Sütçü İmam
Sütçü İmam
Fransızlar'ın Maraş'ı işgalinden kısa bir süre sonra olaylar
başladı. Olaylar ilk anlarda küçük grubların karşılıklı sataşma ve atışmalarla
yer yer meydana geliyordu.
Bu arada asıl adı Ali olan Sütçü Imam Uzunoluk caddesinin
kenarında hem süt satarak geçimini sağlıyor, hemde ücretsiz olarak imamlık
yapıyordu.
31 Ekim 1919
Cuma günü sabah olur olmaz, şehirdeki Ermeniler'in taşkınlık ve şımarıklıkları
görülmeye başladı. Fransızlar'dan güç alan Ermeniler, şehre dağılarak önlerine
gelen Türklere hakaret ediyorlar, Türk Milletinin örf, adet, gelenek ve
görenekleri ile dinine dil uzatıyorlardı. Çeşitli mahallelerde yer yer olaylar
patlak vermeye başladı. Fransız askerleri de bu duruma seyirci kalıyorlardı.
Fransız ve Ermeni askerler üçer-dörder kişilik grublar
halinde çarşı-pazar ve mahalleleri dolaşıyorlardı. Türklerin bazılarını
dövmelerinin yanında, Türk Milletini ve Türk Hükümeti'ni aşağılayıcı sözler
sarfediyorlardı. Sataşma, dövme, yaralama gibi taşkınlıklarda yetmiyormuş gibi,
sarkıntılık etmeye de başladılar.
“Dinine, vatanına, milletine, ailesine, namusuna bayrağına,
kitabına, şeref ve haysiyetine bağlı; başkalarının boyunduruğu altında
yaşamaktansa, ölümü bile tercih eden Kahramanmaraşlılar adeta kükrediler”.
Fransız askerleri, Türklerin cesaret, azim ve kararlılığını
henüz tanımıyorlardı. Fransızlar ve Ermenilerin bu taşkın hareketleri, Türklerin
azim ve iradelerini artırıyordu. Türkler için artık tahammülü mümkün olmayan
bir yere gelinmişti.
Bardağı taşıran son damla, Fransız askerlerinin Uzunoluk
hamamından çıkan Türk kadınlarına sarkıntılık etmeleri oldu.
Bir grup Fransız Ermeni askeri ikindi üzerinde Uzunoluk
Caddesi'nden kışlaya dönüyorlardı. 0 anda Uzunoluk Hamamından yüzleri peçeli
iki Türk kadını çıktı. Üç kişi olan ve sarhoş durumda olan Fransız Ermeni
askerlerinden birisi, hamamdan çıkan Türk kadınlarına saldırdı ve peçesini
yırttı.
"Artık burası Türklerin değildir, Fransız memleketinde
peçe ile gezilmez" diyerek kadıncağıza sarılıp ilişmek istedi. Peçesi yırtılan
ve zor durumda kalan kadıncağız bayılıp yere düştü. Diğer kadında imdat
istercesine bağırdı. Olayı Kel Hacı'nın kahvesinden gören Türkler dışarı
çıkarak, askerlerin üzerine yürüdüler. Türkler, Ermeniler'e ihtarda bulunarak
yollarına gitmelerini söylediler. Ermeniler kötü sözler sarfederek silah
kullandılar. Bu arada Çakmakçı Sait orada kurşunla yaralandı ve şehit oldu.
Gaffar Osman'da yaralandı. Bu sırada Ali Sütçü Imam, Karadağ tabancasını alarak
dükkanından hızla olayın olduğu yere geldi. Silahını Ermeni askerlerinin
üzerine boşalttı.
İlk kurşunu atan Kahraman Sütçü Imam'ın silahı ile yaralanan
Ermeni askeri arkadaşlarının yardımı ile kışlaya götürüldü. Yaralı asker bir
gün sonra öldü. 1 Kasım 1919 tarihinde ölen Ermeni için büyük bir cenaze töreni
düzenlendi. Sütçü İmam ise Nalbant Bekir'den aldığı bir atla Bertiz'in Ağabeyli
köyünde bulunan Beyazıt oğlu Muharrem Bey'in yanına gitti, Sütçü İmam Ermeni ve
Fransızlar tarafından sürekli arandı. Bulunması için de Kahramanmaraş Hükümeti
çok sıkıştırıldı. Bütün çabalarına rağmen Sütçü İmam bulunamadı.
Sütçü İmam'ın bu unutulmaz kahramanlığından dolayı halk adeta
birbirine kenetlenerek kardeş oldu. Birlik ve beraberliğin engüzel örneği
bundan sonra da yaşandı. Sütçü İmam olayı, Kahramanmaraş harbinde de yeni bir
ışık, yeni bir zafer yolunu açmış oldu.
