Kayıtlar

Haziran 22, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Neler Oluyor Bana?

  Kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Baharın gelmesiyle birlikte minik kabak fidesi, kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmur ve güneşin de etkisi ile hızla büyümeye devam etmiş. Öyle ki boyu kavağın boyuna ulaşmış. Başı bu kadar büyük bir hızla kavağa ulaşınca; bir gün dayanamayıp sormuş kavağa: “- Sen kaç ayda bu hâle geldin?” “- On yılda…”, demiş kavak. Çiçeklerini sallayarak gülmüş kabak: “- On yılda mı? Ben iki ayda neredeyse seninle aynı boya geldim.” “- Doğru!”, demiş ağaç vakarla. “- Çok doğru.” Derken aylar, ayları; günler günleri kovalamış ve sonbahar rüzgârları başladığında kabak önce üşümüş… Sonra da yapraklarını dökmüş bir bir. Soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Büyük bir telâş ve endişeyle sormuş kabağa: “- Neler oluyor bana?” Kavağın; “- Ölüyorsun!”, cevabından sonra inleyerek sormuş kabak: “- Niçin?” Aldığı cevap çok manidarmış: “- Benim on yılda geldiğim yere; sen iki ayda gelmeye çalıştı

Gülme Gülme, Ağla Gönül!

  Bir garipsin şu dünyada, Gülme gülme, ağla gönül! Derdin dahi çoktur senin, Gülme gülme, ağla gönül!   İşi gücü cevri cefa, Dünya kime kıldı vefa? Hani Muhammed Mustafa? Gülme gülme, ağla gönül!   Ebu Bekir Sıddık Veli, O’dur Peygamberin yâri Hani Ömer, Osman, Ali? Gülme gülme, ağla gönül!   Bir gün olup ecel gele, Kullar kulluğunda kala, Cümle âlem toprak ola, Gülme gülme, ağla gönül!   Âşık Yunus söyler sözün, Eğer yazın, eğer güzün, Kanlı yaşlar döker gözün, Gülme gülme, ağla gönül!   Gülme Gülme Ağla gönül!