Kayıtlar

ömür etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Duyguların Tesellisi

Duyguların Tesellisi   Duygular bulutlar gibidir. Getirdiği yağmurlardan pek çok kez faydalansak da güneşi görmemizi engelledikleri de olur. Her duygu, ayrı bir âleme açılan bir kapıdır. Sevgiyle başka bir âleme gireriz, korkuyla başka, hırsla, inatla, hasetle daha başka... Yaşamı en çok duygular üzerinden seyrederiz. İçimizden geçen duygular, bazıları ne kadar sarsıcı olursa olsun, özel bir hikmete bağlı olarak vardır. İnsandaki hiçbir duygu “Olmasaydı daha iyi olurdu.” şeklinde nitelendirilemez. Bunu, insanın bedeninde hiçbir organın boşuna verilmemiş olmasına benzetebiliriz. Duyguların hepsi çeşitli faydalara hizmet eder ve bize muhtelif hakikatlerden haber verir. Her bir duygu üzerinden ayrı bir tarzda manevi yolculuk da yapılabilir. İnsana düşen, duyguları yok etmeye çalışmak değil, onları tanımak, gerektiğinde tedavi etmek ve veriliş gayelerine uygun biçimde kullanmaktır. Mutluluğu arayan biri, duygularının ondan neler beklediğini öğrenmeli ve onlara uygun bir a...

Er Ya Da Geç…

Resim
Er Ya Da Geç…   Er Ya da Geç... Haftanın sonu pazar, Ömrün sonu mezar, Zengin olsan ne yazar? Mezarını eller kazar… Kalp kırıp, gönül yıkma! Kırık kalplerin, sahibi Allah; Er ya da geç; hesap sorar…

İnsanın Hali

İnsanın Hali   Gök duydu da insanın acısını, İnsan duyamadı, insanın feryadını.   Kuş bildi de yan yana uçmayı, İnsan bilemedi, insanın elinden tutmayı.   Dağ bastı da bağrına her canlıyı, İnsan, açamadı insana kapısını.   Nehir bildi de denize karışmayı, İnsan insana karışamadı.   Ne yazık ki insan insanı anlayamadı…

Bir Ömürden Geriye Ne Kaldı?

  Bir Ömürden Geriye Ne Kaldı?   Birkaç sayılı nefes, Büyük yorgunluklar, Boşa harcadığım yıllar, Affı bile olmayan kırgınlıklar, Çok kısa sevinçler, büyük acılar, Keşke tanımasaydım dediğim kişiler… Kirâmen Kâtibi Melekleri’nin yazdığı: “Amel Defteri”   “Zaman diriyken kıymetlidir; ölenin vakti bol olur... ”

Ömür Denen Garip Yolda

Ömür Denen Garip Yolda   Ömür denen garip yolda, Yürüyorum dalgın dalgın... Sabah yeli değmiş gibi, Eriyorum dalgın dalgın...   Bilinmez deryanın dibi, Elbet vardır bir sebebi, Birşey yitirmişler gibi, Arıyorum dalgın dalgın...   Yoksuli'yim bile bile, İşte bundan düştüm dile, Kucaklaştım toprak ile, Çürüyorum dalgın dalgın...   Yoksuli

Ömür, Ezanla Namaz Arası Kadardır!

Ömür, Ezanla Namaz Arası Kadardır!   Torunu, dedesine merakla soruyor: “- Dedeciğim! Bir insanın ömrü ne kadar olur?” Dede tatlı bir gülücükle: “- Ezanla namaz arası kadar yavrucuğum.” Deyince torun: “- Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?” der. Dede: “- Evet yavrum. Ömür, ‘namazsız ezan’ la, ‘ezansız namaz’ arası kadardır.” diye cevap verir. Torun yeniden sorar: “- ‘Namazsız ezan’ ve ‘ezansız namaz’ sözlerinden ne kastettiğini anlamadım dedeciğim. Bu ne demek, açıklar mısın?” Dede şefkatle ellerinden tuttuğu torununa: “- Bak yavrum, geçenlerde komşumuzun çocuğu doğdu. O çocuğun kulağına ezan okundu değil mi? işte o ezanın namazı kılındı mı? “- Kılınmadı.” “- O ezan 'namazsız ezan' dı. İnsan öldüğü zaman kılınan cenaze namazının da ezanı yoktur. O da 'Ezansız namaz' dır. Aslında o namazın ezanı insan doğunca okunmuştu kulağına…” “- Bak ey insan! Doğdun, ama öleceksin, ömür çabuk biter, hayatını iyi değerlendir. Boşa vakit harcama! İkazın...

