Kayıtlar

Dehşet etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ölümün Dehşeti (İmam Gazali – Kalplerin Keşfi

  Ölümün Dehşeti (İmam Gazali – Kalplerin Keşfi) Hasan-ül Basrî’nin Rahmetullahi Aleyh bildirdiğine göre Peygamber’imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem ölüm ve  acısını anlatırken: “—   Onun yol açtığı acı üç yüz kılıç darbesininkine bedeldir”. Buyurdu. Peygamber’imize Sallallahü Aleyhi Vesellem bir gün ölüm acısı hakkında sormuşlar, O da buyurmuş ki: “—   En kolay ölüm; yünlü kumaşa batmış dikene benzer. Yünlü kumaşa batmış diken, yanında yün lifleri söküp almadan çıkar mı?” Yine Peygamber’imiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bir gün ağır bir hastayı ziyaret ederken buyurur ki: “—   Ben bunun ne çektiğini biliyorum. Tek tek bütün damarları aynı anda ölüm sancısı içindedir.” Hz. Ali Radiyallahi Anh mücâhidleri savaşa teşvik ederken der ki; “—   Eğer öldürmezseniz, ölürsünüz. Nefsimi kudret elinde tutan Allah Celle Celâlüh’a yemin ederek söylüyorum ki: “—   Bin kılıç darbesi indirmek, bana göre yatakta ölmekten daha kolaydır.” Evzci Rahmetullahi Aleyh der ki. “Duyduğumuza göre ö

Rüyasında Kıyametin Dehşetini Gördü Tevbe Etti! (Gerçek Hikâye)

Resim
Rüyasında Kıyametin Dehşetini Gördü Tevbe Etti! (Gerçek Hikâye)     Günlerden bir gün evlenmeyi arzuladım ve bir çocuk sahibi olmayı da murat ettim... Evlendim, bir çocuğum oldu... Adını Fatma koydum... Peygamberim Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’in kızı gibi olsun diye. İsmen ve ahlaken ona benzesin diyerek... Onu çok sevdim... Ve Fatma büyüdükçe kalbimdeki iman da onunla büyüdü... Kalbimdeki isyan da azaldı onunla... Elimde içki kadehini içme isteğiyle doldurmuştum Fatma onu devirdi... Daha iki yaşında bile değildi... Sanki ona bunu yaptıran Allah'ü Teâlâ’ydı! O büyüdükçe kalbimdeki iman da onunla büyüdü... Allah'ü Teâlâ’ya yaklaştığım her bir adımda içinde olduğum isyanlardan uzaklaştım biraz biraz... Ta ki Fatma 3 yaşına basana kadar... 3 yaşını bitirdiğinde Fatma öldü! Kızım Fatma ölünce durumum vaziyetim eskisinden daha da kötü oldu... Çevremdeki Müslümanlar’da olan ve beni bu büyük üzüntüye karşı dayanmamı sağlayacak sabrım da yoktu... Her

Eyke Halkına Gelen Dehşet Verici Azap

Eyke Halkına Gelen Dehşet Verici Azap Eyke, sık ormanlık demektir. Coğrafî olarak bu yer, Kızıldeniz sâhilinden Medyen’e kadar uzanan bölgenin adıdır. Burada yaşayanlara da Eykeliler denmiştir. Şuayb Aleyhisselâm, Medyenliler gibi her türlü zenginlik, bolluk ve nîmetler içinde yaşayan, ancak tevhîd ve hidâyetten ayrılmış bulunan Eykeliler’e de doğru yolu göstermekle vazîfelendirilmişti. Eykeliler de tıpkı Medyen halkı gibi Şuayb Aleyhisselâm’ı yalanladılar. Allâh Teâlâ âyet-i kerîmelerde şöyle buyurur:   “Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladı.” (eş-Şuarâ, 176)   “Eyke halkı da gerçekten zâlim idiler.” (el-Hicr, 78)   “Şuayb onlara şöyle demişti: «(Allâh’a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allâh’a karşı gelmekten sakının ve bana itâat edin! Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.” (eş-Şuarâ, 177-180) Allâh’ın peygamberler

Öğrendiği Ayetin Dehşet ve Heybetinden Hasta Olup Öldü

Öğrendiği Ayetin Dehşet ve Heybetinden Hasta Olup Öldü Ebû Bekir Verrâk Hazretleri’nin küçük bir oğlu vardı. Kur’ân-ı Kerîm öğrenmek için bir hocadan ders okumaktaydı. Bir gün mektepten benzi sararmış bir vaziyette, titreyerek ve erkenden döndü. Ebû Bekir Verrâk Hazretleri, bu duruma şaşırarak sordu: “–Hayırdır evlâdım, bu hâlin ne, niçin mektepten erken döndün?” Oğlu, o küçücük yüreğine yerleşmiş bulunan Allâh korkusu netîcesinde sonbahar yaprağına dönen bir çehre ile: “–Ey babacığım! Bugün hocamız bana Kur’ân’dan bir âyet öğretti, onun mânâsını idrâk edince korkumdan bu hâle geldim!” dedi. Bu defa babası: “–Evlâdım, o hangi âyet-i kerîmedir?” dedi. Küçük çocuk okumaya başladı: “Eğer inkâr ederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çevirecek o günden kendinizi nasıl koruyacaksınız?” (el-Müzzemmil, 17) Daha sonra küçük yavru, bu âyetin dehşet ve heybetinden hasta olup ölüm döşeğine düştü, çok geçmeden de rûhunu teslîm etti. Babası bu hâdise karşısında ç

Cehennem’den Dehşet Manzaraları

Cehennem’den Dehşet Manzaraları Orada fokurdayıp kaynayan, kaynadıkça taşan yetmiş bin, kan ve irinden yetmiş bin, katrandan yetmiş bin, eriyik halindeki kurşundan yetmiş bin deniz gördüm. Kocası Dışındaki Erkekler İçin Süslenen Kadınlar Her denizin sahilinde ateşten yaratılmış bin şehir ve her şehirde ateşten bin kasır ve her kasırda ateşten yetmiş bin tabut, her tabutta ateşten yetmiş bin sandık ve her sandıkta yetmiş bin çeşit azap türleri vardı. Orada öyle yılanlar vardı ki her biri uzun örmelere benziyorlardı. Deve büyüklüğünde akrepler gördüm. Ayrıca buzdan (zemheri) yaratılmış yetmiş bin ev vardı. Feryad-u figan ağlayıp imdat dileyen kadınlar gördüm ki, feryatlarına hiç kimse kulak vermiyordu. Yalvarmalarına kimse acımıyordu. Cebrail'e dönüp sordum: Ey kardeşim Cebrail bunlar kimlerdir? Bunlar kocası dışındaki erkekler için süslenen, takıp takıştıran kadınlardır. Kocasıyla Alay Eden Ve Onu Hor Gören Kadınlardır Sonra başka bir grup kadın gördüm. Katra