Kayıtlar

ömür etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ömür Kapısı Kapanmadan, Aklımızı Başımıza Alalım

Resim
                                          Ömür Kapısı Kapanmadan, Aklımızı Başımıza Alalım     Bir kadın, bir gün kucağındaki çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir ses duyar. Bu ses ona: “- İçeri gir ve ne istersen al, ama en önemli olanı unutma!” Ayrıca: “- Sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate almalısın. Ancak bu fırsatı kaçırma, ama yine de en önemli şeyi unutma!” diyordu. Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır. Masanın üzerindeki altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak; hemen büyük bir hırsla masanın üzerindekileri toplamaya başlar. Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur: “- Yalnız sekiz dakikan var!” demektedir. Sekiz dakika çabuk geçer, kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır… Bu sırada çocuğunu içerde unutmuş olduğunun farkına varır, ama kapı bir daha açılmamak üzere kapanmış b

Sabır Sınavıdır Ömür Dediğin...

  Sabır Sınavıdır Ömür Dediğin...   Ruhlar giderlerken, sonsuz bir yola, Dünyada verirler, birkaç gün mola, Sanma ki, bu geliş, tesâdüf ola; Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Güneş,, doğmak için, sabahı bekler, Kozalarda, çile çeker, böcekler, Bil ki; her yürüyen, önce emekler, Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Tohum düşer, toprağında barınır, Bahar gelir, yaprak ile sarınır,   İnsanoğlu, Kur’ân ile arınır. Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Ateşe düşmeyen çıra yanar mı? O ateşte yanan, gayrı söner mi? Hakk’a giden, yarı yoldan döner mi? Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Nefsin işkencesi, düşmandan beter, Onun zulmü ancak, savaşla biter. Silah istiyorsan, irâden yeter, Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Ezel arşivinden, kader silinmez, Hakk’tan ne gelirse, karşı gelinmez, Her şerde hayır var, kulca bilinmez, Sabır sınavıdır, ömür dediğin...   Hor görme dünyada çile çekeni, Sabırla beslenir, gönül kökeni, Bülbüle diyor ki; gül

Dedeciğim, Bir İnsanın Ömrü Ne Kadar Olur?

  Torunu, dedesine sorar: “- Dedeciğim, bir insanın ömrü ne kadar olur?” Dede gülerek: “- Ezanla namaz arası kadardır, yavrucuğum!” deyince; Torun: “- Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?” der. Dede: “- Evet yavrum. Ömür, namazsız ezanla, ezansız namaz arası kadardır!” diye cevap verir. Torun: “- Dedeciğim, ben anlayamadım, açıklar mısın?” Dede şefkatle: “- Bak yavrum, geçenlerde komşumuzun çocuğu doğdu. O çocuğun kulağına ezan okundu değil mi? İşte o ezanın namazı kılındı mı? Torun: “- Kılınmadı!” Dede: “- O ezan, namazsız Ezan”dı. İnsan öldüğü zaman kılınan cenaze namazının da ezanı yoktur. O da ‘Ezansız Namaz’dır. Aslında o namazın ezanı, insan doğunca okunmuştu kulağına. İşte yavrum, ömür dediğin Ezanla Namaz arası kadardır.”

İnsan Ömrü

  İnsanın ömrü kısa veya uzun olmakla, çok ya da az yaşamakla değil, faydalı oluşuyla ölçülür. Allah Teâlâ’dan gâfil ve nefsinin hevâsına esir olan kişi çok yaşasa dahî vaktini hayra sarf etmediğinden, menfaat azlığı bakımından kısa ömürlüdür.              Fazîlet ve kemâlât sâhibi olan kişi az da yaşasa, vaktini hayırlı iş ve hizmetlerde kullandığından uzun ömürlüdür. “Sadaka belâyı def eder, ömrü artırır” hadîs-i şerîfi buna delildir. Şu halde faydalı ömür, zaman miktârına göre değildir. Çünkü kısa ömürlü biri, uzun ömürlünün elde edemediği binlerce faydalı işlere, sayısız hayır ve iyiliğe muvaffak olur ve ölümünden sonra da nice hayır duâlar kazanmakla, uzun ömürlü sayılır. Kemâl sâhipleri insanlığın hangi kısmını tamamlamak için gelirlerse, hayırdan hangi işin ikmâli mukadderse, o vazifenin ikmâlinden sonra hakîkat âlemine intikal ederler. Çünkü dünyâda faydasız durmak, hayvanî hayat sürmek olduğundan abestir. Ezelde kâbiliyet verilen kimse, az yaşasa dahî kâbiliyeti sebe

Yâ Rabbi! Rızıklarımızı bol eyle! Ömrümüzü uzun eyle!

Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen, anne ve babasına ihsan ve ikramda bulunsun! Ve akrabalarını ziyaret etsin! (Ahmed b. Hanbel, III, 156)   Yâ Rabbi! Rızıklarımızı bol eyle! Ömrümüzü uzun eyle! Anne – babamıza, akrabalarımıza, Ümmet-i Muhammed’e ve bütün insanlığa hayırlı bir kul eyle!

