Kayıtlar

üç etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Mübarek Üç Aylar Geldi, Hoş Geldi, Safalar Getirdi

               Mübarek Üç Aylar Geldi, Hoş Geldi, Safalar Getirdi Üç aylar geldi, hoş geldi, sefalar getirdi. Rahmet ve mağfiret getirdi. Muhterem kardeşlerim, öyle bir mevsime girdik ki bunu söz ve yazılarla anlatmak asla mümkün değil. Bu mevsimin adı; “İbadet Mevsimi” … Diyeceksiniz ki ibadetin de mevsimi mi olur? Haklısınız, ibadet mükellef olduğumuz günden son nefese kadar devam eden bir görevdir. Ama üç aylar dediğimiz Receb-i Şerîf, Şaban-ı Şerif, Ramazan-ı Şerif’te yapılan ibadetler kalbimizin ve ruhumuzun yıkandığı, sevgi ve mutlulukla dolduğu çok özel günlerdir. Mübarek üçaylar 12 Ocak 2024 Cuma günü başladı. Bu günlerde yapacağımız ibadetlere bire birden bire bine hatta daha fazlası katlanarak veriliyor. Bu mübarek günlerin son günlerine rastlayan Kadir gecesinde ise bir geceye bin aylık gibi müthiş bir ikramiye (bonus) veriliyor.             Bir Müslüman bu Rahmet ve Mağfiret sağanağından asla mahrum kalmamalıdır. En büyük eksiğimiz özeleştiri yapmayışımızdan kaynaklan

Üç İhtiyar Misafirin Öyküsü

Üç İhtiyar Misafirin Öyküsü   Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür. “- Ben sizi hiç tanımıyorum!”, der... “- Ama aç ve susuz olmalısınız... Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim!” “- Evin erkeği içerde mi?’ Diye sorar adamlar. “- Hayır!”, der kadın. “- Şu an evin dışında.” “- O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil...” diye cevap verirler. Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır. “- Peki, onlara söyleyebilir misin?”, der adam. “- Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler...” Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder. Ama bu defa da; “- Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz!” der yaşlı adamlar. Kadın öğrenmek ister; “- Niye giremezsiniz?” İhtiyarlardan biri açıklar: “- Onun adı ZENGİN!”, der bir arkadaşını göstererek. “- Diğeri BAŞARI...” “- Ben ise SEVGİ...” Sonra ekler; “- Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi eviniz

Bir Hastanın Üç Hali Vardır...

                                                        Bir Hastanın Üç Hali Vardır... 1- Bir melek gelerek ağzının tadını alır. 2- Bir melek de kuvvetini alır. 3- Bir melek de gelip günahlarını alır. Hasta iyi olunca, ağzının tadını alan melek, yavaş yavaş geriye verir. Kuvvetini alan melek de, geriye verir. Günahlarını alan meleğe gelince, bu melek Allahu Teâlâ’ya sorar. “- Bu günahı ne yapayım?” Allahu Teâlâ, Hadis-i Kudsî de buyurur ki: “- Benim rahmetim gazabımı geçmiştir. hasta kulumun günahını affettim!” Der... ‏اللَّهُمَّ رَبَّ النَّاسِ أذْهِبِ البأسَ، اشْفِ أنْتَ الشَّافِي، لا شِفاءَ إِلاَّ شِفاؤُكَ شِفاءً لا يُغادِرُ سَقَماً   “Allah’ım sen bütün insanların Rabbisin, bu hastanın ızdırabını gider, şifa ver. Şifayı veren sensin. Senden başka şifa yaratacak olan yoktur. Şifa ancak senin şifandır. Bu kulunda hastalıktan eser bırakmayacak şekilde şifalara nail olsun.” (Buhari”- Hadis no: 5675)

Şu Üç Şeyden Uzak Ol!

  Şu Üç Şeyden Uzak Ol!   Abdullah bin Avn Radiyallahü Anh, üç tavsiyede bulunuyor: 1- KİBİRDEN uzak ol: Çünkü ilk önce işlenen günah kibirden dolayı. Zira İblis kibrinden dolayı Hz Âdem Aleyhisselâm'a secde etmedi. 2- HIRSTAN uzak ol: Çünkü Hz Âdem Aleyhisselâm'ı Cennet'ten hırs çıkarttı. 3- HASETTEN uzak ol: Çünkü haksız yere dökülen ilk kan hasetten dolayı. Hz. Âdem Aleyhisselâm'ın oğlu kardeşini bu yüzden öldürdü.   Allah Teâlâ, bu kötü hasletlerden cümlemizi korusun!

Mirac’da Verilen Üç Hediye

  Rasûlullâh Sallâllâhu Aleyhi Vesellem’e Mîrâc’da üç hediye verildi: 1- Beş vakit namaz, 2- Bakara Sûresi’nin sonu, 3- ve ümmetinden şirke düşmeyenlere büyük günahlarının affedildiği haberi...” (Müslim, Îman, 279)

Üç Şeye Güven!

