Kayıtlar

takva etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Onlar ki Takva Dairesi İçinde Yaşarlar

  Hz. Ömer Radiyallahü Anh devrinde bir genç vardı. Bu genç mescidden hiç ayrılmazdı. Sanki o bir mescid kuşuydu. İbadetine dikkatli, nafileleriyle de Allah’ü Teâlâ’ya yaklaşanlardan olduğu her halinden belliydi. Bir ara, Hz. Ömer Radiyallahü Anh bu genci mescitte göremez oldu. Zaten, cemaatin bazı mezheplere göre farz, bazılarına göre namazdan bir rükün ve en azından sünnet-i müekkede olmasının ve bir imam arkasında namaz kılmanın hikmetlerinden biri de bu değil mi? İmam arkasına dönüp cemaatini süzecek ve gelmeyen varsa onu soracak… Hele bu imam Hz. Ömer Radiyallahü Anh Radiyallahü Anh, cemaat de ashap olursa…   Hz. Ömer Radiyallahü Anh, cemaat ne kadar kalabalık olursa olsun cemaatini çok iyi tanır ve adeta her gün onları kontrol ederdi. İşte bu genci görmeyince de böyle sormuştu: “- Acaba falanca gence ne oldu? Bir-iki gündür mescitte göremiyorum.” Cemaat önce cevap vermek istememiş ve herkes gözlerini yere çevirmişti Ömer’le göz göze gelmemek için. Hz. Ömer Rad

İlim ve Takva

  İlim ve Takva   İlim takva ile müşterek olarak, Kulu Rabbine Cenab-ı Hakk'a yaklaştırmalı, marifete götürmeli... İlim her kaidesinde, dünyevi ilmin her tezahüründe, kul Allah'ın azametini, kudretini hatırlamalı... Bir çekirdekten nasıl koca bir ağaç çıkıyor, miktarları artarak meyve veriyor. O çekirdeğe bütün bu oluş sırrının plan ve programı nasıl sığıyor! Bir yumurtadan nasıl canlı bir kuş çıkıyor! Ya insan! Bir zerreden nasıl teşekkül ediyor! Hangi kudret bütün uzuvları o zerrenin içinde mahfuz tutuyor! Tefekkür, bir iman anahtarı... İlim de tefekkürün bir malzemesi olmalı... Böyle bir ilmin manevi semeresi, Allah'ı Tazim ve maddi semeresi de insana, mahlûkata şefkat - merhamet olmalı! Osman Nuri Topbaş   Sır ve Hikmet İncileri   Bilgi gelmiş tevâzu gitmişse, tekniği ilerlemiş imânı yaya kalmışsa, vâsıtası çoğalmış gâyesi kaybolmuşsa cemiyetin bu muvâzenesi bozulmuş adamdan faydadan çok zarar beklemesi zarûrîdir. Sâmiha Ayverdi   Mil

Velileri Sevmek Ve Onlara Hürmet Etmek Takvanın Gereğidir

Velileri Sevmek Ve Onlara Hürmet Etmek Takvanın Gereğidir        Velilere hürmet Allah’u Teâlâ’ya hürmettir. Çünkü onları yücelten ve kendilerine hürmeti emreden Allah’u Teâlâ’dır.        Onlara düşman olandan intikamı Yüce Allah alır.        Şu kudsî hadisi duyup da ürpermemek mümkün mü? “Her kim, benim veli kullarımdan birisine düşmanlık ederse, muhakkak ben ona harp açar (dostumun intikamını alır)ım.”        Diğer rivayette hadis şöyle başlıyor: “Kim benim velilerimden birisini hafife alırsa, bana düşman olarak karşıma çıkmış olur.” Allah’u Teâlâ’nın yüce tuttuğunu yüceltmek iman ehlinin işidir. O’na ait şeyleri sevmek, kalpteki ilâhi sevginin alametidir.        Cenabı Hak şöyle buyurur: “Kim Allah’ın varlığının delillerini ve dininin alametlerini (şeâir) yüceltirse bu, kalplerin takvasındandır.” Şeâir, bir şeyin kendisiyle bilindiği âlametler demektir. Bazı müfessirler bunun bütün ibadetleri kapsadığını söylemişlerdir.        Hiç şüphesiz Allah’u Teâlâ’nın yeryüzün