Ömür Kapısı Kapanmadan, Aklımızı Başımıza Alalım

Resim
                                          Ömür Kapısı Kapanmadan, Aklımızı Başımıza Alalım     Bir kadın, bir gün kucağındaki çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir ses duyar. Bu ses ona: “- İçeri gir ve ne istersen al, ama en önemli olanı unutma!” Ayrıca: “- Sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate almalısın. Ancak bu fırsatı kaçırma, ama yine de en önemli şeyi unutma!” diyordu. Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır. Masanın üzerindeki altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak; hemen büyük bir hırsla masanın üzerindekileri toplamaya başlar. Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur: “- Yalnız sekiz dakikan var!” demektedir. Sekiz dakika çabuk geçer, kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve...

Sabır Sınavıdır Ömür Dediğin...

  Sabır Sınavıdır Ömür Dediğin...   Ruhlar giderlerken, sonsuz bir yola, Dünyada verirler, birkaç gün mola, Sanma ki, bu geliş, tesâdüf ola; Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Güneş,, doğmak için, sabahı bekler, Kozalarda, çile çeker, böcekler, Bil ki; her yürüyen, önce emekler, Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Tohum düşer, toprağında barınır, Bahar gelir, yaprak ile sarınır,   İnsanoğlu, Kur’ân ile arınır. Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Ateşe düşmeyen çıra yanar mı? O ateşte yanan, gayrı söner mi? Hakk’a giden, yarı yoldan döner mi? Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Nefsin işkencesi, düşmandan beter, Onun zulmü ancak, savaşla biter. Silah istiyorsan, irâden yeter, Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Ezel arşivinden, kader silinmez, Hakk’tan ne gelirse, karşı gelinmez, Her şerde hayır var, kulca bilinmez, Sabır sınavıdır, ömür dediğin...   Hor görme dünyada çile çekeni, Sabırla bes...

Dedeciğim, Bir İnsanın Ömrü Ne Kadar Olur?

  Torunu, dedesine sorar: “- Dedeciğim, bir insanın ömrü ne kadar olur?” Dede gülerek: “- Ezanla namaz arası kadardır, yavrucuğum!” deyince; Torun: “- Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?” der. Dede: “- Evet yavrum. Ömür, namazsız ezanla, ezansız namaz arası kadardır!” diye cevap verir. Torun: “- Dedeciğim, ben anlayamadım, açıklar mısın?” Dede şefkatle: “- Bak yavrum, geçenlerde komşumuzun çocuğu doğdu. O çocuğun kulağına ezan okundu değil mi? İşte o ezanın namazı kılındı mı? Torun: “- Kılınmadı!” Dede: “- O ezan, namazsız Ezan”dı. İnsan öldüğü zaman kılınan cenaze namazının da ezanı yoktur. O da ‘Ezansız Namaz’dır. Aslında o namazın ezanı, insan doğunca okunmuştu kulağına. İşte yavrum, ömür dediğin Ezanla Namaz arası kadardır.”

