Kayıtlar

Üzüntü etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Cennette Üzüntü Ve Pişmanlık Yoktur

Cennette Üzüntü Ve Pişmanlık Yoktur   Hasan-ı Basrî (Rahmetullahi Aleyh) Buyurdu ki: “Âdemoğlu'na kıyâmet gününde ömrü saat saat gösterilir. Hayırlı bir şey söylemediği her an için pek çok pişman olur.” “İyilik edenlere, en güzel mükafat ve daha fazlası vardır. Yüzlerinde keder ve zilletten bir eser yoktur. İşte bunlar Cennette devamlı kalacaklardır.” (Yunus Sûresi, 26) “İman edip salih amel işleyenler, Firdevs Cennetlerinde sonsuz kalır, oradan hiç ayrılmazlar.” (Kehf Sûresi, 107-108) “Cennetin neresine bakarsanız bakın, bol nimet ve büyük saltanat görürsünüz.” (İnsan Sûresi, 20) Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Veselllem bir defasında: "Ölüp de pişman olmayan yoktur; mutlaka herkes nedâmet duyar: Muhsin (İyi yolda) olan hayrını daha çok artırmadığı için pişman olur, nedâmet duyar. Kötü yolda olan da nefsini kötülükten çekip almadığına pişman olur, nedâmet duyar." (Tirmizî, Zühd 59, hadis no: 2405) Yine Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Veselllem:  “Cennet ehli

Kırk İkinci Tavsiye: Üzüntünün Gitmesi, Borcun Ödenmesi İçin Dua

      Kırk İkinci Tavsiye: Üzüntünün Gitmesi, Borcun Ödenmesi İçin Dua Ebu Said El Hudri Radiyallahü Anh anlatır: Bir gün Rasulullâ Sallallahü Aleyhi Vesellem mescide girmişti. Baksa ki Ensar'dan Ebû Ümame denilen bir adam mescidde oturuyordu. Ona: “- Ey Ebu Ümâme ne oluyor seni namaz vaktinin dışında mescidte oturuyor görüyorum, durum nedir?” Buyurdu. O da: “- Ya Rasulallah borçlar ve kederler beni bırakmıyor!” dedi. Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Sana bir söz öğreteyim mi? Eğer onu söylersen Allah’ü Teâlâ tealâ üzüntünü giderir, borcunu ödetir!” dedi. O da söyle ya Rasulallah buyurdu. Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: Sabaha çıktığında akşama eriştiğinde şöyle de: Borçlunun Okuyacağı Dua اَللَّهُمَّ اِنِّي اَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحُزْنِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدَّيْنِ وَقَهْرِ الرِّجَالِ Allâhümme innî e'ûzü bike mine'l

Otuz Üçüncü Tavsiye: Üzüntü Ve Kederin Giderilmesi İçin Dua

Otuz Üçüncü Tavsiye: Üzüntü Ve Kederin Giderilmesi İçin Dua Davûd El İsbehânî, Enes Radiyallahü Anh'dan şu hadisi rivayet edr ki:, Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: “- Ey Ali sana bir dua öğretiyorum ki eğer sana gam, keder gelirse bununlâ Rabbine dua edersin, Allah’ü Teâlâ’nın izniyle senin duan kabul olunur, üzüntü senden gider önce abdest al, iki rekât namaz kıl, Allah’ü Teâlâ’ya Hamdü senada bulun, Peygamberine salavat getir. Kendine ve mü'min erkek ve kadınlara istiğfarda bulun. Sonra da şöyle de: Gam keder ve üzüntü için اللهم أنت تحكم بين عبادك فيما كانوا فيه يختلفون، لا إله إلا الله العلي العظيم، لا إله إلا الله الحليم الكريم، الأمر خَيرٌ لي في ديني ومعاشي وعاقِبةِ أمري عاجل أمري وءاجله فاقْدِرْ لي ويسِّر لي ثمَّ بارِكْ لي فيهِ، وإن كنتَ تعلمُ إنَّ هذا الأمرَ شرٌّ لي في ديني ومعاشي وعاقِبةِ أمري في عاجله وءاجله واصرفني عنه، واقدر لي الخيرا حيث كان، ثم ارضني به Allahümme ente tahkumu beyne İbadike Fîma kânû fihi Yehtelifune, Lâ ilâhe ill

Üzüntüsüz Geçen Vakitler, Bulunmaz Ganimettir…

  "Ey oğlum! Bu zamanınız fırsattır. Fırsat da, büyük nimettir. Sıhhat ile ve üzüntüsüz geçen vakitler, bulunmaz ganimettir. Her saati Allah’ü Teâlâ’yı zikretmek ile [anmakla] geçirmelidir. Resûlullahın “Sallallahu Teâlâ Aleyhi Ve Sellem” sünnet-i seniyyesine uygun olan her iş, hattâ alışveriş bile zikir olur. O hâlde, her hareketin, her duruşun, Resûlullaha uygun olması lazımdır. Böylece, hepsi zikir olur. (Zikir) demek, gafleti tard etmektir, atmak ve kovmaktır. Yani, Allahü teâlâyı hatırlamaktır. İnsan her hareketinde, her işinde, Allahü teâlânın emrini ve yasağını gözetince, emir ve yasakların sahibini unutmaktan kurtulur ve dâim zikretmiş olur." İmam-ı Rabbânî hazretleri “Rahmetullahi Teâlâ Aleyh