Ömrünün Uzamasını İsteyen Kimse

Ömrünün Uzamasını İsteyen Kimse Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem   buyurdular: “Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabâsını kollayıp gözetsin!” (Buhârî, Edeb 12, Büyû` 13; Müslim, Birr 20, 21; Ebû Dâvûd, Zekât 45) Diğer bir rivayette; Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen, anne ve babasına ihsan ve ikramda bulunsun! Ve akrabalarını ziyaret etsin! (Ahmed b. Hanbel, III, 156) buyurdular. Kişinin akrabâ ve yakınlarıyla alâkasını devâm ettirmesi, onları koruyup gözetmesi, yâni sıla-i rahimde bulunması, dînimizin çok ehemmiyet verdiği esaslardan biridir. Zîrâ Cenâb-ı Hak, akrabâları birbirlerine mîrasçı kılmış, birtakım haklar ve vazifelerle aralarındaki bağları kuvvetlendirmiştir. Akrabâ çevresi, insanı maddî ve mânevî kötülüklerden muhafaza ettiği gibi muhtelif hayır ve sâlih amellerin işlenmesinde de yardımcı olur. Peygamberler, tebliğlerine akrabâlarından başlamışlardır. Yine onlar, akrabâlarının desteğiyle tebliğ vazifelerin

Sabır Sınavıdır, Ömür Dediğin

Sabır Sınavıdır, Ömür Dediğin   Ruhlar giderlerken, sonsuz bir yola, Dünyada verirler, birkaç gün mola, Sanma ki, bu geliş, tesadüf ola; Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Güneş, doğmak için, sabahı bekler, Kozalarda, çile çeker, böcekler, Bil ki, her yürüyen, önce emekler, Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Tohum düşer, toprağında barınır, Bahar gelir, yaprak ile sarınır, İnsanoğlu kışa doğru arınır. Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Ateşe düşmeyen çıra yanar mı? O ateşte yanan gayrı söner mi? Hakk'a giden yarı yoldan döner mi? Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Nefsin bu gün doysa, yarın yine aç, Sanma ki bedenin, nefsine muhtaç. Gel şu meyhaneden, vakitlice kaç, Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Nefsin işkencesi, düşmandan beter, Onun zulmü ancak, savaşla biter. Silah istiyorsan, irâden yeter, Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Hor görme dünyada çile çekeni, Sabırla beslenir, gönül kökeni, Bülbüle diyor ki, gülün dikeni;

Ömür Dediğin Nedir ki Gülüm?

  Ömür Dediğin Nedir ki Gülüm?   Kundakla kefen arasında geçen zaman Gelirken ana karnından çıkarsın, Şaplatırlar silleyi ağlarsın tepe üstü Toplanırlar etrafında sevinir herkes Arkasından emeklersin, yürürsün Sonra bin bir eziyet çile çekersin Sanırsın ki yaşadım hayatı   Gün gelir Azrail çöker yakana, alır canını Sarıp sarmalarlar üçbeş metrelik beze Ağlaşırlar, ağıt yakarlar etrafında Koyarlar bir metrelik toprağa   Geldiğinde ağlamışsın, gittiğinde ağlatmışsın İşte ömür dediğin budur gülüm   İki beyaz arasına sıkışıp geçen bir zaman Gelirken beyazlar içindesin kundaklamışlar Giderken de beyazlar içindesin kefenlemişler   Dinçer Demirel

Ömürleri Azalmasına Rağmen Malları Arttığından Dolayı Sevinen Ahmaklar…

Ömürleri Azalmasına Rağmen Malları Arttığından Dolayı Sevinen Ahmaklar…   İmam Gazali Rahmetullahi Aleyh buyuruyor ki: "Her gün ömürleri azalmasına rağmen malları arttığından dolayı sevinen ahmaklar gibi olma. Mal artıyor ancak ömür azalıyor. Bunun neresinde hayır var? İlmin ve amelin dışında bir şeye sevinme." Bidayetu'l-Hidaye, 120

Uzun Ömür İçin Dua 2

Uzun Ömür İçin Dua 2   Yusuf-u Nebhani (Kuddise Sirruhu)nun nakline göre; aşağıda zikredilecek duanın okunması, yazılarak eve asılması ve üstte taşınması kişiyi hatta ailesini salgın hastalıklardan kurtararak uzun ömürlü yaşamasına vesile olur.   اَللَّهُمَّ إِنَّ الصَّادِقَ المَصْدُوقَ صَلَوَاتُكَ عَلَيْهِ وَسَلَامُكَ قَدْ قَالَ: إِنَّكَ قُلْتَ مَا تَرَدَّدْتُ فِي شَيْئٍ أَنَا فَاعِلُهُ كَتَرَ دُّدِي فِي قَبْضِ رُوحِي عَبْدِي الْمُئْمِنِي، يَكْرَهُ المَوْةَ وَأَكٌرَهُ وَمَسَائَتَهُ؛ فَصَلِّي اَلَّلهُمَّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى أَلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدِ وَعَجِّلْ لِأَوْلِيَئِكَ الفَرَجَ وَالعَافِيَةَ وَلَا تَسُئْنِي فِي نَفْسِي وَلَا فِي أَحَدٍ مِمًّنْ أَحَبَّنِي وَبَارِكْ لِي فِي عًمْرِي وَزِدْ فِي حَيَاةِ فَأَنْتَ الَّذِي تَهَبُ عَيْشَ الأَبَدِي لِأَهْهْلِ الأَخِرَةِ فَهَبْ لِي عُمْراً طَاوِيلّا مُزَيَّنًا بِعَافِيَتِكَ فَإِنَّكَ وَلِيُّ ذَلِكَ فِيالدُّنْيَا وَألأَخِرَةِ  وَالقَادِرُ عَلَيْهِ، وَصَلَّي الله تَعَالَ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدِ وَعَلَى أَلِهِ  وَصَحْب