İnsan Ömrü

  İnsanın ömrü kısa veya uzun olmakla, çok ya da az yaşamakla değil, faydalı oluşuyla ölçülür. Allah Teâlâ’dan gâfil ve nefsinin hevâsına esir olan kişi çok yaşasa dahî vaktini hayra sarf etmediğinden, menfaat azlığı bakımından kısa ömürlüdür.              Fazîlet ve kemâlât sâhibi olan kişi az da yaşasa, vaktini hayırlı iş ve hizmetlerde kullandığından uzun ömürlüdür. “Sadaka belâyı def eder, ömrü artırır” hadîs-i şerîfi buna delildir. Şu halde faydalı ömür, zaman miktârına göre değildir. Çünkü kısa ömürlü biri, uzun ömürlünün elde edemediği binlerce faydalı işlere, sayısız hayır ve iyiliğe muvaffak olur ve ölümünden sonra da nice hayır duâlar kazanmakla, uzun ömürlü sayılır. Kemâl sâhipleri insanlığın hangi kısmını tamamlamak için gelirlerse, hayırdan hangi işin ikmâli mukadderse, o vazifenin ikmâlinden sonra hakîkat âlemine intikal ederler. Çünkü dünyâda faydasız durmak, hayvanî hayat sürmek olduğundan abestir. Eze...

Yâ Rabbi! Rızıklarımızı bol eyle! Ömrümüzü uzun eyle!

Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen, anne ve babasına ihsan ve ikramda bulunsun! Ve akrabalarını ziyaret etsin! (Ahmed b. Hanbel, III, 156)   Yâ Rabbi! Rızıklarımızı bol eyle! Ömrümüzü uzun eyle! Anne – babamıza, akrabalarımıza, Ümmet-i Muhammed’e ve bütün insanlığa hayırlı bir kul eyle!

Ömrünün Uzamasını İsteyen Kimse

Ömrünün Uzamasını İsteyen Kimse Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem   buyurdular: “Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabâsını kollayıp gözetsin!” (Buhârî, Edeb 12, Büyû` 13; Müslim, Birr 20, 21; Ebû Dâvûd, Zekât 45) Diğer bir rivayette; Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen, anne ve babasına ihsan ve ikramda bulunsun! Ve akrabalarını ziyaret etsin! (Ahmed b. Hanbel, III, 156) buyurdular. Kişinin akrabâ ve yakınlarıyla alâkasını devâm ettirmesi, onları koruyup gözetmesi, yâni sıla-i rahimde bulunması, dînimizin çok ehemmiyet verdiği esaslardan biridir. Zîrâ Cenâb-ı Hak, akrabâları birbirlerine mîrasçı kılmış, birtakım haklar ve vazifelerle aralarındaki bağları kuvvetlendirmiştir. Akrabâ çevresi, insanı maddî ve mânevî kötülüklerden muhafaza ettiği gibi muhtelif hayır ve sâlih amellerin işlenmesinde de yardımcı olur. Peygamberler, tebliğlerine akrabâlarından başlamışlardır. Yine onlar, akrabâlarının desteğiyle tebliğ vazifel...

Sabır Sınavıdır, Ömür Dediğin

Sabır Sınavıdır, Ömür Dediğin   Ruhlar giderlerken, sonsuz bir yola, Dünyada verirler, birkaç gün mola, Sanma ki, bu geliş, tesadüf ola; Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Güneş, doğmak için, sabahı bekler, Kozalarda, çile çeker, böcekler, Bil ki, her yürüyen, önce emekler, Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Tohum düşer, toprağında barınır, Bahar gelir, yaprak ile sarınır, İnsanoğlu kışa doğru arınır. Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Ateşe düşmeyen çıra yanar mı? O ateşte yanan gayrı söner mi? Hakk'a giden yarı yoldan döner mi? Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Nefsin bu gün doysa, yarın yine aç, Sanma ki bedenin, nefsine muhtaç. Gel şu meyhaneden, vakitlice kaç, Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Nefsin işkencesi, düşmandan beter, Onun zulmü ancak, savaşla biter. Silah istiyorsan, irâden yeter, Sabır sınavıdır, ömür dediğin.   Hor görme dünyada çile çekeni, Sabırla beslenir, gönül kökeni, Bü...