Fransız askerlerinin ölmesi, Fransızlarla Ermeniler
arasındaki sıkı ilişkiyi daha da artırdı. Fransız asayişinin bozulmasına Türk
düşmanı Ellik Ermenileri sebeb oldu. Çünkü Fransızlar; Türkler'in bukadar vatan
ve namusuna sadakatla bağlı olduklarını bilmiyorlardı.
Olayların Gelişmesi:
Sütçü İmam hadisesinden sonra gözleri dönmüş Ermeniler,
çılgınlıklarını artırmaya başladılar. Ermeniler sağa sola ateş ederek Zülfikar
Çavuş oğlu Hüseyin'i şehit ettiler. Bu arada Türkleri öldürüp kadınlarını
alacaklarını, camilerine çan takacaklarını söylemeye başladılar.
Gaziantep yolu üzerindeki Zeytinlikte Tiyeklioğlu Kadir
isimli genci boğazlayarak burnunu ve kulaklarını kestiler. Tiyeklioğlu Kadir,
Sütçü İmam'ın dayısının oğlu olduğundan, özellikle işkence sonucu öldürdüler.
1 Kasım 1919
Ermenilerin yaptıkları cinayetler artarak devam etti. Şekerli
mahallesinden Nasıroğlu Mehmet, arkadan kamalanarak Ermeniler tarafından haince
şehit edildi. 14 Kasım 1919 günü yine, Çiçekli Mahallesindeki evinden komşusuna
gitmekte olan Aşık Mustafa oğlu Ökkeş'i şehit ettiler.
Bu arada Kuyucak Kümbet, Çiçekli ve Haydarlı mahallelerinde
toplanan Ermeniler, silahlanarak Türk askeri kıyafetlerinde olmak üzere
Türkleri tek tek yakalayıp işkence etmeye başladılar. Maraşlıların gitgide
sabrı taşıyordu.
8 Kasım
1919'da Adana'dan Kahramanmaraş'a bir tabur Tunuslu asker daha getirildi.
Tunuslu askerler de şehre dağılmadan doğruca Fransız birliklerinin kışlalarına
geldiler.
Bu sırada haberleşme telgrafla yapılıyordu. Telgraf
makinalarından Türkler de gizlice yararlanıyorlardı. Türkler tarafından Cancık
Mağarası'na yerleştirilen Telgraf makinası sayesinde Sarıgüzel, Maksutlu,
Bertiz, Sarıçukur ve Kavlaklı köyleri ve Pazarcıktaki Kılıç Ali Beyle
haberleşme sağlanıyordu.
Sütçü İmam’ın bu unutulmaz kahramanlığından dolayı halk adeta
birbirine kenetlenerek kardeş oldu. Birlik ve beraberliğin en güzel örneği
bundan sonra da yaşandı. Bundan sonraki olaylarda ve savaşlarda Maraşlılar
kardeş olarak omuz omuza dövüştüler. Sütçü İmam olayı, Maraş savunmasında yeni
bir ışık, yeni bir zafer yolunu açmış oldu.
“Heyet-i Temsiliye” Fransızların Kilikya Maraş Antep ve
Urfa'yı boşaltmaları gerektiğini bildirdi. Diğer yandan da 11 Şubat'ta Adana
Pozantı ve Maraş'taki ulusal kuvvetlere taarruz emrini verdi. Bütün yöredeki
Türk halkının Fransızlara karşı ayaklanmasını ve Fransızların Türk topraklarını
terke zorlamasını istedi.
Fransızlar da bu sırada Maraş'ı terke karar verdiler. 10-11
Şubat 1920'de Maraş'tan ayrılan Fransız birlikleri İslahiye'ye doğru kaçtılar.
Yolda Türk saldırılarına uğrayan Fransızlar 200 kayıp daha verdiler. Maraş
savaşında Fransız kaylpları küçümsenmeyecek kadar çok oldu. Bu yenilgi
Fransızların moralini çok bozdu.
Bu bölgede Adana dahil 10.000 Fransız askeri bulunuyordu.
Fransızların yeni kuvvetler getirmesi olasılığına karşı da gerilla savaşı
yapılmasını ve Kolordu'ya da Fransızlara karşı savunması için gereken emir
verildi. Yeni kuvvetler getiren Fransızlar karşısında Türk direnişi bütün
şiddetiyle yılmadan sürdü. Maraş halkı ellerinde yeterli silah cephane yiyecek
ve ilaç olmadığı için soğuk kış şartlarında en moden silahlarla donatılmış
Fransız birlikleri karşısında son güçlerini kullanıyorlardı. Fakat Fransızların
da durumu iyi değildi. Güneyde Araplar da Fransızlara saldırmaya başlamışlardı.
Bir aşiret de Fransızlar'a doğru ilerliyordu. Türk Millî kuvvetleri de 8-9
Şubat'ta Urfa'ya girdi.
Yorumlar
Yorum Gönder