Elem ve Üzüntü, Ayrılık Ve Musibete Razı Olmak

  Elem ve Üzüntü, Ayrılık Ve Musibete Razı Olmak   Muhammed Ma'sûm Fârûkî hazretleri buyurdu ki: • Elem ve üzüntü, ayrılık ve musîbet, mâdem ki Allahü teâlânın irâde ve takdîriyledir. Ona râzı olmak lâzımdır. [Hak Sözün Vesîkaları: 331, İslâm Ahlâkı: 532.] اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ، وَتَرْكَ الْمُنْكَرَاتِ، وَحُبَّ الْمَسَاكِينِ، وَأَنْ تَغْفِرَ لِي، وَتَرْحَمَنِي، وَإِذَا أَرَدْتَ فِتْنَةَ قَوْمٍ فَتَوَفَّنِي غَيْرَ مَفْتُونٍ، وَأَسْأَلُكَ حُبَّكَ، وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ، وَحُبَّ عَمَلٍ يُقَرِّبُنِي إِلَى حُبِّكَ . • Allahümme innî es’elüke fi’lel hayrâti ve terkel münkerâti ve hubbel mesâkîni ve en tegfire-lî ve terhamenî ve izâ eredte fitneten kavmî fe-teveffenî gayri meftun ve es’elüke hubbeke ve hubbe men yühibbüke ve hubbe amelin yükarribünî ilâ hubbike.   (Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” okurlardı.) [Yâ Rabbî! Hayr işleri yapmağı, kötü işleri terk etmeği senden isterim ve miskinlerin sevgisin isterim ve beni bağışlamanı ve merhamet

Üzüntü, Sıkıntı, Bulaşıcı Hastalık, Âfet ve Musibetler Nedeniyle Okunacak Dualar

Üzüntü, Sıkıntı, Bulaşıcı Hastalık, Âfet ve Musibetler Nedeniyle Okunacak Dualar (Aziz ve muhterem kardeşler uzun bir çalışma sonunda her türlü âfet ve musibetler karşısında okunacak bazı duaları derledim. Ben de sizlerin dualarınıza muhtacım…) Üzüntü, Sıkıntı, Hastalık, Âfet ve Musibet Duası 1 اَلْحَمْدُ لِلهِ الّذِي عَافَانِي مِمَّا ابْتَلَاكَ بِهِ، وَفَضَّلَنِي عَلَى كَثِيرٍ مِمَّنْ خَلَقَ تَفْضِيلًا Okunuşu: Elhamdülillâhillezî âfânî mimma ebtelâke bihî ve feddalenî alâ kesîrim mimmen halega tefdîylâ" Anlamı: Seni mübtelâ kıldığı şeyden beni afiyete kılıp, yarattıklarından pek çoğuna beni tafdîl eden Allah'a hamd ederim" derse bu belâ ne olursa olsun bundan afiyette kılınır." Kaynak: İbn Mace, Dua, 22; Tirmizî, Deavât, 37; Tuhfetü'z- zâkirîn, 198 حَسْبِيَ الرَّبُّ مِنَ الْعِبَادِ ، حَسْبِىَ الْخَالِقُ مِنَ الْمَخْلُوقِينَ ، حَسْبِىَ الرَّزَّاقُ مِنَ الْمَرْزُوقِينَ ، حَسْبِيَ الَّذِى هُوَ حَسْبِى ، حَسْبِىَ اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَ

Üzüntü Gideren Ve Borç Ödettiren Dua

Üzüntü Gideren Ve Borç Ödettiren Dua Bir gün, Resûlullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem mescide girdi. Orada Ebû Ümâme Radiyallahü Anh adında Ensar’dan bir zat bulunuyordu. Peygamberimiz ona: “Ey Ebû Ümâme, böyle namaz vakti olmadığı bir zamanda seni burada oturuyor görmekteyim, nedir bu halin?” dedi. Ebû Umâme Radiyallahü Anh; “Üzerime çöken üzüntüler ve borçlar, ya Resûlallah!” cevabını verdi. Peygamber efendimiz buyurdular ki; “Sana bir takım sözler öğreteyim mi, onları söylediğin zaman, Allah senin üzüntünü gidersin ve borcunu ödesin?” Ben; “Evet, öğret ya Resûlallah!” dedim. Peygamber Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem; “Sabahladığın ve akşamladığın vakitlerde şunları söyle!” buyurdular: اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدَّيْنِ وَقَهْرِ الرِّجَالِ Okunuşu: “Allahümme innî eûzü bike mine’l-hemmi ve’l-hazen ve eûzü