Kayıtlar

Muhteşem etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Muhteşem Bir Şükür Ve Tefekkür Örneği

Muhteşem Bir Şükür Ve Tefekkür Örneği           İsa Aleyhisselâm bir ağacın altında kendinden geçmiş bir halde dua eden birini görür. Dikkatlice baktığında adamın ayakları tutmayan bir kötürüm olduğunu anlar. Sonra iki gözünün de görmediğini fark eder. Vücuduna dikkatlice baktığında ise cildinde Baras hastalığı olduğunu görür.           Ama adam bütün bunlara rağmen ellerini kaldırmış mutluluktan uçacakmış gibi dua etmektedir:           "- Ey nice zenginlere vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun!" Hazret-i İsa Aleyhisselâm kötürüm adama yaklaşır:           "- Ayağın yürümüyor, gözün görmüyor; bedenin de sağlıklı görünmüyor? Buna rağmen çoğu zenginlere verilmeyen nimetlerin sana verildiğini düşünmekte, bunun için de büyük bir mutlulukla şükretmektesin. Hangi nimettir nice zenginlere verilmediği halde sana verilen?           Kapalı gözleriyle sesin geldiği yana yönelen kötürüm adam şöyle der:          

Söz Taşıyana Muhteşem Cevaplar

Büyüklerimizin “Söz Taşıyan”a Verdiği Muhteşem Cevaplar…   Bir adam Ali bin Hüseyin Radıyallahü Anh'a; "– Falanca senin hakkında konuştu!” dedi. Cevaben: "– Eğer benim hakkımda söyledikleri doğru ise; Allah’ü Teâlâ beni affetsin. Eğer doğru değilse Allah’ü Teâlâ onu affetsin!" dedi.   Bir adam; Hazreti Halid bin Velid Radıyallahu Anh'a: "– Falanca adam senin hakkında konuştu!" dedi. Cevaben: "– Kendi sayfasıdır, istediği gibi doldurur!" dedi.   Bir adam; Vehb bin Münebbih Rahmetllahi Aleyh'e: "– Falanca adam senin hakkında konuştu!" dedi. Cevaben: "– Şeytan senden başka elçi, bulamadı mı? " dedi.   Bir adam; İmam Şafii Rahmetullahi Aleyh’e: "– Falanca adam senin hakkında konuştu!" dedi. Cevaben: "– Eğer doğru diyorsan sen dedikoducusun. Eğer yalan söylüyorsan sen fasıksın!" dedi.   Bir adam; bir âlime: "– Falanca adam senin hakkında konuştu!" de

Allah’ın Varlığını İnkâr Eden Doktora Karşı Muhteşem Delil

Allah’ın Varlığını İnkâr Eden Doktora Karşı Muhteşem Delil Bizanslılar devrinde, İstanbul’da bir doktor yaşıyordu. Hiçbir dine inanmadığı gibi, Allah’ü Teâlâ’nın varlığını da inkâr ediyor ve: “Her şey kendi kendine var olmuştur.” diyordu. Âlemin bir yaratıcısı olduğunu kabûl etmiyordu. Mesleğinde mütehassıs olup, sorulan her soruya cevap veriyordu. Hıristiyanlardan hiç kimse bu doktora cevap veremez hâle gelmişti. Yalnız; “Dünyanın bir yaratıcısı olduğuna delil getirip beni ikna eden olursa, bu dâvamdan vaz geçerim.” diyordu. Karşılaşıp münazara ettiği herkesi mağlup ediyor, cevapsız bırakıyordu. Kendisini dinleyen herkese dinsizliği aşılıyor, fikirlerini karıştırıyordu. Bu doktor karşısında Hristiyanlar âciz kalmıştı. Durumu krallarına anlattılar. Buna ancak Müslümanların cevap verebileceğini söylediler. Bizans kralı, Abbâsî halifesi, Me’mûn’a bir elçi ile mektup gönderdi. Mektubunda; “Size gönderdiğimiz bu doktor dinsizdir. Bir yaratıcı olmadığına inanmaktadır. Yanını

