Kayıtlar

Mayıs, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kötülüklerden Büyüden, Büyücüden Zararlı Hayvanlardan Ateşten Kötü Niyetli İnsanlardan Ve Cinlerden Koruyan Dua

Kötülüklerden Büyüden, Büyücüden Zararlı Hayvanlardan Ateşten Kötü Niyetli İnsanlardan Ve Cinlerden Koruyan Dua أعُوذُ بِكَلِمَـاتِ اللهِ التَّامَّاتِ، الَّتِي لَا يُجَاوِزُهُنَّ بَرٌّ وَلَا فَاجِرٌ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ، وبَرَأَ وذَرَأَ، وَمِنْ شَرِّ مَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَاءِ، وَمِنْ شَرِّ مَا يَعْرُجُ فِيهَا، وَمِنْ شَرِّ مَا ذَرَأَ فِي الأرْضِ، وَمِنْ شَرِّ مَا يَخْرُجُ مِنْهَا، وَمِنْ شَرِّ فِتَنِ اللَّيْلِ والنَّهَارِ، ومِنْ شَرِّ كُلِّ طَارِقٍ إلاَّ طَارِقاً يَطْرُقُ بِخَيْرٍ يَا رَحْمٰنُ Oknuşu:   Eûzü bi kelimâtillâhittâmmati, elletî Lâ yücâvizühünne berrün velâ fâcirün min şerri mâ halaka ve berae ve zerae, ve min şerri mâ yenzilü minessemâi ve min şerri mâ ya'rucü fîhâ ve min şerri mâ zerae fil ardi ve min şerri mâ yahrücü minhâ, ve min şerri fitenil leyli vennehâri ve min şerri külli târıkin illâ târikan yetruku bi hayrin yâ Rahmanu. Anlamı: Allah'ın yarattığı, zürriyet hâlinde her tarafa saçtığı ve kusursuz meydana getirdiği şeylerin şerrinden, gökt

Münir Özkul’u Hatırlarken

Münir Özkul’u Hatırlarken Misbah ERATİLLA Ramazan ayının beşinci veya altıncı akşamıydı. O akşam iftardan sonra teravih namazını kılmak için bir mescide gittim. Sağ yanımda on altı on yedi yaşlarında bir genç oturuyordu. Teravihin ilk iki rekâtını kılmış selâm vermiştim. Yanımdaki gencin sağında oturan yaşını başını almış bir adam gence yüksek sesle: “Pantolonunun diz kapağında yırtık var namazın kabul olmaz!” diyordu. Genç ise sanki büyük bir suç işlemiş gibi başını öne eğmiş alnındaki terleri siliyordu. Adam genci ifadeye çeker gibi mezheplerden ilmihal bilgileri vererek yüksek sesle konuşmasını sürdürüyordu. Namaza devam etmek için ayağa kalkındığında ise yaşını başını almış adam gence: “Ne biçim elbise giyiyorsunuz?” diye konuşmasını sürdürüyordu. Teravih namazının diğer rekâtlarına başlamak için ayağa kalktığımızda sağ yanımdaki genç karanlığın içinde kaybolan bir ışık gibi namaz sırasından ayrılarak koşar adımlarla kayboldu, gitti. Bir müddet gencin arkasında

Hayat dermiş ki...

Resim
Hayat dermiş ki... Sevdiğin insanda arayacağın ilk şey iyi niyet olmalıdır. O yoksa başa özelliklerinin anlamı kalmayacaktır! Hayat dermiş ki: Dost dediğin sadece kötü gününde yanında olan değildir, aynı zamanda sevincine de en az senin kadar sevinebilendir! Hayat dermiş ki: Başarmak için sıradan olandan ayrılmak zorundasın. Bırak insanların karşı duruşunu, doğru bildiğine sarıl ısrarla… Hayat dermiş ki: Daha önce görmediğin biriyle karşılaştığında ilk dakikalara dikkat et. O insanın pozitif ya da negatif enerji veren biri olduğunu anlayacaksın! Hayat dermiş ki: Yaptığın seçimlerden dolayı başın derde girerse eğer, ilk suçlaman gereken kişi sensin. Sızlanmak ve başkalarını suçlamak yerine, hatanı bulmaya çalış! Hayat dermiş ki: Bir yıkımla karşılaştığında yas tutma. O yıkımı, ne yap et öğretmenin haline getir! Hayat dermiş ki: Hayvan sevmeyen insanlardan uzak dur. Doğal ve güzel olanı sevemez onlar çünkü. Hayat dermiş ki: İnsanlar

