Mazlumun Gönlünden Yükselen Ateş Zalimleri Yakar…
Mazlumun Gönlünden Yükselen Ateş Zalimleri Yakar…
Zalimlerden
biri, fakirlerin odunlarını bedelsiz olarak alır, zenginlere zorla ve pahalı
pahalı satardı. Ariflerden biri bir gün yanından geçiyordu. Onun bu halini
görünce şöyle dedi:
“- Sen
yılan mısın ki kimi görsen sokuyor, baykuş musun ki nereye otursan harabeye
çeviriyorsun? Halkı zulümle inletirken Hak’tan hiç korkmaz mısın? Bu zulümden
vazgeç de göğe beddua çıkmasın!”.
Zalimin
bu sözden canı sıkıldı, kaşlarını çattı, arifin yüzüne bile dönüp bakmadı.
Nihayet bir gece mutfağından odun ambarına ateş sıçrayarak bütün varını yoğunu
yaktı, yumuşak döşekten sıcak kül üzerine oturmak zorunda kaldı.
Nasıl
olduysa aynı ârif oradan geçiyordu. Adam yanındakilere yakınıyor, şöyle diyordu:
“- Nasıl
olduğunu ve bu ateşin nereden geldiğini bir türlü anlayamadım.”
Bunu
duyan ârif cevap verdi:
“- Fukaranın
yanan yüreklerinden.”
Gönül
yarasından sakınmak gerekir, çünkü onun cihanda merhemi yoktur. Elinden
geliyorsa gönül yıkma, çünkü yıkık gönlün âhı âlemi yıkar.
Kalplere
muhabbet neşvesi veren bir bakış, bir tebessüm, güzel bir söz arar olmuşuz
etrafımızda. Ümidimizi kaybetmişiz ve yaşama sevincini… Zira gönlümüzün âhı
bizi de yakmış dünyamızı da.
Öyleyse
tatlı dil, güler yüz ve güzel sözlerle hoş edelim gönülleri.
Paylaşmak Güzeldir.
Sa’di
Şirâzî, Gülistan
Yorumlar
Yorum Gönder