  1- Geçmiş için; Allah'ü Teââ’nın rahmetine 2- Şu an için; Allah'ü Teââ’nın yardımına 3- Gelecek için; Allah'ü Teââ’nın vaadine   "Hz. Yusuf Aleyhisselâm’ı kuyudan çıkartıp Mısır'a sultan yapan Rabbin'e her zaman güven..."

Şeytan, Üç Şeyden Biriyle İnsanı Tuzağına Düşürür

  Şeytan, Üç Şeyden Biriyle İnsanı Tuzağına Düşürür   1- Kişinin kendini beğenmesi, 2- Kişinin amelini gözünde büyütmesi, 3- Kişinin günahlarını unutması. Fudayl bin Îyâd Rahmetullahi Aleyh

Misafir Gelmeyince Üç Ay Bir Şey Yemedi

  Misafir Gelmeyince Üç Ay Bir Şey Yemedi   Hz. İbrahim Halilullah Aleyhisselâm misafiri çok severdi. Hattâ bir defasında misafirsiz yemek yemeyeceğim diye nezretmişti. Evinde her zaman misafir bulundurur, misafir gelmezse kendisi arar bulur, yine misafirle yemek yerdi. Hikmeti ilâhî bir defa öyle oldu ki, tam bir ay misafir gelmedi. Hz. İbrahim Aleyhisselâm da misafirsiz yemek yemeyeceğine dair nezrettikleri için, bir ay yemek yemedi. Bir ay sonra da misafir gelmeyince, kendisi aramaya çıktı. “— Acaba benim gibi misafire itibar eden bir kimse daha var mıdır?” diye düşünerek gidiyordu. Bir misafir bulmak için hayli yol katettikten sonra bir de baktı ki, oralarda bir adam daha gezmekte. Ona: “— Ne arıyorsun buralarda?” Diye sordu. O zat: “— Misafirsiz yemek yemeyeceğim diye nezrettim, üç aydan beri bir misafir gelmedi, misafir aramaya çıktım. Şimdi Allah seni gönderdi. Buyurun eve gidip yemek yiyelim”, diyerek Halilürrahman’ı evine davet etti. Hazreti ibrahim Aleyhisselâm

Cebrail Aleyhisselâm’ın Semadan Yeryüzüne Üç Defa Hızlıca İnişi

Cebrail Aleyhisselâm’ın Semadan Yeryüzüne Üç Defa Hızlıca İnişi             Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Cebrail Aleyhisselâm’a sordu:           “- Ey Cebrail Aleyhisselâm! Hiç yedi kat semadan yeryüzüne korku ve dehşet içinde hızlıca indin mi?”           Cebrail Aleyhisselâm:           “- Evet Ya Muhammed Aleyhisselâm, üç kez dediğin şekilde indiğim oldu.”           Bunun üzerine Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem sordu:           “- Nasıl oldu anlatabilir misin?”           “- Birincisi: İbrahim Aleyhisselâm ateşe atılırken, Allah Celle Celâlühü bana dedi ki:           “- Sor bakalım İbrahim’in bizden bir dileği var mıdır?”           “- O sırada İbrahim Aleyhisselâm ateşe fırlatılmış şekilde havada ilerliyordu. (İbrahim Aleyhisselâm’ı, o zaman mancılık yöntemiyle ateşe atmışlardı.)           Cebrail Aleyhisselâm:           “- Hemen süratle indim yeryüzüne ve İbrahim Aleyhisselâm’a sordum;”           “- Var mıdır istediğin bir şey

Üç Kişi Vardır ki Allah Kıyamet Günü Onlarla Konuşmaz

Üç Kişi Vardır ki Allah Kıyamet Günü Onlarla Konuşmaz   Üç Kişi Vardır ki Allah Kıyamet Günü Onlarla Konuşmaz, Hadisinin Hikmeti Nedir?   Soru Detayı "Üç kişi vardır ki Allah Kıyamet Günü onlarla konuşmaz. Onları temize çıkarmaz. Onların yüzüne bakmaz ve onlara acıklı bir azab vardır: Zina eden ihtiyar, yalan söyleyen idareci ve kibirli fakir." - Zina eden ihtiyarla, fakirin aynı kefeye konmasının hikmeti nedir?   Cevap Değerli kardeşimiz,   İlgili hadis rivayeti şöyledir: ثَلاثَةٌ لاَ يُكَلِّمُهُمْ اللَّه يوْمَ الْقِيَامةِ ، وَلاَ يُزَكِّيهِمْ ، وَلا ينْظُرُ إلَيْهِمْ ، ولَهُمْ عذَابٌ أليمٌ : شَيْخٌ زَانٍ ، ومَلِكٌ كَذَّابٌ، وَعَائِل مُسْتَكْبِرٌ   “Allah Teâlâ kıyamet gününde üç kişiyle konuşmaz, onları temize çıkarmaz, suratlarına bile bakmaz; onlar için acıklı azap vardır: Bunlar zina eden ihtiyar, yalan söyleyen hükümdar, kibirlenen fakirdir.” (Müslim, İman 172; bk. Tirmizî, Cennet 25; Nesai, Zekat 75,77)   Hz. Peygamber Efendimiz Sallallahü