İşte Oruç Tutmanın Sayısız Faydaları

İşte Oruç Tutmanın Sayısız Faydaları Oruç, sadece aç ve susuz kalmak değildir. İnsan vücuduna sayısız yararları vardır. Peki, nedir bu yararlar? Orucun yararları ve hikmetleri diğer bütün farzlarda olduğu gibi sayılmayacak kadar çoktur. Fakat biz insanların idrak edeceği yararlarını beş ana başlık altında toplayabiliriz. Oruç ahlakı güzelleştirir: Çünkü bize daima Allah’ü Teâlâ’yı hatırlatır ve sorumluluk duygusunu geliştirir. Oruç gözleri harama bakmaktan, dili yalan ve çirkin sözlerden, kulakları haram şeyleri dinlemekten, mideyi haram yemekten, elleri kötü iş yapmaktan, ayakları kötü yerlere götürmekten korur. Oruç insanın merhamet ve yardım duygularını geliştirir: Hayatında açlık nedir bilmeyen varlıklı bir kimse, yoksulların çektiği açlık ve sıkıntıyı yeterince anlayamaz. Fakat bu kişi oruç tutarsa açlığın ne olduğunu anlar ve yoksulların neler çektiğini daha iyi anlar ve onlara karşı merhamet duyguları uyanır. Bunun sonucu olarak da yoksullara yardım elini u
9 Şey Günlük Hayatında Sana Fayda Verir… ۱ - تريد السعاده = صل الصلاة في وقتها. 1-   "Mutluluk"  istiyorsan:  Namazı vaktinde kıl! ۲ - تريد نور الوجه = بقيام الليل. 2-   "Yüzünde nur"  istiyorsan:  Teheccüde kalk! ۳ - تريد الطمئنينة = عليك بترتيل القرآن. 3-   "Huzur"  istiyorsan:  Kur’an-ı Kerim’i ağır ağır oku! ٤- تريد الصحه = عليك بالصيام. 4-   "Sıhhat"  istiyorsan:  Oruç tut! ٥- تريد الفرج = لازم الإستغفار. 5-   "Mutluluk"  istiyorsan:  İstiğfara devam et! ٦- تريد زوال الهم = لازم الدعاء. 6-   "Üzüntüsüz olmak"  istiyorsan:  Duaya devam et! ٧- تريد زوال الشده = قل لاحول ولا قوة إلا بالله. 7-   "Şiddetin yok olmasını"  istiyorsan:  Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh!  De! ٨- تريد البركه = صل على النبي واله الطيبين الطاهرين. 8-   "Bereket"  istiyorsan:  Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem ve O’nun temiz ve pak ehline salâvat getir! ٩- هل تعلِم: عند قرآءة آية الكرسي بع

Daha Güçlü Değilsiniz

Daha Güçlü Değilsiniz İslam'ın ilk büyük meydan sınavı Bedir'e doğru yol alınmaktadır. Deve azdır, ancak üç kişiye bir tane düşer ve sırayla binilir. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem ile aynı deveyi paylaşan arkadaşları, kendi haklarından gönüllü olarak vazgeçerler. Sürekli O’nun Sallallahü Aleyhi Vesellem binmesini isterler. O ise kabul etmez: "Siz" der, "benden daha güçlü değilsiniz. Kaldı ki ben de sizin kadar sevap kazanmaya muhtacım." (Alıntı)

Hizmet Gördürmeyi Sevmem

Hizmet Gördürmeyi Sevmem Arkadaşlarından Rabia oğlu Amir'le beraber mescide gitmektedir. Ayakkabısının bağı çözülür. Amir hemen atılıp, bağlamak ister. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem engel olur, kendi bağlar. Bir yandan da Amir'e hitap eder: “Bu, başkasına hizmet gördürmektir. Ben ise başkasına hizmet gördürmeyi sevmem.” (Alıntı)

Göğsünü Açıp

Göğsünü Açıp Bedir savaşından önceki saatlerdir... Son bir kez safları kontrol etmekte, askerine çeki düzen vermektedir. Saftan bir az önde duran arkadaşlarından Hudayr oğlu Üseyd'i hafifçe göğsünden iterek safa girmesini ister. Şakacı bir kişi olan Üseyd ise: "Ey Allah'ın Elçisi" der "canımı acıttın, izin ver, karşılığını alayım."Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem hemen önüne geçerek: "Buyur, al hakkını" der. Üseyd ise son derece ciddi bir tavırla: "Fakat" der "Ey Allah'ın Elçisi, benim göğsüm çıplaktı, sende ise elbise var " Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem gömleğini çözerek: "Haydi" der "şimdi al hakkını." Peygamberini kucaklayarak öpmeye başlayan Hudayr oğlu Üseyd, bir yandan da "Ey Allah'ın Elçisi" demektedir. "Anam babam sana feda olsun, istedim ki, hayatım seni öpmekle son bulsun." (Alıntı)

İstemez misin Ey Ömer?

