Kayıtlar

yüksel etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Cenk Türküsü

       Cenk Türküsü   Sabahlar olmadan çıktım köyümden, Ayrı düştüm yaranımdan evimden, Ne deyim vazgeçtim ben her şeyimden…   Vatansız malı mülkü niderim? Elimde süngüm cenge giderim!   Hısımlar komşular siz hoşça kalın, Ara sırada bir haber salın, Yurt için gidiyorum müsterih olun…   Ne yapım böyle imiş kaderim, Elimde süngüm cenge giderim!   Kara gözlü anam neden ağlarsın, Ağlarsın da yüreğimi dağlarsın, Sabaha doğru ben gideceğim, Akşamdan azığımı bağlarsın…   Ağlama kız ana Huda’mız kerim, Elimde süngüm cenge giderim!   Gel ey ela gözlü güneş yüzlü yar, Gidip de gelmemek gelip de görmemek var, Son olarak beni bir kerecik sar…   Vatanımdır şimdi benim sevgilim, Elimde süngüm cenge giderim!   Dedem kayıp olmuş Yemen çölünde, Amcam şehit oldu urum elinde, Babamın ruhu Çanakkale’de…   Beşikte bırakmış beni pederim, Elimde süngüm cenge giderim!   Mübarek kaza, cenk, düğüş, sefer, Böyle buyurmuş ulu peygamber,

Bir Kahraman Bekliyoruz

      Bir Kahraman Bekliyoruz   Kal'a gibi dik başın bulutlarla yarışsın, Dalga dalga saçların rüzgârlarla karışsın!   Adını nakşedelim, eski-kadim surlara Sesini haykıralım asırdan asırlara...   Savletinle titresin yeniden doğu-batı, Ve kurulsun Allah'ın ebedi saltanatı...   Ufukları kaplasın bayraklarımız al, al, Göklere zaferimizi çizsin vahşi bir kartal! ..   Kahramanlar büyüsün masalda dev misali, Eğilsin öpsün gökler, canım nazlı hilali...   Ordularım yeniden Tuna'ya akın etsin! Bir Yıldırım çaksın da uzağı yakın etsin!   Selam dursun karşısında bütün şerefler, şanlar! Namını tebcil etsin, yıldızlar kehkeşanlar...   İçimde hiç sönmeyen bir fetih sevdası var. Yavuz gibi diyorum: Bu dünya insana dar!   Bir sada duymak için sahralara düşeyim. Helal olsun bu yolda, varım yoğum her şeyim!   Volkan gibi lav atmış, ne susmuş ne sönmüşüm. Ben bu iman uğruna çılgınlara dönmüşüm.   Bir deha bekliyoruz, gençliğe mih

Bulamazsın

       Bulamazsın   Bir kere inkâra düştün mü yavrum, Kendini aşmaya yol bulamazsın. Vehimler şüpheler bozar ruhunu, Seni kaldıracak el bulamazsın...   Elbet dünya döner, bizde döneriz, Bir müddet parıldar sonra söneriz... Yükseklerden enginlere ineriz Halinden anlayan dil bulamazsın.   Ömür akar gider yokluk gölüne İnsanoğlu düşmüş serap çölüne Hayat benzer bir gecelik geline Kendin gibi akan sel bulamazsın   Ektiğin tohumlar bir türlü bitmez Müşkülü yenmeye bir ömür yetmez Kuş olsan uçsan da yine kâr etmez Arasan konacak dal bulamazsın... Osman Yüksel Serdengeçti Rahmetullahi Aleyh

