Kur’an-ı Kerim’de Üç Temel Kavram
Kur’an-ı Kerim’de Üç Temel Kavram
1.
Rûbubiyet:
· Her şeyin mutlak manâda malikinin Allah olduğuna, ortağının
bulunmadığına, tek yaratıcının o olduğuna, bütün kâinatı evirip çeviren,
işlerini idare eden, onda tasarruf edenin o olduğuna, kulları yaratıp
rızıklandıran, hayat veren ve canlarını alanın o olduğuna kesin olarak inanmak,
· Allah'ın kaza ve kaderine, zatında vahdaniyetine yani bir ve tek
olduğuna inanmaktır. Bunun özü, fiilleriyle Allah'ı tevhid etmek, yani
birlemektir.
2.
Ulûhiyet:
·
Allah'ın mutlak kudret
ve mutlak hâkimiyeti ile idrak içi yahut idrak dışı her şeyi mutlak
tasarrufunda ve boyunduruğu altında bulundurmasıdır.
·
Hak ilâh kendisinden
başka hiçbir ilâh bulunmayan o Allah'tır. Onun dışındaki bütün ilâh, tanrı ve
mabudlar batıldır. Yalnızca Allah'a ibadet edilmeli, ona boyun eğilmeli, mutlak
olarak sadece ona itaat olunmalıdır.
· Kim olursa olsun kimse ve/veya hiçbir şey ona ortak
koşulmamalıdır. Namaz, oruç, zekât, hac, dua, tevekkül, havf ve reca, -korku ve
ümit- sevgi ve buna benzer zahir ve batın -gizli ve açık- ibadet türlerinden
hiçbir şeyin ondan başkası için yapılmamasıdır.
3.
Ubûdiyet:
· Sözlükte "kulluk, kölelik, aşırı bağlılık, itaat"
anlamına gelen ubûdiyet, ıstılahta, ahitlerde vefalı olmak, İslâm'ın çizdiği
sınırları muhafaza etmek, elde olana razı olmak, elde olmayana da sabretmek
demektir.
· İnsan Allah'a karşı yapmış olduğu kulluk göreviyle sadece O'nun
emirlerini yerine getirmiş olmaz, aynı zamanda her türlü söz ve davranışlarında
gösterdiği saygı ve sevgi ile de O'nun hoşnutluğunu kazanmış olur.
· Ve son olarak ubûdiyet ibadetten üstündür.
v
“Dinde zorlamak
yoktur. Artık doğruluk ile eğrilik bir birinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu
reddedip, Allah’a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve
bilir.” (Bakara Sûresi, 256)
v
“(Ey Muhammed!) De ki:
‘Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamım da, ölümüm de
âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla
emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim.’" (En'âm Sûresi, 162, 163)
v Âbid ve ibâd kelimeleri, ibâdet kökünden; abd ise, ubûdiyet
kökünden türemektedir. Sufîler, buradan hareketle, abd'in âbid'den, ubûdiyet'in
de ibâdetten üstün olduğunu belirtmişlerdir. Çünkü âbid, hürdür, hür olanlar
ise bir ücretle ve karşılığını bekleyerek çalışırlar.
Yorumlar
Yorum Gönder