İstemez misin Ey Ömer? Hz. Ömer Radiyallahü Anh, sessizce, dinlenmekte olduğu odaya girer. Bir an çevresine göz gezdirir. Odasının bir yanında işlenmiş bir deri, bir diğer köşesinde de, içinde birkaç avuç arpa bulunan küçük bir torba vardı. İşte Allah Resûlü'nün odasında bulunan eşyalar bundan ibaretti. Bu manzara karşısında ağlamaya başlayan Hz. Ömer Radiyallahü Anh'in hıçkırıkları O'nu Sallallahü Aleyhi Vesellem uyandırır. Kalkınca hasırın vücudunda iz yaptığını, kan oturduğunu gören Hz. Ömer Radiyallahü Anh ise omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başlar. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem hayretle sorar: “Ey Hattab oğlu! Niçin ağlıyorsun?” “Ey Allah'ın Elçisi! İranlılar imparatorlarını saraylarda yaşatırken, Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtişama boğmuşken sen ki Allah'ın Elçisisin... İzin versen de, biz de seni...” Maksat anlaşılmıştır, Allah'ın Elçisi Sallallahü Aleyhi Vesellem, gelecekteki halifesinin sözünü hüzünlü bir tebessüm, ta

Ev İşlerinde

Ev İşlerinde Allah Rasulü Sallallahü Aleyhi Vesellem'in Vefatından sonra eşi ve bütün inananların annesi Hz. Ayşe Radiyallahü Anha'ye sorarlar: “Allah'ın Elçisinin evdeki hali nasıldı?” Hz. Ayşe Radiyallahü Anha cevaplar: “O kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini yapmaya hazır olmalarına rağmen bunu istemezdi. Evdeyken, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini verirdi. Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder, hizmetçilere de yardım ederek onlarla birlikte hamur yoğururdu. Çarşıdan yiyeceğini kendi taşır, birisi; "Ey Allah'ın Elçisi! İzin ver ben taşıyayım." dediğinde, "Her mümin, taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın." Derdi. (Alıntı)

Son Gazi

Son Gazi Çanakkale Merkez Haliloğlu Köyü'nden Halil Koç, Çanakkale savaşlarında, birliği 27. Alay'da Arıburnu bölgesinde Anzak'lara karşı savaştı. Top güllelerinin altında, bir cehennem ateşi içinde, her zaman ölmeye hazır bir neferdi... Tüfek ve süngü hücumları sırasında hemen hemen tamamına yakın arkadaşını şehit verdi... Ömrünün sonuna kadar, hep savaş anıları ile kendini yenilemesini bilmişti... Zaman zaman kendini bizzat savaşın içinde zannederek diz üstü dikilir, kollarını da yanlara açar ;" Sen, sağ cenaha Hasan Hüseyin Çavuş... İngiliz düşman üstüne! Sen de sol cenaha Abdullah Onbaşı... Anzak üstüne!" Diye bağırırdı. Onunla çok iyi bir diyalog içinde bulunmuş, şehitlik alanları mihmandarlarından Zekeriya Ekici, Gazi Halil Koç'un vefatı esnasında yaşanan bir olayı bana nakletmişti. - "Gazi dedem Halil Koç'la sıkça görüşürdüm... Bana savaş anılarını anlatırdı... Bir keresinde; (Zekeriya, sana çok önemli açıklamalarda bulunaca