Takva İpine İyi Sarıl

Takva İpine İyi Sarıl Avn bin Abdullah Rahmetullahi Aleyh hazretleri de, oğluna şöyle nasîhatte bulunur: “Ey oğul! Takvâya, Allah’ü Teâlâ korkusu ile haramlardan kaçma ipine iyi sarıl. Eğer, bugünün dünden, yarının da bugünden daha hayırlı olmasını temin edebilirsen, bunu yap. Namaz kılarken, vedâ edip, ayrılacak olan kimsenin namaz kılışı gibi kıl. Çok ihtiyaç peşinde koşmaktan, özür beyân etmek zorunda kalacağın işi yapmaktan sakın.”

Takvaya Ulaştıracak İlimler

Takvaya Ulaştıracak İlimler İlmin zâhir ve bâtında kemâlinin alâmeti, o ilmin faydalı olmasıdır. İlmin faydası ise, sahibinin haşyet ve takvâsını artırmasıdır. Yani kulun istikametidir. Dînimizin emirleri iki maddede hulâsa edilir: Tâzim li-emrillâh: Allâh’ın emirlerini huşû ile, kalp ve beden âhengi içinde, tâzim ile tatbik edebilmek. Şefkat alâ halkillâh: Allâh’ın mahlûkātına şefkat sergilemek. Cenâb-ı Hakk’ın rahmet sıfatından nasîb alabilmek. Bu kemâle erişebilmek için de, iki türlü ilim gerekir: Birincisi zâhirî ilimdir ki hocalardan, kitaplardan tahsil edilen ilimdir. İkincisi ise bâtınî ilimdir. Yani iç âlemimizde tahsil edeceğimiz bir ilimdir. Takvâdır ve neticesi ise irfandır. Bir mü’min bunu, kitaptan ve hocadan elde edemez. Ancak kalbini inkişâf ettirerek bu seviyeye nâil olabilir. Bu inkişâf da ihlâs ve takvâ neticesinde meydana gelir. Âyet-i kerîmede buyurulduğu gibi: وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّٰهُۜ “…Allah’tan ittikā edin (takvâ sah

Aptal Kuşun Başına Gelenler

Resim
Aptal Kuşun Başına Gelenler Aptal bir kuş bir çayırlığa gitti. Orada bir avcı  tuzak  kurmuş, tuzağın içine de birkaç tane serperek bir kenarda yaprakların, otların arasına gizlenmiş bekliyordu.    Kuşcağız gelerek onun etrafında dolaşmaya başladı, adamın böyle yapraklara sarınması tuhafına gitti.    – “Sen kimsin?  Neden  böyle yeşiller giyinmişsin, böyle tenha bir yerde bekliyorsun, vahşi hayvanlardan korkmuyor musun?” diye sordu.    Adam:    – “Ben bir zahidim. Dünyadan elimi, eteğimi çektim, böyle tenha bir yerde; otlarla yapraklara belenerek kanaat edip gidiyorum.” dedi.    Kuş adama birçok soru sordu adam da ona cevaplar verdi. Nihayet kuşcağız o buğday tanelerini gördü.    – “Bunlar kimindir?” dedi.    Adam:    – “Bunlar bana kimsesi olmayan bir yetimin emanetidir.” dedi.    Kuş:    – “Çok açım müsaade edersen bunlardan yiyip karnımı doyurayım, çünkü benim zaruretim var zaruri hallerde de leş yemek bile mübah olur.” dedi.    Adam:    – “Bu buğdayla