İlim Talebesine Muhteşem Nasihatler

İlim Talebesine Muhteşem Nasihatler ·      Doğruluk ve samimiyet rehberin olsun. Bu ikisinin rehberliğinden ayrılmazsan eninde sonunda onlar seni selamet sahiline çıkaracaklardır. ·      Yaşadıkça hüznün de hazzın da bütün renklerini göreceksin. Sevinç ve neşenin de keder ve elemin de kalıcı olmadığını unutma. ·      Başına bir sıkıntı geldiğinde şiârın, “Bu da geçer Yâ Hû!” olsun. Çünkü hiçbir şey devamlı olmaz; “Vakt-i şâdî de gelir, mevsim-i mihnet de geçer” ·      “Ben yoruldum, bırakıyorum” diyorsan, ”Ben himmetsizim, ben aşksızım!” diyorsun. Aşkın bir adı bereketse bir adı da yorulmamaktır. ·      Sevgiye karşılık vermek, sevmek değildir; yansıtmaktır. Sevgi, beklememektir, verip almamaktır, sevgi her daim katıksızdır. ·      Sevmek, yüksünmemektir, hoş görmektir, bağışlamaktır. Sevmek, bırakıp gitmemektir. ·      Bir insan sevdiğini söylüyor ama sevdiğini hissettiğinde vücudundaki her zerre harekete gelmiyorsa bu, ne yavan bir sevgidir. ·     

Babanın Muhteşem Nasihati: Silgi Ve Bilgi

Babanın Muhteşem Nasihati: Silgi Ve Bilgi Babası yeni evlenen oğlunun evine tebrike gider... Oturunca bir beyaz kâğıt, bir kalem ve bir silgi getirmesini istedi. Genç: "Niçin?" dedi. Baba: "Hele sen getir." Dedi. Genç kalem ve kâğıdı getirdi... Silgi bulamamıştı. Babası: "Koş bir silgi satın alıver", dedi. Oğlu epey şaşırmıştı, ama dışarı çıktı, bir silgi satın alıp getirdi, babasının yanına oturdu. Babası: "Yaz," dedi. Genç: "Ne yazayım?" Baba: "İstediğini yaz." Genç bir cümle yazdı. Baba: "Şimdi onu sil." Oğlu sildi. Baba: "Bir cümle daha yaz." Oğlu: "Allah aşkına baba, ne istiyorsun ki?" Baba: "Yaz bir daha." Oğlu yazdı. Baba: "Sil," dedi. Oğlu sildi. Baba yine: "Yaz," dedi. Oğlu: "Allah aşkına desene baba bi defa, ne bu?" Baba: "Hele sen yaazz" Oğlu yazdı. Baba: "Sil," dedi. Oğlu

Babanın Muhteşem Nasihatı...

Babanın Muhteşem Nasihatı... Babası yeni evlenen oğlunun evine tebrike gider... Oturunca bir Beyaz Kâğıt, bir Kalem ve bir Silgi getirmesini istedi. Genç: "Niçin?" dedi. Baba: "Hele sen getir!" ...dedi. Genç kalem ve kâğıdı getirdi... Silgi bulamamıştı. Babası: "Koş bir silgi satın alıver", dedi. Oğlu epey şaşırmıştı, ama dışarı çıktı, bir silgi satın alıp getirdi, babasının yanına oturdu. Babası: "Yaz," dedi. Genç: "Ne yazayım?" Baba: "İstediğini yaz." Genç bir cümle yazdı. Baba: "Şimdi onu sil." Oğlu sildi. Baba: "Bir cümle daha yaz." Oğlu: "Allah aşkına baba, ne istiyorsun ki?" Baba: "Yaz bir daha." Oğlu yazdı. Baba: "Sil," dedi. Oğlu sildi. Baba yine: "Yaz," dedi. Oğlu: "Allah aşkına desene baba bi defa, ne bu?" Baba: "Hele sen yaazz" Oğlu yazdı.

