Kayıtlar

Eylül 3, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Benim İçin Ne Yaptın?

Benim İçin Ne Yaptın? ALLAH-ü Teâlâ, Hz. Musa Aleyhisselam’a sordu: - Ya Musa, Ben’im rızam için ne yaptın? - Ya Rabbi... Sen'in için Namaz kıldım, Oruç tuttum, Zekât verdim, Zikrettim... - Ya Musa, kıldığın Namazlar, seni Cennete kavuşturacak yoldur, kulluk vazifendir. Oruçların, seni Cehennemden korur… Verdiğin Zekâtlar, Kıyamette, sana Gölgelik olur… Zikirlerin de, o günün karanlığında, sana ışıktır. Bunların faydası sanadır… “Benim için ne... Yaptın?” - Ya RABBİ, Sen’in için ne yapmak gerekirdi? - Sırf Ben’im için “Dostlarımı Sevip, Düşmanlarıma Düşmanlık ettin mi?” Musa Aleyhisselam, ALLAH-Ü TEÂLÂ'yı Sevmenin, Onun için olan en kıymetli Amelin, “HUBB-İ FİLLAH” ve “BUĞZ-İ FİLLAH” olduğunu anladı... HUBB-İ FİLLAH, sevdiğini ALLAH için sevmek; BUĞZ-İ FİLLAH ise sevmediğini ALLAH için sevmemek, ALLAH için buğz etmek demektir. Zira ALLAH için Sevilecek ve ALLAH için buğz edilecek kimseler vardır.

Balon

Balon Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını gizleyemiyordu. Onu hayrete düşüren şey, “Bizim eve bile sığmaz” dediği o güzelim balonların adamı nasıl havaya kaldırmadığı idi. Baloncu dinlenmek için durakladığında o da duruyor ve sonra yine takibe koyuluyordu. Bir ara adamın kendisine baktığını fark ederek ona doğru yaklaştı ve bütün cesaretini toplayarak: – Baloncu amca, dedi. Biliyor musun benim hiç balonum olmadı. Adam çocuğu söyle bir süzdükten sonra: – Paran var mı? Diye sordu. Sen onu söyle. – Bayramda vardı, diye atıldı çocuk, önümüzdeki bayram yine olacak. – Öyleyse bayramda gel, dedi adam. Acelem yok, ben beklerim. Çocuk sessizce geri döndü. O ana kadar balonlardan ayırmadığı gözleri dolu dolu olmuş, yürümeye bile mecali kalmamıştı. Bir kaç adım attıktan sonra elinde olmadan tekrar onlara baktığında, gördüklerine inanamadı. Balonlar, her nasılsa adamın elinden kurtulmuş ve yol kenarındaki büyük bir akasya ağacının dallarına takılmı

İkiz Kardeşlerin Hayatı

İkiz Kardeşlerin Hayatı İkiz kardeşler annelerin rahminde haftalar geçtikçe büyüyüp gelişmeye başlamışlar. Kendilerini koruyan rahat, güvenli yeri tanıdıkça daha da mutlu olmuşlar. Birbirlerine hep aynı şeyi söylüyorlarmış: – Anne rahminde olmamız, burada yaşamamız ne harika değil mi? Hayat ne güzel değil mi kardeşim! Daha da büyümüşler ve bu güzel hayatın kaynağı ne diye merak edip araştırırken, karşılarına anneleriyle onları birbirine bağlayan kordon çıkmış. Bu kordon sayesinde, hiçbir zahmet çekmeden, güven içinde beslenip büyütüldüklerini anlamışlar. – Annemizin şefkati ne kadar büyük! Bize bu kordonla ihtiyacımız olan her şeyi gönderiyor. Artık aylar geçmiş ve ikizler iyice büyümüşler, bir başka deyişle yolun sonuna yaklaşıyorlarmış. Bu değişiklikleri hayretle gözlemlerken, bir gün gelip bu güzelim hayatı terk edeceklerinin işaretlerini almaya başlamışlar. Dokuzuncu aya yaklaştıklarında, bu işaretleri daha kuvvetli hissetmeye başlamışlar. Durumdan telaşlan

İkiyüzlülük

İkiyüzlülük İkiyüzlülük veya mürailik kişinin sahip olmadığı duygu, düşünce, erdem, değer veya özellikleri, sanki sahipmiş gibi davranması veya sahip olduğunu iddia etmesidir. Çağdaş Türkçe'de bu anlam için sıklıkla ikiyüzlülük sözcüğü kullanılır, mürailik ise ikiyüzlülük sözcüğüne oranla bugün pek fazla kullanılmamaktadır, eskimiştir. Batı dillerinde ikiyüzlülük anlamında kullanılan sözcük sık sık Latince hypocrisisden türemiştir ki bu sözcüğün kökeni de Yunanca ὑπόκρισις yani hypokrisis sözcüğünden türemiştir. Bu iki sözcüğün de anlamı "rol yapmak" tır. Etik içerisinde farklı durumlarda farklı bir konuma sahip olsa da, genel olarak ikiyüzlülük kötü bir fiil olarak değerlendirilir. Çoğu din ve ahlaki öğreti de ikiyüzlülüğü kınar. İkiyüzlülük T. D. K. sözlüğünde "ikiyüzlü olma durumu", yani "özü sözü bir olmama durumu" olarak, çeşitli sözlüklerde ise "dürüst olmama", "bildiğinden, inandığından ve olduğundan başka türlü görün

Salât-û Selâm

Salât-û Selâm Abdullah ibni Mes’ud radiyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde Müslümanların bana en yakın olanları, benim üzerime en çok salâvat getirenleridir.” Dilimizde “salât u selam okumak” veya “salâvat getirmek” diye ifade edilen olay, Sevgili Peygamberimiz anıldığı zaman, O’na olan saygımızı dile getirmek için söylediğimiz cümlelerden ibarettir. Bunu en kısa sekliyle “sallallahu aleyhi ve sellem” veya “Allahümme salli ala Muhammed” diye ifade ederiz. Simdi olayi konuya ait rivayetlerden takip edelim: Ka’b İbni Ucre radiyallahu anh diyor ki, bir gün Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem yanımıza gelmişlerdi. Biz kendisine; “- Ey Allah’ın Rasûlu, sana nasıl selam vereceğimizi (tahiyyat duasından) öğrenmiş bulunuyoruz. Ancak sana nasıl salat (dua) edeceğiz?” dedik Bunun üzerine: “söyle deyiniz!” buyurdu: “Allahümme salli ala Muhammedcin ve ala ali Muhammed kema salleyte ala İbrahime ve ala a