Derviş isen kardeş takvaya çalış

Derviş isen kardeş takvaya çalış Hicri 918 (M. 1512) senesinde bir gün, Şeyh Şemseddin Dimyati hazretleri ile birlikte bir yerden geçerken şeyh, kızı tarafından yedilen kör bir adam gördü. Hemen hayvanından indi ve adamın elini öptü. Uzun bir süre beraberce yürüdüler. Sonra Şeyh Dimyati hazretleri dönüp geldiğinde kendisine, adamın kim olduğunu sordum. Şu açıklamayı yaptı: O, çocukluğumda önünde bir miktar Kuran okuduğum bir kişidir. Kendisini gördüğümde, yanından binitli olarak geçemiyorum. Sözünü ettiğim Şeyh Dimyati (k.s.); inancı, ameli, ilmi, salah ve takvasıyla meşhur, hükümdarların bile kendisine saygı gösterdikleri bir zattı. Biz akranları arasında onun gibi birisini görmedik... (Tenbihül-Muğterrin) Netice olarak talebe hocasına, çok hürmetkâr olmalı, gıyabında bile ondan ismi ile değil, hürmet ifade eden bir kelime ile bahsetmelidir. Hocalarımız bizim için çok değerlidir. Şu rahmete bakın ki, İnsanlar bütün azalarıyla günah işlerken, Sadece diliy

Ticarette Takvâ Ölçüsü

Resim
Ticarette Takvâ Ölçüsü Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin...” (Nisâ, 29) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Aldatan bizden değildir." (Müslim, İman, 164) İmam-ı Azam Ebû Hanîfe Rahmetullahi Aleyh, ticaretle geçinen hayli servet sahibi zengin bir kimse idi. Ancak ilimle meşgul olduğundan ticârî işlerini vekili vasıtasıyla yürütür, kendisi de yapılan ticaretin helâl dairesi içinde olup olmadığını kontrol ederdi. Bu hususta o derece hassastı ki, bir defasında ortağı Hafs bin Abdurrahman'ı kumaş satmaya göndermiş ve ona: "-Ey Hafs! Malda şu şu özürler var. Onun için bunu müşteriye söyle ve şu kadar ucuza sat!" demişti. Hafs da, malı İmâm'ın belirttiği fiyata satmış, ancak ondaki özrü müşteriye söylemeyi unutmuştu. Durumu öğrenen Ebû Hanîfe Rahmetullahi Aleyh, Hafs'a: "-Kumaşı alan müşteriyi tanıyor m

Zamanı İyi Değerlendirmemenin Vebali Çok Büyüktür

Zamanı İyi Değerlendirmemenin Vebali Çok Büyüktür             Değerli dostlar geri kalmışlığın nedeni nedir? Gelişmişliğin nedeni nedir? Bu soruları sık sık kendimize sormak gerekmez mi?             Müslüman ülkelerin hali ortada… Oluk oluk Müslüman kanı akıyor. Açlık, yokluk, yoksulluk diz boyu… Kıtalar ötesinden gelen Abd ordusu Afganistan’da, Irak’ta milyonlarca Müslümanı öldürdü, halen de öldürüyor. İsrail, Abd, İngiltere üçlüsü, dünyadaki tüm terör örgütlerini kuruyor, yönetiyor. Her ülkede kan döküp suçu terör örgütlerinin üstüne atıyorlar. Terör örgütlerini kurup yöneten zaten kendileri değil mi? Arkasında süper güçler olmasa bir terör örgütü ne kadar ayakta durabilir ki… Sözde kendi halkı veya dini için kurulan kanlı terör örgütleri; kimin için çarpıştıklarını bilmiyor, arkalarındaki karanlık güçleri araştırmıyor, kendi kardeşlerini acımasızca katlediyorlar. Müslüman ülke halklarında cehalet, gaflet, ihanet, vurdumduymazlık kol geziyor. Derhal uyanmak gerek… Ama nasıl