Kayıtlar

tarafından etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Vietnam'da Napalm Saldırısı

Resim
Vietnam'da Napalm Saldırısı Yer Vietnam; Tarih, 1972 Fotoğrafçı Nick Ut Bu fotoğraf  Vietnam'da  1972  tarihinde,  Fotoğrafçı Nick Ut  tarafından çekilmiştir.   Dokuz yaşındaki Vietnamlı kız çocuğu Kim Fuk’u, cildi yanıklar içinde koşarken gösteriyor. Kim’in arkasında, Güney Vietnamlı askerleri de kaçarken görüyorsunuz. Kim’in kardeşleri de yanında. Birisi, geri dönmüş yoğun, siyah dumana bakıyor. Kim çok kötü görünüyordu, öleceğini düşündüm. O gün, pek çok fotoğraf çekmiştim ve kasabadan ayrılmak üzereydim. Tam o sırada iki uçak gördüm. Her iki uçak da dörder tane napalm bombası attı. Beş dakika sonra yardım çığlıkları atan insanlar koşmaya, kaçmaya başladılar. Kim beni gördüğü anda, Vietnamca, “bana su verin. Yanıyorum, kavruluyorum” diye bağırmaya başladı. Ona biraz su verdim ve yardım edeceğimi söyledim. Onu arabama alıp yaklaşık 15 kilometre ötedeki hastaneye götürdüm. Hastane ölen ya da ölmek üzere olan Vietnamlılar’la, askerlerle doluydu. Kimse

Ebû Damdam Olmaktan Aciz miyiz?

Ebû Damdam Olmaktan Aciz miyiz? Mekke Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem tarafından fethedildiğinde Ebû Cehil'in oğlu İkrime kaçmıştı. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem ise onun bütün yaptıklarını bağışlayıp aman verdi ve yanına çağırdı... İkrime gelip de Rasulullah'ın onu affettiğini öğrenince hemen Müslüman oldu ve şöyle haykırdı: – “Vallâhi yâ Rasûlâllah, İslâmʼa düşmanlık yolunda harcadığım şeylerin en az bir mislini de Allah’ü Teâlâ Hazretleri’nin yolunda harcayacağım!” (Hâkim, III, 271/5059; Vâkıdî, II, 851–853; Tirmizî, İsti’zân, 34/2735) Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, Ebû Cehil gibi bir kâfirin oğlu olan ve İslâm'a karşı çok mücadele etmiş İkrime'yi; çok sevdiği amcası Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi’yi ve nicelerini affetmişti. Çünkü O Sallallahü Aleyhi Vesellem, ceza ve kınama için değil; âlemlere Rahmet olarak gönderilmişti... Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, kendisi insanları affettiği gibi bizlere

Derviş isen kardeş takvaya çalış

Derviş isen kardeş takvaya çalış Hicri 918 (M. 1512) senesinde bir gün, Şeyh Şemseddin Dimyati hazretleri ile birlikte bir yerden geçerken şeyh, kızı tarafından yedilen kör bir adam gördü. Hemen hayvanından indi ve adamın elini öptü. Uzun bir süre beraberce yürüdüler. Sonra Şeyh Dimyati hazretleri dönüp geldiğinde kendisine, adamın kim olduğunu sordum. Şu açıklamayı yaptı: O, çocukluğumda önünde bir miktar Kuran okuduğum bir kişidir. Kendisini gördüğümde, yanından binitli olarak geçemiyorum. Sözünü ettiğim Şeyh Dimyati (k.s.); inancı, ameli, ilmi, salah ve takvasıyla meşhur, hükümdarların bile kendisine saygı gösterdikleri bir zattı. Biz akranları arasında onun gibi birisini görmedik... (Tenbihül-Muğterrin) Netice olarak talebe hocasına, çok hürmetkâr olmalı, gıyabında bile ondan ismi ile değil, hürmet ifade eden bir kelime ile bahsetmelidir. Hocalarımız bizim için çok değerlidir. Şu rahmete bakın ki, İnsanlar bütün azalarıyla günah işlerken, Sadece diliy