Üç Şey Kalbi Öldürür

  Üç Şey Kalbi Öldürür   ·      Vücudun rahatı için az yiyip içmeli, ruhun rahatı için ise günah işlememeli.   ·      Dünya zevklerine düşkün olmak nefsi beslemektir. Hâlbuki nefse düşmanlıkla emrolunduk. Çünkü nefs Allah’ü Teâlâ’nın düşmanıdır. Bize; nefsinizi besleyin diye bir emir yok, kalbinizi kuvvetlendirin diye emir var. Nefse düşmanlık; riyazet ve mücahede ile olur. Riyazet; nefsin arzularını yapmamak, mücahede ise nefsin istemediği şeyleri yapmaktır.   ·      Cereyan hata kabul etmez. Allah’ü Teâlâ cereyanı yarattı. Faydaları çok çeşitli, ama elini değeni yakıyor. Kontak yapıyor, evler yanıyor. Kullanmaya göre değişiyor. Su, çok faydaları var ama seller evleri yıkıyor. Yani hem faydaları var hem de zararları. Nefs de böyle. Nefissiz olmaz. Nefs, İslamiyet’e uyarak zapt edilirse ilerleme olur. Yani içimizde olan bu mahlûku iyi tanımalı, İslamiyet ile zapt etmelidir. Nefs, seni iman etmek, haramlardan kaçmak, farzları yapmaktan alıkoymasın.   ·      Her uzvun, kalbin ve

Üç Şeyi Ölünceye Kadar Terk Etmedim!

  Üç Şeyi Ölünceye Kadar Terk Etmedim!   Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh anlatır: — Resûlüllah Sallallâhü Aleyhi Vesellem bana üç şey öğretti ki onları ölünceye kadar asla terk etmem. Bunlardan: 1— Vitir namazını eda etmeden yatmamaktır, 2— Her ayın üçer gününü oruçlu geçirmektir. 3—Kuşluk namazını bırakmamaktır.

Eğer Üç Şey Olmasaydı Ölüm İçin Hiç Tasalanmazdım

Eğer Üç Şey Olmasaydı Ölüm İçin Hiç Tasalanmazdım Allah ondan râzî olsun, Ebûdderdâ Radiyallahü Anh der ki: Eğer üç şey olmasaydı ölüm için hiç tasalanmazdım: 1— Eğer yüzümü toprağa koyup Allah için secde etmenin zevkinden beni ayırmamış olsaydı ölümden dolayı tasalanmazdım. 2— Eğer yazın sıcağında tuttuğum ve açlıktan ve susuzluktan dolayı sendeleyecek dereceye geldiğim orucun zevkinden beni alıkoymamış olsaydı, ölüme tasalanmazdım. 3— Eğer, hurmanın en iyisini seçtikleri gibi sözün de en iyisini seçenlerin meclisinde bulunma zevkinden beni ayırmamış olsaydı öldüğüme tasalanmazdım.

İmanın Lezzetini Alabileceğimiz Üç Husus

  İmanın Lezzetini Alabileceğimiz Üç Husus Hadis-i şerifte imanın halâvetini, ancak şu üç hususiyeti taşıyan kimsenin tadabileceği bildirilmektedir: “- Allah ve Resul’ünü her şeyden daha çok sevmek, - İmandan sonra küfre düşmeyi, ateşe düşmek kadar tehlikeli görmek, - Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek.” (Buhârî, Îmân, 9, 14; Müslim, İman, 67)  

Allah’ü Teâlâ’yı Zikir Üç Türlü Olur

Allah’ü Teâlâ’yı Zikir Üç Türlü Olur 1- Dil ile Zikir, Yüce Allah’ı en güzel isimleri ile anmak, hamt etmek, tespih ve tenzih etmek, Kuran- ı Kerimi okumak ve dua etmektir. 2- Kalp ile Zikir, Allah’ı gönülden anmaktır ki, başlıca üç çeşittir. a- Allah’ın varlığını gösteren delilleri anlamak ve kavramak, şüpheleri terk ederek Allah’ın isim ve sıfatlarını düşünmektir. Kalp ile zikrin en yüksek mertebesi bir an bile Allah’tan gafil olmamak, onu görüyormuş gibi bir hayat yaşamaktır. Cibril hadisinde belirtildiği gibi “Biz onu görmesek te o bizi görür.” düşüncesi içerisinde olmaktır. Allah kendisini görür gibi ibadet eden ve yaşayan muhsinleri sever! (Ali İmran, 134) b- Allah’ın koyduğu hükümleri, kulluk görevlerini, Allah’ın bildirdiği sorumlulukları, banlarla ilgili hükümleri, emir ve yasakları, Allah’ın vadini, tehdidini ve bunların delillerini düşünmektir c- Maddi ve manevi varlıkları, buralardaki yaratılış sırlarını seyredip düşünmek, zerrenin kutsal âleme bir ayna olduğunu g