostu, nice Hakk sevdalısı dayanmıştı surların kapısına. Ama bir Osmanlı vardı ki Onu kuranlar hamurunu imanla yoğurmuş, aşkla işlemişti. Osmanlı sultanlarının herbiri bu şerefe mazhar olmak için dayanmıştı Bizans'ın kapısına... Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri Î. Murat'a şöyle söylüyordu. – Sultanım, fetih şu bizim köseyle, sizin Mehmed'e nasip olur, ben dahi o günü göremem! Üstâdının bu sözlerini duyan Akşemseddin büsbütün vahdet deryasına atıldı. Çünkü kendisi

Fâtih’e İstanbul’u Fethettiren Mektup

Fâtih’e İstanbul’u Fethettiren Mektup Kuşatma altındaki Bizans’a yiyecek ve yardım getiren 3 Ceneviz ve 1 Bizans nakliye gemisi Zeytinburnu açıklarında Osmanlı donanmasını atlatarak Haliç’e geçmeye muvaffak olur. İşte Fatih’e ait atını denize sürerken tasvir edilen o müthiş tablo o an cereyan eder. Öfkelenen Fatih, atını denize sürer. Bu başarısızlık Osmanlı ordusunun moralini sıfırlar. Bizans ümitlenir. Üstelik Avrupa’dan gelecek Haçlı yardımları konusunda da ümitlerini ve dayanma güçlerini artırır. Osmanlı devlet erkânının büyük bölümü zaten kuşatmanın kaldırılmasından yanadır. İstanbul fethedilirse Fatih’in artacak itibarı yanında kendilerinin etkisizleşeceği endişesi yaşayan üst düzey devlet erkânının sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. Bu olay üzerine sesleri daha da gür çıkar. Orduyu da yanlarına çekmek üzeredirler. Homurdanmalar iyice artar. Bu olayın hemen ardından aynı gün içinde Akşemseddin’in mektubu ulaşır Fatih’e… Mektubun aslı Topkapı Sarayı Arşivinde muhafaza

İstanbul Kartal’da Yaşanmış Gerçek Bir Olay!

İstanbul Kartal’da Yaşanmış Gerçek Bir Olay!           (Sadece isimler değiştirilmiştir!)           Bir gün, bir öğrenci velim; okulda beni görmek istemiş. Buyursun gelsin dedim. Tesettürlü genç bir hanım geldi.           “Buyurun! Hoş geldiniz! Kimin velisisiniz? Dedim.           “Ben iş adamı Sami Bey’in sekreteriyim! Sami Bey’in selâmları var. Kendisi gelemedi, kızı Selma’nın durumunu görüşmek için geldim.” Dedi.           Selma’nın notlarını ve durumunu görüştük. Selma iyi bir öğrenciydi. Başarı durumu ortanın biraz altındaydı. Sami Bey Selma’nın annesini boşamış genç bir hanımla ikinci evliliğini yapmıştı. Selma ile evde hiç ilgilenen olmadığını anlamıştım.”           Sami Bey Selma’yı özel okulda okutuyor, bol para veriyordu ama Selma ile kimse ilgilenmiyordu. Selma anne baba hasreti çeken; sevgi ve şefkate ihtiyacı olan bir öğrenciydi.           Sekreter hanıma durumu anlattım. “Selma’ya siz de anne sevgisi ve şefkati gösterebilirsiniz!” dedim. O da çok güzel an