Kayıtlar

arka etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Arkamdan Ağlama

Arkamdan Ağlama                 Öldüğüm gün tabutum yürüyünce, Bende bu dünya derdi var sanma! Bana ağlama, "Yazık, yazık!" "Vah, vah!" deme! Şeytanın tuzağına düşersen; vah vahın sırası o zamandır. Yazık, yazık; asıl o zaman denir. Cenâzemi gördüğün zaman "Elfirak, elfirak!" deme! Benim buluşmam asıl o zamandır. Beni mezara koyunca elvedâ demeğe kalkışma! Mezar cennet topluluğunun perdesidir. Mezar hapis görünür amma, Aslında canın hapisten kurtuluşudur. Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret! Güneşle aya batmadan ne ziyan gelir ki? Sana batma görünür amma… Aslında o doğmadır, parlamadır. Yere hangi tohum ekildi de yetişmedi? Neden insan tohumu için, Bitmeyecek, yetişmeyecek zannına düşüyorsun? Hangi kova, suya salında da dolu olarak çekilmedi? Can Yusuf'un kuyuya düşünce, niye ağlarsın? Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç! Hz. Mevlana Celâleddin-i Rumi Kuddise Sirrûh

Dostun Dosta Arkasından Ettiği Dua Kabul Olur…

Dostun Dosta Arkasından Ettiği Dua Kabul Olur… Dostun dosta arkasından gıyabında ettiği dua kabul olurmuş, ben dualarıma katıyorum sizleri, sizler de dualarınızda zikredin bizleri… Cami kapısından geçerken ezanın okunduğunu duyan şoför geriye dönüp patronundan izin ister: Beyefendi izin verirseniz ezan okunmuşken şuracıkta namazımı kılsam da yola devam etsek! Der… Patron pek de memnun olmasa da izin verir. Şoför camiye girer, patron da arabanın içinde bekler… Ancak cemaat namazını kılıp çıktığı halde şoför çıkmayınca canı sıkılan patron, arabadan inip caminin avlusuna dalar, pencere camına başını dayayıp içeri bakar ki, şoför ellerini açmış duaya devam ediyor... Camı tıklatarak seslenir: Herkes çıktı ne duruyorsun sen de çıksana! Gelen cevap ibretlidir; bırakmıyor !.. Kim bırakmıyor? Diye sorar patron. Cevap gelir; Seni içeri bırakmayan!.. Bir düşünce sarar patronu ‘seni içeri bırakmayan’ nidası... Hemen orada abdestini alır camiye gi

Kadın Öyle Bir Tövbe Etti ki...

Kadın Öyle Bir Tövbe Etti ki... Büyük velilerden Mansur bin Ammar hazretleri, bir gece, sokaktan geçerken bir erkekle kadının iki gümüş paraya anlaştıklarını gördü. Hemen arkalarından gidip kadına yaklaşarak, hafif bir sesle, "Bizim eve gelirsen sana dört gümüş!" dedi. Kadın iki kat parayı duyunca, birinci adamı bırakıp bunun arkasından gelmeye başladı... Beraberce evine gittiler. Eve girince, kadının önüne dört gümüşü bırakıp kendisi diğer odada namaza durdu... Fakat o da ne? Namazı bir türlü bitmiyordu! Selâm veriyor tekrar başlıyordu... Aradan saatler geçtiği hâlde, namazını bir türlü bitirip çıkmıyordu. Nihayet kadın dayanamayıp, yanına geldi. -"Saatlerdir seni bekliyorum, artık evime döneceğim!" dedi. Bunun üzerine Mansur hazretleri kadına dedi ki: - Ey kadın, eğer sana meylim olmadığını söylersem yalan söylemiş olurum. Senin istediğin bu kötü fiili işlerken görenler olsa, hâlimiz nice olur? - Geceleyin bu saatte kim görecek? Korkulacak bir h

İyi İnsan Kimdir?

İyi İnsan Kimdir?   İyi insan kimdir? Bu soruyu herkese sorsak değişik cevaplar alırız. Biz kısaca cevap verelim: “ İyi insan, görevini en iyi yapan kişidir.” Dünyamız devletlerden, devletler milletlerden, milletler ailelerden, aileler ise fertlerden oluşur. O halde herkes görevini iyi yaparsa; fertlerde, ailelerde, milletlerde ve devletlerde dolaysıyla dünyamızda hiçbir problem kalmaz.  O zaman diyoruz ki: Çöpçü, öğretmen, doktor, polis, asker, hâkim, vali, bakan, başbakan, kısacası her fert; görevini iyi yaparsa o toplum dünyanın en kalkınmış ve huzurlu toplumu olur. Yok, herkes suçu başkasına atarsa; kargaşa ve anarşi doğar. Ayrıca, görevini iyi yapmanın yanında, sorumluluk sahibi, suçu başkasına atmayan kişidir. Atasözüyle anlatırsak; “Elini taşın altına sokan” kişidir. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” derse en kötü insandır. Hepimiz masa başı sohbetlerinde vatanı kurtarırız . “Ben yetkili olsaydım; şöyle yapardım, böyle çatardım!” diyerek mangalda kül bırakmayı