Kayıtlar

emir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İyiliği Emir Kötülükten Nehiy

  İyiliği Emir Kötülükten Nehiy   Cenab-ı Hak, Âl-i İmrân sûresinin 104. ayetinde şöyle buyuruyor:   Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun.” (Âl-i İmrân sûresi, 104)   Riyâzüs-sâlihîn müellifi İmam Nevevî, bu eserde o kadar güzel ve hassas bir usül takip etmiştir ki okuyucu, eserin kitap ve bab başlıklarını iyice düşünmek, mahiyetini güzelce anlamakla, onlardan sonra getirilen âyet ve hadislerin muhtevasını daha derinlemesine kavrayabilir. Burada da “nasihat”dan sonra bu konunun getirilmesi çok anlamlıdır. Neden nasihat ve nasıl nasihat, sorusunun cevabı bu kısımdır. Çünkü “el-emr bil-maruf ve’n-nehy ani’l-münker” dinin temellerindendir. Nasihatte aslolanın bunlar olduğunu daha önce açıklamıştık. Şimdi, “ma’rûf” ve “münker”in ne olduğunu, etraflıca öğrenmiş olacağız.   Daha önce açıklamasına geniş yer verdiğimiz “hayır”, din veya dünya ile ilgili bir iyiliği ihtiva eden her şeydir, yani tevhîd akidesine, İslâm’a uygun olan her söz

Rasûlullah'ın Sultan Selim'e Emridir!

Resim
Rasûlullah'ın Sultan Selim'e Emridir!   Yavuz’un en büyük gururu Osmanlı topraklarını iki katına çıkartması ya da Avrupa’da nüfuzunu artırması değildir. Onu asıl sevindiren Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem ’in beldesinin hizmetkârı seçilmesidir. Yavuz Sultan Selim Osmanlı’nın en kısa süreli padişahları arasında sayılıyor. Ancak tarihçiler onun bu 8 yıl süren saltanatında 80 yıla sığacak hizmetler yaptığında birleşiyor. Gerçekten de Osmanlı, onun döneminde hazinesini doldurmakla kalmıyor, topraklarını genişletip, siyasi nüfuzunu; Avrupa, Asya, Ortadoğu ve Balkanlarda artırıyor. Babasından devraldığı tatminkâr hazineyi ağzına kadar doldurdu. Hazinenin kapısını mühürledikten sonra, söyle vasiyet etmişti: "Benim altınla doldurduğum hazineyi, torunlarımdan her kim doldurabilirse kendi mührü ile mühürlesin, aksi halde Hazine-i Hümayun benim mührümle mühürlensin." Bu vasiyet tutuldu. O tarihten sonra gelen padişahların hiçbiri hazineyi dolduramadığından, hazinen

Yer Suriye, Binbaşı Miraç Emir anlatıyor…

Resim
  Yer Suriye, Binbaşı Miraç Emir anlatıyor… “- Suriye'de "Operasyondayız. Bir çocuk koşa koşa yanıma geldi. Arkasından çağıran dedesi ve nenesine aldırmaksızın. Diz çöktüm, sıkıca sarıldım. Bir şeyler söylemeye başladı. Sonra, ellerini açıp: “- Muhammed! Sallallahü Aleyhi Vesellem!", "Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem!" diyordu. Ben ise söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. Defalarca kez aynı cümleyi kurdu. Gözlerinden yaş akıyordu ama mutluydu. Geriye döndüm: “- Asker, aranızda bu çocuğun ne söylediğini anlayabilecek olan var mı?" diye sordum. “- Var komutanım!” dedi bir asker. Koşarak yanıma geldi. Çocukla konuştu, ona heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu çocuk. Merakla dinliyordum. Konuşması bitince, asker bana doğru döndü. Gözlerinden yaşlar akıyordu. “- Ne oldu asker? Ne söylüyor bu çocuk?" dedim. “- Komutanım, çocuk annesini, babasını ve 2 abisini de hava saldırısında kaybetmiş. Sonra her gün dua etmiş. “- Bir

Masonlar Siyonizm’in Emir Eri Gibi Çalışmaktadır

Resim
Masonlar Siyonizm’in Emir Eri Gibi Çalışmaktadır Masonun kelime anlamı; duvarcı ustasıdır, masonlar Tevrat’ta bahsi geçen dul kadının oğlu Hiram Usta’yı kurucuları onun kullandığını iddia ettikleri cetvel, pergel ve gönyeyi de simgeleri kabul ederler Tevrat’taki efsaneye göre Hiram Usta dul bir kadının oğlu olup ünlü bir duvar ustasıydı kral Süleymanın (Hz. Süleyman) mabedinin inşasının baş mimarıydı kendisinde mevcut olan gizli şifreleri almak isteyen üç kişi tarafından öldürülmüştür, Hiram’daki gizli sırlar ve şifreler cesedini bulan bugünkü masonların ellerine geçmiştir. Bu efsanenin devamı olan bugünkü masonların kabala ve büyü ritüelleri o efsaneden gelmedir. Oysa Kur’an-ı Kerim onların ardından gittikleri kişilerin şeytan olduğunu açıkça ifade eder. Allah’ü TEalanın Hz. Süleyman’a verdiği yetkiyle şeytanlar ve cinler onun emri altına girdi Sad Suresi’ndeki ayet bunu açıkça ifade eder; "Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, zincirlere b

Emrolunduğun Gibi İstikamet Üzere Bulun!