Kudüs’te Son Osmanlı Alayı…

Resim
Kudüs’te Son Osmanlı Alayı…    Birinci Dünya Savaşı’nın en şiddetli muharebelerinin gerçekleştiği cephelerden biri de Sina – Filistin Cephesi’ydi. Osmanlı, taarruz cephesi olarak açtığı Sina Filistin’de, Süveyş ve Mısır’ı alarak, İngilizlerin Hindistan ile ilişkisini kesmeye çalışıyordu. İngiltere ise Filistin’le birlikte, Arap Yarımadası’na ve böylece petrole tam hakimiyet elde etme amacı güttü. Cemal Paşa’nın, 1915′te 14 bin deveyle iki koldan Süveyş Kanalı’na yaptığı ilk harekat başarılı olamadı. 1916 yılında ikinci harekat başladı. Ama o sırada başlayan Arap isyanı için birliklerin bir kısmı Hicaz’a yönlendirilince, ordunun geri kalan kısmı, Gazze- Şeria- Birüsseba hattında savunmaya çekildi. 1917 baharında İngilizler, Gazze’ye karşı saldırıya geçti. İlk iki saldırı püskürtüldü. 24 Ekim 1917′de İngilizler, Hindistan’dan topladığı kuvvetlerle yani 138 bin askerle son taarruza başladı. Ve, Osmanlı Ordusu’ndaki Alman subaylardan albay von Kress’in hatır

Âlemlerin Rabbi olan yüce Mevla’dan istiyorum!

Âlemlerin Rabbi olan yüce Mevla’dan istiyorum!       Gencin biri Ramazan günü içer içer kürkütük sarhoş olur. İçi bulanan sarhoş genç, caminin şadırvanına gider. Yüzünü yıkar, su içmeye başlar. Yaşlı bir Hacı abdest almaktadır. Sarhoş  genç,   suyu içtikten sonra şöyle dua eder. - Allah’ım bana Firdevs Cennetini nasip et! Der. Yaşlı hacı kızar. - Evladım bu halde nasıl Cennet’e gideceksin? Deyince sarhoş kızmış: - Hacı amca sana ne oluyor? Ben Senden mi istiyorum? Âlemlerin Rabbi olan yüce Mevla’dan istiyorum! Demiş.

Kudüs'te Nöbet Tutan Son Osmanlı: Iğdırlı Hasan Onbaşı

Resim
Kudüs'te Nöbet Tutan Son Osmanlı: Iğdırlı Hasan Onbaşı Osmanlı ordusu Kudüs'ten çekilirken (9 Aralık 1917) Mescid-i Aksa'yı koruması için nöbetçi bırakılan Onbaşı Hasan'ın yürekleri titreten öyküsü... Tam 57 yıl nöbetine sâdık kalan Osmanlı askerini, merhum tarihçimiz İlhan Bardakçı 1972 yılının 12 Mayıs günü Mescid-i Aksa'nın merdivenlerinde görür ve yıllar sonra bu inanılmaz karşılaşmayı kaleme alır. Sayesinde haberdar olduğumuz canlı tarih âbidesini şöyle dile getirir rahmetli tarihçimiz: Mevki Kudüs. Mekân Mescid ül Aksa, Tarih 21 Mayıs 1972 Cuma. Ben ve gazeteci arkadaşım rahmetli Said Terzioğlu, İsrail Dışişleri rehberlerinin yardımı ile bu mübarek makamı dolaşıyoruz. Kudüs Kapalı Çarşısı'nda rüzgâr gibi dolanan entarili kahvecilerin ellerindeki askılara çarpmadan biraz yürüdünüz mü, önünüze çıkan kapı sizi Mescid ül Aksa'nın önüne kavuşturur. Miraç mucizesinin soluklanıldığı ilk Kıble'mize yani… Hemen oracıkta, ilk avlu var

İsveçli papazın Müslüman Paylaşımı Rekoru Kırdı

Resim
İsveçli papazın Müslüman Paylaşımı Rekoru Kırdı İsveç Kilise Birliği Sol Bölge Başkanı Stefan Lindquist'in Müslümanlar hakkında yazdığı yazı sosyal medyada beğeni ve paylaşım rekoru kırdı. İsveç Kilise Birliği Sol Bölge Başkanı Stefan Lindquist'in sosyal medyada Müslümanlar hakkında yazdığı makale, hem beğeni ve paylaşım rekoru kırdı hem de ülkenin önde gelen gazetelerinde yer buldu. Lindquist, sosyal medya hesabından paylaştığı; "Müslümanlar ne kadar tehlikeli" başlıklı makalesinde, "Bir Müslüman, bana taze yumurta getirdi." Bir diğeri hatırımı sordu." Bir başkasıysa arabam tamirde olduğu için istediğim yere aracıyla bırakmayı teklif etti." Parası olmayan arkadaşının evine sürekli yemek götüren bir Müslüman tanıyorum." Müslümanlar, gerçekten de ne kadar tehlikeli ve itici insanlar" İfadelerini kullandı. Makalesinde Müslümanlar ile İsveçlileri karşılaştıran Lindquist, "Bir İsveçlinin para almad