Nûşinrevân Ve Delikanlı
Nûşinrevân Ve Delikanlı
Tarihte adâletiyle meşhur olan Nûşirevan,
bir gün avda iken beraberindeki arkadaşlarından ayrıldı ve yolu bir bahçeye
vardı. Orada bulunan bir delikanlıya:
“– Bana bir nar verir misin?” dedi.
Delikanlı da verdi.
Nûşirevan, narın tanelerinden bolca su
çıkarıp susuzluğunu giderdi ve bu hâl çok hoşuna gitti, âdeta mest oldu.
İçinden;
“– Böylesine lezzetli meyvesi olan bu bahçe
mutlakâ benim olmalı. Ben ne yapıp edip bu nar bahçesini almalıyım.” diye
düşündü.
Ardından bir nar daha istedi. Fakat bu defa
aldığı nar, kuru ve ekşi çıktı. Bunun sebebini sorunca, o firâset sahibi
delikanlı:
“– Sultânım, herhâlde gönlünüz haksızlığa
meyletti. Güç ve kudretinizle bu bahçeyi benden almayı düşünmüş olmalısınız.”
dedi.
Bunun üzerine Nûşirevan, bahçeyi cebren
alma düşüncesinden vazgeçip içindeki kötü niyetten pişman oldu, tevbe etti.
Sonra bir başka nar daha isteyince, birinciden çok daha sulu ve tatlı bir nar
geldi.
Hayretler içinde kalan Sultan, nardaki bu
lezzetin hikmetini sordu. Delikanlı bu sefer:
“– O menfî düşüncenizden tevbe ettiğinizi
zannediyorum.” dedi.
Rivâyete göre Nûşirevan, bu ve benzeri
hâdiseler neticesinde intibâha geldi. İçindeki yanlış niyetleri bertarâf ederek
zulüm ve haksızlıklardan bütünüyle sıyrıldı. Hakka-hukuka titizlikle riâyet
etti. Böylece ismi adâletle bâkî kaldı.
Nûşirevan, haklarını fazlasıyla verip bütün
halkıyla helâlleşti. Vefât ettiğinde ise tabutuyla memleketin her tarafında
dolaştırıldı. Bu esnâda bir tellâl şöyle sesleniyordu:
“– Kimin bizde hakkı varsa gelsin alsın!..”
Üzerinde bir dirhem bile hakkı olan hiç
kimse bulunamadı.[1]
Dipnotlar: [1] Bkz. M. Sâmi Ramazanoğlu, Musâhabe,
VI, sf. 43-44.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Müslümanın Kendisiyle İmtihanında
Tasavvuf, Erkam Yayınları.
Yorumlar
Yorum Gönder