Emrolunduğun Gibi İstikamet Üzere Bulun! Ebü Hafs Kuddise Sirrûh'a soruyorlar: “- Hangi amel en faziletlidir?” “- İstikamet üzere olmakdır”, buyurdular. Ve nitekim Resül-ü ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Gücünüz yettiği kadar istikamet üzere bulununuz”, buyurmuştur. (İbn Mace, Darimî) Cafer Sadık hazretleri: "Emrolunduğun gibi istikamet üzere bulun" ayeti hakkında: “- Tam manasıyla azmederek Allah'a sığınmak, O'na iltica etmektir" buyurdu. Saliklerden biri Rasülullah Sallallahü Aleyhi Vesellemi rüyasında görmüş ve O'na: “- Ya Rasülallah, senin, Hud Suresi ve benzeri sureler beni ihtiyarlattı dediğini naklediyorlar”, deyince; Rasülullah Sallalahü Aleyhi Vesellem: “- Evet”, buyurmuş. Bunun üzerine: “- Bu surede ne var ki, seni ihtiyarlattı? Peygamberlerin hayat hikâyeleri ve ümmetlerin helaki mi?” demiş Rasülullah Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Hayır, bunlar değil! Beni, Allah'ın, ‘Emrolunduğun

Allah'ü Teâlâ’nın Emir ve Nehiylerine Hürmetkâr Olalım

Allah'ü Teâlâ’nın Emir ve Nehiylerine Hürmetkâr Olalım Yazar:  Seyda Muhammed Konyevi Allah-u Zülcelâl hiçbir kulunun amelini zayi etmez. İnsan ne yaparsa Allah-u Zülcelâl kıyamet gününde onun mükâfatını ona verecektir. Bu konuda Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki iman edip de güzel davranışlarda bulunanlar (bilsin ki) biz, güzel işler yapanların ecrini zâyi etmeyiz.” (Kehf, 30) Allah-u Zülcelâl zerre kadar insanın amelini zayi etmez. Ne yaptıysa muhakkak önüne gelecektir. Öyleyse bize düşen, hem fiili olarak hem kavli olarak Allah-u Zülcelâl’in istediği şekilde davranmaktır. İnsan kıyamet gününde neyle ferahlanırsa bu dünyada onu yapması lazımdır, neyle mahzun olacaksa onu da yapmaması lazımdır. Mümin olarak hepimize Allah-u Zülcelâl akıl vermiştir. O aklı kullanarak ferahlanacağımız şeyi yapmak lazımdır, bize zarar verecek, sıkıntı verecek şeyleri de yapmamız lazımdır. Her şeyin bir özü, cevheri vardır. İnsanın cevheri de ak

Hz. Musa Aleyhisselâm'a Gelen On Emir Nelerdir?

Hz. Musa Aleyhisselâm'a Gelen On Emir Nelerdir? Hz. Musa Aleyhisselâm'a gelen on emir nelerdir? Bu On Emir konusunu İslam’a göre nasıl değerlendirmeliyiz? Cevap: Değerli kardeşimiz, “Bir zamanlar biz İsrâiloğulları'ndan, "Yalnız Allah'a kulluk edeceksiniz; ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diyerek söz almıştık. Sonra, içinizden küçük bir kesim dışında, sözünüzden döndünüz; hâlâ da sırt çevirmektesiniz. Vaktiyle sizden, birbirinizin kanlanın dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair de söz almıştık. Siz de kabullene geldiniz. Hâlâ da (buna) şahitlik ediyorsunuz." (Bakara Suresi, 2/83, 84) Bu âyetlerde İsrâiloğulları'nın yükümlü kılındıkları ve Yahudi-Hristiyan literatüründe  "on emir"  diye bilinen dinî ve ahlâkî vecîbelerden bazıları hatırlatılmakta; Allah'ın onlardan bu vecîbeleri ifa edecekleri yönünde

Kur’an-ı Kerim’de Kendilerine İhsânın Emredildiği Sınıflar Şunlardır

Kur’an-ı Kerim’de Kendilerine İhsânın Emredildiği Sınıflar Şunlardır: a- Ebeveyne İhsân: Kur’an’da, tek olan Allah’a ibâdet edip O’na hiç bir şeyi şirk koşmama emrinden sonra, ana babaya itaat etme ve onlara ihsanda bulunma emrinin geldiği görülmektedir. Şöyle ki: “Rabbin sadece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza ihsanda bulunmanızı (onlara iyi davranmanızı) kesin bir şekilde emretti...” 17/İsrâ, 23 Bu âyetten, ana babaya iyilik ve ihsanda bulunmanın farz olduğu anlaşılmaktadır. Bunu destekleyen başka bir âyet-i kerimede şöyle buyuruluyor: “De ki, gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın. Ana babaya ihsân/iyilik edin...”[En’âm, 151] Burada Allah, ana babaya itaati terk etmenin kötülüğünü beyan için haram kılınanlar arasında zikretti. O halde ana babaya ihsan/iyilik farz; terki haramdır. Ana babaya ihsân, güzel sözle, davranışla ve ihtiyaçları anında onlara gereğince infak etmek sûretiyle olur. Allah, ebeveyni insan