Kayıtlar

Muhteşem etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Muhteşem Tespit

  Muhteşem Tespit   Kıskanç insanlar ayıp ararlar. Cahil insanlar bunu yayarlar. Aptal insanlar da buna inanırlar. İnsan olan insanlar da; Belki bilmediğim bir mazereti vardır der meseleyi kapatırlar... Ya Rabbi bizleri ellerin değil; kendi kusurlarını araştırabilen, özeleştiri yapabilen ve hatalarını giderebilen bahtiyar kullarımdan eyle!

Muhteşem Bir Hikâye Göz Yaşlarıyla Okuyacaksınız!

Muhteşem Bir Hikâye Göz Yaşlarıyla Okuyacaksınız!   Okulun ilk gününde 5. sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Ancak bu imkânsızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan bir erkek çocuk vardı. Mediha Öğretmen bir yıl önce Mustafa’yı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemişti. İlave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, Mediha Öğretmen onun kâğıtlarını büyük bir kırmızı kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (x) yapmaktan ve kâğıdın üstüne büyük   ‘F’ (‘Fena’ yani, ‘En Düşük Derece’ ) koymaktan zevk alır oldu. Mediha Öğretmen’nin okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu ve Mustafa’nın kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürpriz ile karşılaştı.   M...

Muhteşem Bir Şükür Ve Tefekkür Örneği

Muhteşem Bir Şükür Ve Tefekkür Örneği           İsa Aleyhisselâm bir ağacın altında kendinden geçmiş bir halde dua eden birini görür. Dikkatlice baktığında adamın ayakları tutmayan bir kötürüm olduğunu anlar. Sonra iki gözünün de görmediğini fark eder. Vücuduna dikkatlice baktığında ise cildinde Baras hastalığı olduğunu görür.           Ama adam bütün bunlara rağmen ellerini kaldırmış mutluluktan uçacakmış gibi dua etmektedir:           "- Ey nice zenginlere vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun!" Hazret-i İsa Aleyhisselâm kötürüm adama yaklaşır:           "- Ayağın yürümüyor, gözün görmüyor; bedenin de sağlıklı görünmüyor? Buna rağmen çoğu zenginlere verilmeyen nimetlerin sana verildiğini düşünmekte, bunun için de büyük bir mutlulukla şükretm...

Söz Taşıyana Muhteşem Cevaplar

Büyüklerimizin 'Söz Taşıyan'a Verdiği Muhteşem Cevaplar…   Bir adam Ali bin Hüseyin Radıyallahü Anh'a; "– Falanca senin hakkında konuştu!” dedi. Cevaben: "– Eğer benim hakkımda söyledikleri doğru ise; Allah’ü Teâlâ beni affetsin. Eğer doğru değilse Allah’ü Teâlâ onu affetsin!" dedi.   Bir adam; Hazreti Halid bin Velid Radıyallahu Anh'a: "– Falanca adam senin hakkında konuştu!" dedi. Cevaben: "– Kendi sayfasıdır, istediği gibi doldurur!" dedi.   Bir adam; Vehb bin Münebbih Rahmetllahi Aleyh'e: "– Falanca adam senin hakkında konuştu!" dedi. Cevaben: "– Şeytan senden başka elçi, bulamadı mı? " dedi.   Bir adam; İmam Şafii Rahmetullahi Aleyh’e: "– Falanca adam senin hakkında konuştu!" dedi. Cevaben: "– Eğer doğru diyorsan sen dedikoducusun. Eğer yalan söylüyorsan sen fasıksın!" dedi.   Bir adam; bir âlime: "– Falanca adam senin hakkında konuştu!...

Allah’ın Varlığını İnkâr Eden Doktora Karşı Muhteşem Delil

Allah’ın Varlığını İnkâr Eden Doktora Karşı Muhteşem Delil Bizanslılar devrinde, İstanbul’da bir doktor yaşıyordu. Hiçbir dine inanmadığı gibi, Allah’ü Teâlâ’nın varlığını da inkâr ediyor ve: “Her şey kendi kendine var olmuştur.” diyordu. Âlemin bir yaratıcısı olduğunu kabûl etmiyordu. Mesleğinde mütehassıs olup, sorulan her soruya cevap veriyordu. Hıristiyanlardan hiç kimse bu doktora cevap veremez hâle gelmişti. Yalnız; “Dünyanın bir yaratıcısı olduğuna delil getirip beni ikna eden olursa, bu dâvamdan vaz geçerim.” diyordu. Karşılaşıp münazara ettiği herkesi mağlup ediyor, cevapsız bırakıyordu. Kendisini dinleyen herkese dinsizliği aşılıyor, fikirlerini karıştırıyordu. Bu doktor karşısında Hristiyanlar âciz kalmıştı. Durumu krallarına anlattılar. Buna ancak Müslümanların cevap verebileceğini söylediler. Bizans kralı, Abbâsî halifesi, Me’mûn’a bir elçi ile mektup gönderdi. Mektubunda; “Size gönderdiğimiz bu doktor dinsizdir. Bir yaratıcı olmadığına inanmaktadır. Yanını...

