Derviş isen kardeş takvaya çalış
Derviş isen kardeş takvaya çalış
Hicri 918 (M. 1512) senesinde bir gün, Şeyh Şemseddin Dimyati
hazretleri ile birlikte bir yerden geçerken şeyh, kızı tarafından yedilen kör
bir adam gördü. Hemen hayvanından indi ve adamın elini öptü. Uzun bir süre
beraberce yürüdüler. Sonra Şeyh Dimyati hazretleri dönüp geldiğinde kendisine,
adamın kim olduğunu sordum. Şu açıklamayı yaptı:
O, çocukluğumda önünde bir miktar Kuran okuduğum bir kişidir.
Kendisini gördüğümde, yanından binitli olarak geçemiyorum.
Sözünü ettiğim Şeyh Dimyati (k.s.); inancı, ameli, ilmi, salah
ve takvasıyla meşhur, hükümdarların bile kendisine saygı gösterdikleri bir
zattı. Biz akranları arasında onun gibi birisini görmedik...
(Tenbihül-Muğterrin)
Netice olarak talebe hocasına, çok hürmetkâr olmalı, gıyabında
bile ondan ismi ile değil, hürmet ifade eden bir kelime ile bahsetmelidir.
Hocalarımız bizim için çok değerlidir.
Şu rahmete bakın ki,
İnsanlar bütün azalarıyla günah işlerken,
Sadece diliyle yaptığı tövbeyle affolunuyor.
Aziz Mahmud Hüdai (k.s)
"Meslek demek, sülûk etmek demektir."
Talebenin hocasına hürmetkâr olması
(قَالَ صَلَّى اللهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللهَ وَمَلَائِكَتَهُ وَأَهْلَ السَّمَوَاتِ
وَالْأَرَضِينَ حَتَّى النَّمْلَةَ فِي جُحْرِهَا وَحَتَّى الْحُوتَ لَيُصَلُّونَ
عَلَى مُعَلِّمِ النَّاسِ الْخَيْرَ. (ت
“Muhakkak ki insanlara hayrı öğretenlere Allâhü Teâlâ rahmet,
melekleri istiğfâr, yer-gök ehli, hatta yuvasındaki karıncalar, denizdeki
balıklar duâ ederler.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hocaya Hürmet
İlim öğrenen kimse, ilme, âlimlere ve hocasına tazim ve hürmet
etmelidir. Yoksa ilim öğrenemez ve öğrendiği ilimden de istifade edemez.
Hocanın evladına ve yakınlarına hürmet de hocaya hürmettir.
Buhârâ’nın büyük âlimlerinden biri, ders meclisinde otururken
zaman zaman ayağa kalkıyordu. Bunun sebebi sorulunca “Hocamın oğlu dışarıda
çocuklarla oyun oynuyor. Bazan da mescidin kapısına geliyor. Onu görünce hocama
hürmeten ayağa kalkıyorum.” demiştir.
Merv şehrinde âlimlerin reîsi olan Kâdı İmâm Fahrüddîn’e,
zamanın sultanı son derece hürmet ve tazimde bulunurdu. Kâdî İmâm Fahrüddîn “Bu
hürmeti ve elde ettiğim bu makamı hocama hizmetim sayesinde elde ettim. Ben
hocam Ebû Zeyd ed-Debûsî’ye hizmet eder, onun yemeklerini hazırlardım. Fakat
ona saygımdan onun yemeğinden yemezdim.” derdi. (İmâm Burhânüddîn ez-Zernûcî,
Ta’lîmü’l-Müteallim)
Bir Müslüman için en kârlı, en büyük ticaret nedir?
Allah ile ticaret yapmaktır.
“Hazreti Allah’ın, tek bir kişiyi senin ellerinle (zâhirin ve
bâtının üzere / maddî ve mânevî gayret ve çalışman neticesinde / senin
vesîlenle) hidâyete erdirmesi, senin için, güneşin, üzerine doğup battığı her
şeyden (her-servetten) daha hayırlıdır.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder