Kayıtlar

Kasım 22, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sahabe-i Kiram Rıdvanullahi Aleyhim Ecmaînden Nasihatler 2

  Sahabe-i Kiram Rıdvanullahi Aleyhim Ecmaînden Nasihatler 2   001-     "İnsan, Allah'ın rızasını, ana-bin Abin Ayı hoşnut ederek; Allah'ın gazabını da onları öfkelendirerek üzerine çeker." Abdullah bin Ömer Radıyallahu Anh   002-     "Allah katında büyük günahlardan biri de, kişinin annesine ve bin Abin Asına bir bin Aşkasının sövmesine yol açmasıdır." Abdullah bin Amr Radıyallahu Anh   003-     Dinini düzelten kişinin dünyasını da Allah düzeltir.” Hz. Ali Radıyallahu Anh   004-       “Mal cimrilerde, silah korkaklarda, yönetim de zayıflarda olursa düzen bozulur.” Hz. Ebû Bekir Radıyallahu Anh   005-       “Özü doğru olanın, sözü de doğru olur.” Hz. Ali Radıyallahu Anh   006-       “Hayat, iman ve cihaddır.” Hz. Hüseyin Radıyallahu Anh   007-     Hz. Ali Radıyallahu Anh Buyurdu ki: ·         "Derdin kendindedir, bilmiyorsun; ·         Derman da yine sende, görmüyorsun. ·         İçine koca bir âlem yerleşti

Mahşerde Allah'ü Teâlâ’yı Görüp Konuşabilecek miyiz?

  Mahşerde Allah'ü Teâlâ’yı Görüp Konuşabilecek miyiz?   “Mahşerde de Allah'ü Teâlâ’yı görüp konuşabilecek miyiz? İslam'a hizmet etmiş birisi, Allah'ım, ben İslam'a hizmet ettim, şehit, ben yaraları senin yolunda cihat ederken aldım, başkası, malımı senin yolunda harcadım, Bunları rahatça Allah'ü Teâlâ’ya söyleyebilecekler mi?”   Değerli kardeşimiz,   "Nice yüzler o gün (sürur içinde) ışıldar, parlar; Rabbine nâzır (onun cemâline bakmaktadır)." (Kıyamet, 75/22-23)   Hasan-ı Basri, Mücahid ve îbn-i Zeyd bu âyeti, "Kıyamet gününde öyle yüzler vardır ki, onlar sevinçlerinden ve nimetlere eriştiklerinden dolayı hoşnut ve güzeldirler." şeklinde izah etmişlerdir.   Mücahid'den nakledilen diğer bir görüşe göre de âyet şöyle izah edilmiştir: "Kıyamet gününde öyle yüzler vardır ki onlar, sevinç içindedirler." (1)   İkrime ve Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyhüma, bu ayet-i kerimeyi, "Kıyamet gününde öyle yü

Mazlumun Gönlünden Yükselen Ateş Zalimleri Yakar…

  Mazlumun Gönlünden Yükselen Ateş Zalimleri Yakar…   Zalimlerden biri, fakirlerin odunlarını bedelsiz olarak alır, zenginlere zorla ve pahalı pahalı satardı. Ariflerden biri bir gün yanından geçiyordu. Onun bu halini görünce şöyle dedi:   “- Sen yılan mısın ki kimi görsen sokuyor, baykuş musun ki nereye otursan harabeye çeviriyorsun? Halkı zulümle inletirken Hak’tan hiç korkmaz mısın? Bu zulümden vazgeç de göğe beddua çıkmasın!”.   Zalimin bu sözden canı sıkıldı, kaşlarını çattı, arifin yüzüne bile dönüp bakmadı. Nihayet bir gece mutfağından odun ambarına ateş sıçrayarak bütün varını yoğunu yaktı, yumuşak döşekten sıcak kül üzerine oturmak zorunda kaldı.   Nasıl olduysa aynı ârif oradan geçiyordu. Adam yanındakilere yakınıyor, şöyle diyordu: “- Nasıl olduğunu ve bu ateşin nereden geldiğini bir türlü anlayamadım.”   Bunu duyan ârif cevap verdi:   “- Fukaranın yanan yüreklerinden.”   Gönül yarasından sakınmak gerekir, çünkü onun cihanda merhemi yoktur. Elin

Yâ Rab! Yâ Rab!

  Yâ Rab! Yâ Rab!   Ne esir-i taht ne de tâc olayım, Ne de muhtacına muhtaç olayım! Muhtaçlara muhtaç etme beni yâ Rab! Bir tek sana muhtaç olayım…   Muhanetin derdi çok zordur çok zor, Muhanetten iş bitirmeyi istemek ateşten kor… Ne derdim varsa hepsinin sende dermanı var; Koyma beni dâra düşürme beni zâra Allah’ım!   Razzak’sın, Kâdiri Mutlak’sın, Rahman’sın ve Rahim Ahrette şefaatçim olsun; Rasulün Muhammed habibin İbrahim; Yolundan ayırma beni; Allah’ım her daim; Kurda kuşa yem etme beni yâ Rab!   Günahım çok; nefse şeytana çok kanarım; İman temeli sağlam; lakin amelde akmayan bir pınarım; Sen bana kulum demeyi buyur; ben Cehennem, de olsa yanarım; Kulluğundan insanlıktan zerre ayırma beni yâ Rab!   Habibine ümmet doğdum öyle de öleyim; Huzuruna şehadet şerbetini içip de geleyim; Kanımı canımı kabul buyur, yoluna kurban olayım; Beni doğru yoldan ayırma yâ Rab!   Oradan oraya savruldum sanki bir saman gibi; Yandıkça yandım tütt