İlim Talebesine Muhteşem Nasihatler

İlim Talebesine Muhteşem Nasihatler ·      Doğruluk ve samimiyet rehberin olsun. Bu ikisinin rehberliğinden ayrılmazsan eninde sonunda onlar seni selamet sahiline çıkaracaklardır. ·      Yaşadıkça hüznün de hazzın da bütün renklerini göreceksin. Sevinç ve neşenin de keder ve elemin de kalıcı olmadığını unutma. ·      Başına bir sıkıntı geldiğinde şiârın, “Bu da geçer Yâ Hû!” olsun. Çünkü hiçbir şey devamlı olmaz; “Vakt-i şâdî de gelir, mevsim-i mihnet de geçer” ·      “Ben yoruldum, bırakıyorum” diyorsan, ”Ben himmetsizim, ben aşksızım!” diyorsun. Aşkın bir adı bereketse bir adı da yorulmamaktır. ·      Sevgiye karşılık vermek, sevmek değildir; yansıtmaktır. Sevgi, beklememektir, verip almamaktır, sevgi her daim katıksızdır. ·      Sevmek, yüksünmemektir, hoş görmektir, bağışlamaktır. Sevmek, bırakıp gitmemektir. ·    ...

Babanın Muhteşem Nasihati: Silgi Ve Bilgi

Babanın Muhteşem Nasihati: Silgi Ve Bilgi Babası yeni evlenen oğlunun evine tebrike gider... Oturunca bir beyaz kâğıt, bir kalem ve bir silgi getirmesini istedi. Genç: "Niçin?" dedi. Baba: "Hele sen getir." Dedi. Genç kalem ve kâğıdı getirdi... Silgi bulamamıştı. Babası: "Koş bir silgi satın alıver", dedi. Oğlu epey şaşırmıştı, ama dışarı çıktı, bir silgi satın alıp getirdi, babasının yanına oturdu. Babası: "Yaz," dedi. Genç: "Ne yazayım?" Baba: "İstediğini yaz." Genç bir cümle yazdı. Baba: "Şimdi onu sil." Oğlu sildi. Baba: "Bir cümle daha yaz." Oğlu: "Allah aşkına baba, ne istiyorsun ki?" Baba: "Yaz bir daha." Oğlu yazdı. Baba: "Sil," dedi. Oğlu sildi. Baba yine: "Yaz," dedi. Oğlu: "Allah aşkına desene baba bi defa, ne bu?" Baba: "Hele sen yaazz" Oğlu yazdı. Baba: "Sil," dedi. Oğlu ...

Babanın Muhteşem Nasihatı...

Babanın Muhteşem Nasihatı... Babası yeni evlenen oğlunun evine tebrike gider... Oturunca bir Beyaz Kâğıt, bir Kalem ve bir Silgi getirmesini istedi. Genç: "Niçin?" dedi. Baba: "Hele sen getir!" ...dedi. Genç kalem ve kâğıdı getirdi... Silgi bulamamıştı. Babası: "Koş bir silgi satın alıver", dedi. Oğlu epey şaşırmıştı, ama dışarı çıktı, bir silgi satın alıp getirdi, babasının yanına oturdu. Babası: "Yaz," dedi. Genç: "Ne yazayım?" Baba: "İstediğini yaz." Genç bir cümle yazdı. Baba: "Şimdi onu sil." Oğlu sildi. Baba: "Bir cümle daha yaz." Oğlu: "Allah aşkına baba, ne istiyorsun ki?" Baba: "Yaz bir daha." Oğlu yazdı. Baba: "Sil," dedi. Oğlu sildi. Baba yine: "Yaz," dedi. Oğlu: "Allah aşkına desene baba bi defa, ne bu?" Baba: "Hele sen yaazz" Oğlu yazdı. ...