Mazlumun Gönlünden Yükselen Ateş Zalimleri Yakar…

  Mazlumun Gönlünden Yükselen Ateş Zalimleri Yakar…   Zalimlerden biri, fakirlerin odunlarını bedelsiz olarak alır, zenginlere zorla ve pahalı pahalı satardı. Ariflerden biri bir gün yanından geçiyordu. Onun bu halini görünce şöyle dedi:   “- Sen yılan mısın ki kimi görsen sokuyor, baykuş musun ki nereye otursan harabeye çeviriyorsun? Halkı zulümle inletirken Hak’tan hiç korkmaz mısın? Bu zulümden vazgeç de göğe beddua çıkmasın!”.   Zalimin bu sözden canı sıkıldı, kaşlarını çattı, arifin yüzüne bile dönüp bakmadı. Nihayet bir gece mutfağından odun ambarına ateş sıçrayarak bütün varını yoğunu yaktı, yumuşak döşekten sıcak kül üzerine oturmak zorunda kaldı.   Nasıl olduysa aynı ârif oradan geçiyordu. Adam yanındakilere yakınıyor, şöyle diyordu: “- Nasıl olduğunu ve bu ateşin nereden geldiğini bir türlü anlayamadım.”   Bunu duyan ârif cevap verdi:   “- Fukaranın yanan yüreklerinden.”   Gönül yarasından sakınmak gerekir, çünkü onun cihanda merhemi yoktur. Elin

Osman Yüksel Serdengeçti'den Nükteli Sözler

Resim
Osman Yüksel Serdengeçti'den Nükteli Sözler 1) Serdengeçti bir sohbet esnasında yaptığı nüktelerle, latifelerle, vezinli konuşmalarla hepimizi kahkahalarla güldürüyordu; Sekiz defa mahpus, bir defa mebus oldum. Diyordu. 2) Anıtkabir yapımında gençler çalışırken Osman Yüksel'e sorarlar, Sen genç değil misin Niye Anıtkabir'de çalışmıyorsun Serdengeçti, fikirlerinden dolayı kendisini hapishanelerde süründüren ve sevmediğini her zaman açıkça söylediği İsmet İnönü'yü kastederek cevap verir, Vallahi hapishanelerden bana zaman kalmıyor. İnşallah ikinci anıtkabirde canla başla çalışırım. 3) Serdengeçti dergisinin ilk sayısı çıkınca Osman Yüksel'in kapısını aşındıranların sayısı artar. Aralarında çok şık olan adamlar da vardır. Böyle tiplerden hoşlanmayan Serdengeçti, kendisine yok dedirtir. Bir gün evde yalnızdır, kapıyı açan da kendisidir. Gelen kişi sorar, - Osman Bey evdeler mi? - Yoklar efendim. - Siz kimsiniz - Ben onun hizmetçisiyim.

Nerede Kutlu Çağlar

Nerede Kutlu Çağlar   Dün gece müjdeli, bir rüya gördüm, Yeniden toplanmış, “O yüce divan...”   Yemyeşil ovada koca bir çınar, Masmavi göklere yükseliyordu.   Zümrüt yapraklarda, altın bülbüller, Tatlı bir nağmeyle ötüşüyordu...   Yüksek bir tepeye kurulmuş otağ, Ulu bir Hakan, haykırıyordu...   Nur simalı pirler divana gelmiş, "Garip halimizi" konuşuyordu...   Vadileri doldurmuş, binlerce yiğit, Tekbirlerle arzı titretiyordu...   Akıncılar mutlu uçacak gibi, Şahlanan atlarda haykırıyordu...   Divan, bir kararı tartışıyordu... Âlimler çok titiz çalışıyordu.   Son nokta konuldu, karar verildi. Bir nida inletti yer ve gökleri...   "Hedefimiz şudur: ‘İyi dinleyin!’ “İman ve Kur’an’da, tekrar dirilip;”   “Dünyada yeniden, süper güç olmak,” “Küfür ve zulümü silip, yok etmek...”   “İslâm’ın sesini tekrar yükseltmek;” “İnsanlığa hizmet edip yüceltmek…”   Erenler ruhları; yere inmişti. Divanın önünde, hep dizilmişti.   Hepsi de düşünceli küskün ve kızgın... Sustukça susuyor ço