Kayıtlar

İmam etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İmam mı Hırsız, Kur'an-ı Kerim mi Öksüz!

Resim
İmam mı Hırsız, Kur'an-ı Kerim mi Öksüz! Anadolu'da bir köye, ahlâkı ve ilmiyle maruf iyi bir imam tayin edilir. İmam, kısa zaman zarfında köylü tarafından çok sevilir ve tutulur. Nihayet Ramazan ayı gelir ve sırayla her akşam komşulardan biri, çok sevdikleri hocayı iftara davet ederler. Bir akşam, hocayı iftara davet eden köylünün hanımı, eşinin saklaması için kendisine verdiği bir miktar parayı hocayla birlikte iftar edecekleri odada sehpanın üzerine bırakmış ve iftar sofrasını hazırlama telaşıyla orada unutmuştur. Sofra kurulur, iftar edilir, çaylar içilir ve yatsıya yakın hoca ve ev sahibi camiye giderler. Evin hanımı sofrayı kaldırıp odayı toplarken birden sehpanın üzerine bıraktığı paraları hatırlar, fakat paralar ortada yoktur. Ne kadar arasa da paraları bulamaz. Biraz sonra eşi eve gelince durumu ona anlatır ve: “Allah'ü a'lem paraları imam aldı. Çünkü bugün ondan başka bu eve giren olmadı” diye düşünürler. Ev sahibi bu duruma çok üzülür v

İmam-ı Azam Rahmetullahi, Aleyh ‘in Vasiyeti

İmam-ı Azam Rahmetullahi, Aleyh ‘in Vasiyeti 01-     Halkı, Hak yola getiresin! 02-   Yürürken vakarlı olasın. 03-   Her işinde acele etmeyip, teenni edesin. 04-   Arkadan seslenene cevap vermeyesin. Zira hayvanlar ardından çağrılır. Onu kendine layık görmeyesin. 05-   Konuşunca, çok yüksek seslenmeyesin. Muhatabın işiteceği kadar ve ağır söyleyesin. 06-   Kendin için susmayı ve az hareketi âdet edesin. Böylece sabır ve sebatını herkes bilsin. 07-   İnsanlar içerisinde Allah-û Teâlâ’yı çok an ki, O’nu senden öğrensinler. 08-   Beş vakit namazın arkasından kendin için öyle vird kabul et ki, onda Kur’an okuyup, zikir ile şükrünü yapasın. 09-   Her ayda birkaç gün oruç tut. 10-   Nefsini murakabe edip, ilmi muhafazaya alasın. Böylece amelinle iki dünyada menfaatlenesin. İnsanlarla olan işlerini o görsün. 11-   Elinde bulunan dünya devletine ve bedenin sıhhatine itibar ve itimat etmeyesin. Böylece hepsinden sorguya çekildikten ümitsizliğe düşme

Sütçü İmam

Resim
Sütçü İmam Fransızlar'ın Maraş'ı işgalinden kısa bir süre sonra olaylar başladı. Olaylar ilk anlarda küçük grubların karşılıklı sataşma ve atışmalarla yer yer meydana geliyordu. Bu arada asıl adı Ali olan Sütçü Imam Uzunoluk caddesinin kenarında hem süt satarak geçimini sağlıyor, hemde ücretsiz olarak imamlık yapıyordu. 31 Ekim 1919 Cuma günü sabah olur olmaz, şehirdeki Ermeniler'in taşkınlık ve şımarıklıkları görülmeye başladı. Fransızlar'dan güç alan Ermeniler, şehre dağılarak önlerine gelen Türklere hakaret ediyorlar, Türk Milletinin örf, adet, gelenek ve görenekleri ile dinine dil uzatıyorlardı. Çeşitli mahallelerde yer yer olaylar patlak vermeye başladı. Fransız askerleri de bu duruma seyirci kalıyorlardı. Fransız ve Ermeni askerler üçer-dörder kişilik grublar halinde çarşı-pazar ve mahalleleri dolaşıyorlardı. Türklerin bazılarını dövmelerinin yanında, Türk Milletini ve Türk Hükümeti'ni aşağılayıcı sözler sarfediyorlardı. Sataşma, dövme, yaral

İmam Caferi Sadık Kuddise Sirrûh

İmam Caferi Sadık Kuddise Sirrûh Cafer-i Sadık Kuddise Sirrûh hazretleri Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in ehli beytindendir. Bir kerameti şöyle naklolunur. Zamane padişahı Halife Mansur: “Cafer-i Sadık’ı getirin öldürelim!” dedi. Veziri men için çok yalvardı ve dedi ki: “O kişi bir bucakta oturmuş ve uzlet ihtiyar etmiştir, kendisini dünyadan çekip ibadetle meşgul olmuştur. Halifeye hiçbir ziyanı yoktur. Onu öldürmekte ne fayda olabilir?” Halife vezirin sözünü dinlemedi. Caferi Sadık hazretlerini getirmeleri için adamlarına emretti: “Ne zaman ki başından tacını çıkarınca o saat başını kesin!” dedi. Caferi Sadık hazretlerini getirdiler. Mansur onu görünce titremeye başladı. Hemen tahtından indi onu karşıladı. Elinden tutup tahta çıkardı ve karşısında edeple diz çöküp oturdu. Vezirleri şaşırdılar. Caferi Sadık hazretlerini dedi ki “Benden ne hacetin vardı ki beni getirttin. Allah’a ibadetimden ayırdın. Kendi halime meşgul olup dururdum.