İmamın Muhteşem ölümü

İmamın Muhteşem ölümü Bir imam efendi varmış, namazını tadil-i erkâna uyarak kılmaya çok dikkat edermiş, cemaati hayranmış imam efendiye. İmam efendi, bir gün cemaate öğle namazı kıldırırken, öğlenin sünnetinde sağına selam verirken, aksakallı bir ihtiyar görür. Sola selam verir, hemen sağına döner, bakar ki ihtiyar yok. Farza geçer, farz namazda da aynısı olur. İmam efendi, şaşkındır. Son sünnete durur, tam sağa selam verecek, ihtiyar yine orada. Sola selam vermeden, sorar: Amca sen kimsin, necisin? Namazda sağa selam verirken varsın, sola selam verip, geri baktığımda yoksun? İhtiyar adam: Eğer beni merak ediyorsan, peşine cemaatini de al bir karanlık sokak var, orayı geç. Orada korkunç mu korkunç bir sokak var, orayı da geç. Ondan sonra, yeşil bir kapı çıkacak önüne. O kapının üzerinde ”LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULALLAH” yazıyor. O kapıdan gir beni orada bulacaksın, kim olduğumu ancak o zaman söylerim. İmam efendi, hemen cemaate dönüp: Benim

İmamın Muhteşem Vefatı

Resim
İmamın Muhteşem Vefatı Bir imam efendi varmış, namazını tadil-i erkâna uyarak kılmaya çok dikkat edermiş, cemaati hayranmış imam efendiye. İmam efendi, bir gün cemaate öğle namazı kıldırırken, öğlenin sünnetinde sağına selam verirken, aksakallı bir ihtiyar görür. Sola selam verir, hemen sağına döner, bakar ki ihtiyar yok. Farza geçer, farz namazda da aynısı olur. İmam efendi, şaşkındır. Son sünnete durur, tam sağa selam verecek, ihtiyar yine orada. Sola selam vermeden, sorar: Amca sen kimsin, necisin? Namazda sağa selam verirken varsın, sola selam verip, geri baktığımda yoksun? İhtiyar adam: Eğer beni merak ediyorsan, peşine cemaatini de al bir karanlık sokak var, orayı geç. Orada korkunç mu korkunç bir sokak var, orayı da geç. Ondan sonra, yeşil bir kapı çıkacak önüne. O kapının üzerinde '' LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULALLAH '' yazıyor. O kapıdan gir beni orada bulacaksın, kim olduğumu ancak o zaman söylerim. İmam efe

Ateist Yıldırım ile Çantacı Necmi Abinin Muhteşem Diyaloğu...

Ateist Yıldırım ile Çantacı Necmi Abinin Muhteşem Diyaloğu... Beyaz eşya pazarlamacısı kamyondan iner. Beyaz eşya satan dükkâna girer. Dükkânda dini bir konuda sohbet yapılmaktadır. Satıcı sohbet esnasında kafasını uzatarak: -Merhaba, ben ateistim, sizinle dini konularda tartışabiliriz, dedi. Dükkânda bulunanlardan biri olan Necmi Abi -Hoş geldin Ateist kardeş, -Hoş bulduk -Buyur gel oturalım, sohbet edelim. Ateist oturur. -İsminiz nedir ateist kardeş? -Yıldırım -Merhaba Yıldırım memnun oldum benim adım da Necmi. -Sağ ol! -Sen akıllı, zeki birine benziyorsun, dedi Necmi Abi. - Nerden bildin? Diye sordu Yıldırım.  (Necmi abi baştan yağlama yapıyor ki kapı sonra gıcırdamasın) -Pazarlama müdürüsünüz, aptal adamı müdür yapmazlar. Oradan anladım, dedi. -Teşekkür ederim. -O yüzden sen ateist olamazsın. Ateist olmak için akılsız aptal olmak lazım. Çünkü şu kâinata baktığımızda her şey Allah’ın varlığını bize gösteriyor, dedi. Yıldırım sessiz beklemede.