Kayıtlar

delikanlı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Nûşinrevân Ve Delikanlı

  Nûşinrevân Ve Delikanlı   Tarihte adâletiyle meşhur olan Nûşirevan, bir gün avda iken beraberindeki arkadaşlarından ayrıldı ve yolu bir bahçeye vardı. Orada bulunan bir delikanlıya:   “– Bana bir nar verir misin?” dedi. Delikanlı da verdi.   Nûşirevan, narın tanelerinden bolca su çıkarıp susuzluğunu giderdi ve bu hâl çok hoşuna gitti, âdeta mest oldu. İçinden;   “– Böylesine lezzetli meyvesi olan bu bahçe mutlakâ benim olmalı. Ben ne yapıp edip bu nar bahçesini almalıyım.” diye düşündü.   Ardından bir nar daha istedi. Fakat bu defa aldığı nar, kuru ve ekşi çıktı. Bunun sebebini sorunca, o firâset sahibi delikanlı:   “– Sultânım, herhâlde gönlünüz haksızlığa meyletti. Güç ve kudretinizle bu bahçeyi benden almayı düşünmüş olmalısınız.” dedi.   Bunun üzerine Nûşirevan, bahçeyi cebren alma düşüncesinden vazgeçip içindeki kötü niyetten pişman oldu, tevbe etti. Sonra bir başka nar daha isteyince, birinciden çok daha sulu ve...

O Delikanlının Adı: Victor Hugo

O Delikanlının Adı: Victor Hugo Delikanlı elindeki şiirleri, o devrin en büyük yayıncılarından birine göstererek: “Bunları satmak istiyorum.” Dedi. Yayıncı şiirlere bir göz attıktan sonra cevabını verdi: “Bunları basamam... Hiçbiri beş para etmez!” Delikanlı, pes etme niyetinde olanlardan biri değildi. Kendine güveniyordu. Başarmaya kararlıydı. “Çok yazık!” dedi. “Büyük bir servet kazanma fırsatını kaçırdınız. Çünkü sizinle anlaşmak ve ileride yazacağım bütün eserlerin telif hakkını da size satmak istiyorum!” Yayıncı gerçekten büyük bir fırsatı kaçırmıştı. O delikanlının adı Victor Hugo idi. (Alıntı)

Canım Yavrum! Bir Yerin Acıdı mı?

Canım Yavrum! Bir Yerin Acıdı mı? Delikanlı, katı yürekli bir kızı sevmiş ve onunla evlenmek istemişti. Ancak kız, korkunç bir şart ileri sürerek: -“Senin sevgini ölçmek istiyorum”, dedi. Bunun için de köpeğime yedirmek üzere bana annenin kalbini getireceksin. Delikanlı, tüyler ürperten bu teklif karşısında ne yapacağını şaşırmış ve uzun bir tereddütten sonra hislerine mağlup olup annesini öldürmeye karar vermişti. Annesi, belki de durumu fark ettiği için oğluna fazla direnmedi. Ve çocuk, annesini öldürerek kalbini bir mendile koydu. Delikanlı, kızın isteğini yerine getirmiş olmanın heyecanıyla yolda koşarken, ayağı bir taşa takıldı. Kendisi bir tarafa, mendil içindeki kalp bir tarafa fırladı. Canının acısından, ağzından ister istemez; -"Ahhh!" sözleri döküldüğünde onu deliler gibi seven annesinin tozlara bulanan ve hala soğumamış olan kalbinden bir ses yükseldi: -Canım yavrum! Bir yerin acıdı mı?

Aşk Bitince; Olmuyor, Olmuyor…

Aşk Bitince; Olmuyor, Olmuyor… Fırat’ın bir yakasında yaşayan bir delikanlı ile öbür yakasında yaşayan güzel bir kadın varmış. Birbirlerine âşık olmuşlar. Delikanlı her gece Fırat’ın sularında yüzerek karşı yakaya geçer sevgilisine ulaşırmış. Şafak sökmesine yakın delikanlı sevgilisine öpücük kondurup Fırat’ın azgın sularına girip öbür yakaya geçermiş. Bu gecelerce böyle sürüp gitmiş. Yine bir gece delikanlı Fırat’ı geçip sevgilisinin yanına gitmiş. Şafak sökerken delikanlı veda öpücüğünü vermek üzere kadının yanına sokulmuş, kadına dikkatle bakarak; - “Senin bir gözün kör müydü!” demiş.  Kadın o zaman delikanlıya bakarak; - “Sen, sen ol, sakın ola bugün Fırat’a girme!” demiş. Delikanlı kadından ayrılmış. Fırat’a girmiş ve yüzme bilmediğinden boğularak ölmüş. Bizim delikanlı gerçekte yüzme bilmiyormuş, duyduğu aşk yüzünden, aşkın gücü sayesinde Fırat’ı geçermiş. O aşk bitince de... Fırat’ı geçememiş boğulmuş. Dikkat edelim:   Aşkla sevdiğimiz işleri başarırız...