İmamı Azam Bir Ateist Filozofu Susturdu

İmamı Azam Bir Ateist Filozofu Susturdu İmamı Maturidi Hz. Bir gün Bağdat’a Allah’a inanmayan felsefecilerden bir grup gelir. Gurubun reisi olan felsefeci, oradakilere; bazı sorularının olduğunu ve Bağdat’ın en büyük âlimi ile karşılaşmak istediğini belirtir. Orada bulunan cemaat, felsefecileri İmamı Azam hazretlerine götürürler. İmamı Azam hazretleri ise o esnada, talebelerine bir kerpiçle teyemmümün nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler İmamın kendisine üç soru sormak istediklerini belirtince, İmamı Azam hazretleri onlara; –   Sorunuz nedir? Der. Felsefecilerin reisi önceden hazırlayıp birçok kimsenin cevap veremediği sorusunu sorar: –   Ey İmam! Birinci sorumuz; Allah var dersiniz, ama görünmez. Haydi, gösterin de inanalım. İkincisi; Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azap edilecek dersiniz, hiç ateş ateşi yakar mı? Üçüncü sorumuz ise; işittiğime göre hayrın ve şerrin Allah’tan olduğunu söylermişsiniz. Mademki, hayır ve şerrin A

İmamın Muhteşem ölümü

İmamın Muhteşem ölümü Bir imam efendi varmış, namazını tadil-i erkâna uyarak kılmaya çok dikkat edermiş, cemaati hayranmış imam efendiye. İmam efendi, bir gün cemaate öğle namazı kıldırırken, öğlenin sünnetinde sağına selam verirken, aksakallı bir ihtiyar görür. Sola selam verir, hemen sağına döner, bakar ki ihtiyar yok. Farza geçer, farz namazda da aynısı olur. İmam efendi, şaşkındır. Son sünnete durur, tam sağa selam verecek, ihtiyar yine orada. Sola selam vermeden, sorar: Amca sen kimsin, necisin? Namazda sağa selam verirken varsın, sola selam verip, geri baktığımda yoksun? İhtiyar adam: Eğer beni merak ediyorsan, peşine cemaatini de al bir karanlık sokak var, orayı geç. Orada korkunç mu korkunç bir sokak var, orayı da geç. Ondan sonra, yeşil bir kapı çıkacak önüne. O kapının üzerinde ”LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULALLAH” yazıyor. O kapıdan gir beni orada bulacaksın, kim olduğumu ancak o zaman söylerim. İmam efendi, hemen cemaate dönüp: Benim

Mektubat'tan Beyitler Hazinesi 4

Mektubat'tan Beyitler Hazinesi 4 Korkarım bir kavimden ki, âşıklara gülerler; Alır imanları, uzaklaşıp giderler. Nurların nuru doğdu doğan nura varmak uğruna; Batı'dan, lamba ve yıldızdan geçip koyulduk yoluna. Bilirsen onu kimdir sen nesin başta; Bulursun kendini hemen o yüce zatta. Kimin gölgesi olduğunu bir bilsen, Gam çekmezsin yaşasan veya ölsen. Avlayamaz kimse Anka kuşunu, topla; Tuzağa, ele geçmez bir şey yorulmakla. Kuşumu nasıl anlatayım alâmetle sana; Ankanın bir ismi var ki, halk arasında belli; Kuşumun ismi yok ki, onu bildireyim sana. Her ne ki var sevgisi dışındadır Hakkın; Şeker dahi olsa yenmesi zehir, sakın. Oldu sonunda olmasından korktuğumuz; Dönüş Allah'a, onadır yolculuğumuz. İstediğin gibi yaşa, ölümü tadacaksın; Dilediğine yapış, sonunda ayrılacaksın. Düşünceli uykularım, içimdeki ateşten, Acaba kimler var yanınızda dosttan ve eşten. Olsa dahi tenimin kıl biten her yeri bir dil,

İmamın Muhteşem Vefatı

Resim
İmamın Muhteşem Vefatı Bir imam efendi varmış, namazını tadil-i erkâna uyarak kılmaya çok dikkat edermiş, cemaati hayranmış imam efendiye. İmam efendi, bir gün cemaate öğle namazı kıldırırken, öğlenin sünnetinde sağına selam verirken, aksakallı bir ihtiyar görür. Sola selam verir, hemen sağına döner, bakar ki ihtiyar yok. Farza geçer, farz namazda da aynısı olur. İmam efendi, şaşkındır. Son sünnete durur, tam sağa selam verecek, ihtiyar yine orada. Sola selam vermeden, sorar: Amca sen kimsin, necisin? Namazda sağa selam verirken varsın, sola selam verip, geri baktığımda yoksun? İhtiyar adam: Eğer beni merak ediyorsan, peşine cemaatini de al bir karanlık sokak var, orayı geç. Orada korkunç mu korkunç bir sokak var, orayı da geç. Ondan sonra, yeşil bir kapı çıkacak önüne. O kapının üzerinde '' LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULALLAH '' yazıyor. O kapıdan gir beni orada bulacaksın, kim olduğumu ancak o zaman söylerim. İmam efe