Kayıtlar

Nisan 27, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dünya’nın Yörüngesi Değişirse Ne Olur?

Resim
Dünya’nın Yörüngesi Değişirse Ne Olur? İçerisinde yaşadığımız gezegen ve ülkede, her gün canlı ve cansızların sayısız aktivitesi gerçekleşiyor. Fakat bu gezegenin dışında da sürekli devam eden bir hareketlilik var. Bunlardan belki de en çok bildiğimiz, mevsimleri oluşturan aktivite, yani Dünya’nın Güneş etrafında dolanması. Dünya, Güneş etrafında belirli bir yörüngede dolanır. Her bir tur dolanımını yaklaşık olarak 365 gün 6 saatte tamamlar. Nasıl Dünya’nın yer çekiminden dolayı bir nesneyi havaya attığımızda geri yere düşüyorsa, çapı Dünya’nın çapının yaklaşık 100 katı olan Güneş’in de yer çekimi Dünya’yı kendisine doğru çeker. Güneş’in bu çekim kuvveti, sistemi içerisinde bulunan bütün nesneler üzerinde etkilidir. Her yıl Dünya’nın Güneş etrafında dolanmasını sağlayan da bu çekim kuvvetidir. Dünya’nın Güneş etrafında belirli bir yörüngede dolandığını belirtmiştik. Peki bir şekilde Dünya yörüngesinden çıkarsa ne olur? Kısa cevap: Dünya üzerindeki hayat sona erer. Şimdik

Kalbini Temizle ve İffetini Muhafaza Et!

Kalbini Temizle ve İffetini Muhafaza Et! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “…Fuhşiyâtın (kötülük ve edepsizliğin) açığına da gizlisine de yaklaşmayın!” (En’âm, 151) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Bir milletin içinde zina ve fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu alenî olarak işlemeye başladığında, mutlaka içlerinde vebâ hastalığı ve kendilerinden önce gelip-geçmiş milletlerde vuku bulmamış başka hastalıklar yayılır.” (İbn-i Mâce, Fiten, 22; Hâkim, IV, 583/8623) Peygamber Efendimiz’in, günaha düşmek üzere olan bir gence, mantıkî telkinlerde bulunarak iffetli olmanın lüzûmunu anlattığı şu hâdise, ne kadar ibretlidir: Ebû Ümâme (ra) anlatıyor: “Bir genç Peygamber Efendimiz’e geldi ve: “–Yâ Rasûlallah! Zina için bana izin verir misiniz?” dedi. Oradakiler hemen gencin üzerine yürüdüler ve azarlayarak “Sus, sus!” dediler. Peygamber Efendimiz: “–Yaklaş!” buyurdu. Genç Hz. Peygamber’in yanına varıp oturdu. Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem ona

Kur’ân-ı Kerîm’i Düşünerek Okumalı

Kur’ân-ı Kerîm’i Düşünerek Okumalı Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğunda imanlarını arttıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” (Enfâl, 2) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Kıyâmet gününde Kur’ân ve dünyadaki hayatlarını ona göre tanzim eden Kur’ân ehli kimseler mahşer yerine getirilirler. Bu sırada Kur’ân’ın önünde Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri vardır. Her ikisi de kendilerini okuyanları müdafa için birbiriyle yarışırlar.” (Müslim, Müsâfirîn 253; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 5) Resûl-i Ekrem Efendimiz, Kur’ân-ı Kerîm’i düşünerek okurdu. Bazen sabaha kadar sadece bir âyet üzerinde düşündüğü olurdu. Bir gece “Onlara azab edersen zâten onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan elbette sen güç ve kudret sahibi, her şeyi yerli yerince yapansın” (Mâide, 118) âyetine takılıp kaldı. Ardından da Cenâb-ı Hakk’a yalvararak ümmetine şefaat etme yetkisini al

Cennet Çiçekleri

Cennet Çiçekleri Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah'ın katındadır.” (Enfâl, 28) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Çocuklarınıza ikrâm edin ve terbiyelerini güzel yapın.” (İbn-i Mâce, Edeb, 3) Hz. Âişe (ranhâ)’nın rivâyet ettiğine göre bir defasında Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem, torunlarını severken ziyâretine İslâm’ın merhamet, şefkat, nezâket ve inceliğinden uzak bir bedevî geldi. Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in çocukları ziyâde sevmesine hayret ederek: “–Yâ Rasûlallah! Siz çocuklarınızı öper (sever) misiniz? Biz çocuklarımızı öpüp okşamayız.” dedi. (Allah’ın evlât nîmetine karşı bedevînin duygusuz ve duyarsızlığı, Allah Rasûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem’i müteessir etti.) Bedevîye: “–Allah senin gönlünden merhamet ve şefkati çekip çıkarmışsa ben ne yapabilirim!..” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 22) Kısa Günün Kârı Cennet meyveleri olan çocuklara şe

Kötülüğe Mâni Olmak

Kötülüğe Mâni Olmak Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten menedersiniz…” (Âl-i İmrân, 110) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân 78. Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17) Kâinâtın Fahr-i Efendîsi bir gün, iyiliği tavsiye edip kötülüğe mânî olma mes’ûliyetinden bahsederken şöyle bir misal vermiştir: “Gemi yolcuları alt ve üst katlara yerleştiler. Geminin alt katında seyahat edenler; Su ihtiyacımızı karşılamak için ikide bir yukarı çıkıyor, üsttekileri rahatsız ediyoruz. Geminin tabanında bir delik açıp suyu oradan alalım. diye konuştular. Bu durumda üst kattakiler onlara mânî olmazsa, hepsi birden boğulup giderler. Şayet onlara gemiyi delmenin yanlış olduğunu a