Kayıtlar

Aralık 30, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rızık ve Kanaat Duası

Rızık ve Kanaat Duası اَللّٰهُمَّ قَنِّعْنِي بِماَ رَزَقْتَنِي وَباَرِكْ لِي فِيهِ وَاَخْلِفْ عَلَىَّ كُلِّ غائِبَةٍ لِي بِخَيْرٍ Okunuşu: Allâhümme kanni’nî bimâ razektenî ve bâriklî fîhi ve ahlif ‘aleyye külli ğâibetin-lî bihayr. Anlamı: Allah’ım! Bana verdiğin rızık konusunda beni kanaat sahibi yap ve o rızkımı bereketli kıl. Zayi olan her nimetin daha hayırlısını bana ihsan eyle.” Kaynak: Hâkim, De’avât, No:1878

Selâmsız Şeyh

Selâmsız Şeyh Selâmî Ali Efendi’nin bir lakabı da, “Selâmsız Şeyh” tir. Onun bu lakabı, Üsküdar’daki “Selâmsız” mahallesiylede özdeşleşmiş ve bugüne kadar yaşatıla gelmiştir. Mutasavvıfın “Selâmsız Şeyh” lakabıyla tanınmasıyla ilgili olarak şöyle bir menâkıb rivâyet edilmektedir: “Selâmî Baba, sokakta yürürken sağına soluna bakmaz daima önüne bakarmış. Bir gün müritleriyle Cuma namazına giderken, halk, kenarlarda ayağa kalkıp ona selâmda, saygıda bulunmak isterler. O mübarek de önüne baktığı için kenarda kendini selâmlamak isteyen insanları görmezmiş. Selâmî Baba bir gün yine müritleriyle birlikte cuma namazına giderken yanındaki dervişlerden biri, Selâmî Baba’ya: - Azîzim, insanlar size saygıda bulunmak için ayağa kalkıyorlar fakat siz başınızı sağa sola çevirmeden yürüyorsunuz, bunun sebeb-i hikmeti nedir, diye sormuş. Bunun üzerine Selâmî Baba: - Evlât! Bir daha selâm vermek isteyenler olursa bana haber ver, demiş. Üç beş metre sonra yine halk ayağa kalkmış. Derviş:

Kendini Beğenmek, Felakettir!

Kendini Beğenmek, Felakettir! Tâbiîn’in büyüklerinden Atâ bin Ebî Rebah hazretleri, 114 (m. 732) senesinde vefât etti. Bir gün sohbetinde; “— Bir kimse ibadetlerini kusurlu görünce, bunların kıymeti artar. Böylece kabul edilmeye lâyık olurlar. Siz de iyiliklerinizi kusurlu görmeye çalışınız!” buyurdu. Dinleyenler; “— Ama bu çok zor efendim!” dediler. Cevabında; “— Evet zor, ama kendini beğenmek felakettir. Allah’ü Teâlâ hepimizi bu felaketten korusun!” buyurdu. Bir gün halife Abdülmelik, Atâ bin Ebî Rebah hazretlerini ziyarete geldi. Ve nasihat istedi. Atâ hazretleri; “— Ey halîfe! Eshâb-ı kiramın evlâdına iyi muamele et, onları incitme. Emrin altında bulunanların haklarını gözet, ihtiyaçlarını gider. Kapını kilitleyip onları dışarıda bırakma!” buyurdu. Halîfe; “— Efendim, hep başkasının ihtiyacından söz ettiniz, sizin hiç ihtiyacınız yok mudur?” diye sordu. Büyük velî; “— Ben ihtiyacımı, Allah’ü Teâlâya arz eder, Ondan isterim!” buyurdu. Halîfe du