Son Gazi
Son Gazi
Çanakkale Merkez Haliloğlu
Köyü'nden Halil Koç, Çanakkale savaşlarında, birliği 27. Alay'da Arıburnu
bölgesinde Anzak'lara karşı savaştı.
Top güllelerinin altında, bir
cehennem ateşi içinde, her zaman ölmeye hazır bir neferdi... Tüfek ve süngü hücumları
sırasında hemen hemen tamamına yakın arkadaşını şehit verdi...
Ömrünün sonuna kadar, hep savaş
anıları ile kendini yenilemesini bilmişti...
Zaman zaman kendini bizzat
savaşın içinde zannederek diz üstü dikilir, kollarını da yanlara açar ;"
Sen, sağ cenaha Hasan Hüseyin Çavuş... İngiliz düşman üstüne! Sen de sol cenaha
Abdullah Onbaşı... Anzak üstüne!" Diye bağırırdı.
Onunla çok iyi bir diyalog
içinde bulunmuş, şehitlik alanları mihmandarlarından
Zekeriya Ekici, Gazi Halil
Koç'un vefatı esnasında yaşanan bir olayı bana nakletmişti.
- "Gazi dedem Halil Koç'la
sıkça görüşürdüm... Bana savaş anılarını anlatırdı...
Bir keresinde; (Zekeriya, sana
çok önemli açıklamalarda bulunacağım? Önemli gördüğüm bu açıklamaları yapmadan
Allah ruhumu teslim almasın?) demişti?
Aradan zaman geçti? Bir gün
çalıştığım işyerime bir telefon geldi?
Telefonda; Gazi'nin torunu Hacı
Hakkı vardı. Dedenin çok hasta olduğunu, beni beklediğini, çabuk gelmemi
istediğini söyledi...
Ben işyerimden izin alarak önce
eve geldim... 0tuz kilometre mesafedeki
Haliloğlu Köy'üne gitmek üzere
hazırlıklara başladım...
Ben hazırlığımı yaparken, yine
Hacı Hakkı'dan bir telefon daha geldi. Dedenin vefat ettiğini, gelmeme gerek
olmadığını söyledi...
Çok üzülmüştüm... Fakat bana çok
önemli şeyler söyleyecekti... Söylemeden gidemezdi... Hislerini, benim onu
görmeye gitmemi söylüyordu. Ne olursa olsun gidecektim... Yola çıktım... Dört
saatlik bir yolculuktan sonra, köye ulaştım... Dedenin evinin önüne
yaklaştığımda, çocuklar; "Dede öldü! Dede öldü!" Diye
bağrışıyorlardı... Kapının önüne geldi mi... Köyün kadınları evin içine
dolmuşlar, çenesini bağladıklarını, kimseyle görüşemeyeceğini söyleyerek beni
içeriye sokmak istemediler...
Ama içimden bir ses, onu görmemi
ikaz ediyordu... Ben kimseyi dinlemedim...
Tutmak istedilerse de zorla
içeriye girdini... Dedemin yattığı karyolanın yanı başına çöktüm... Nabzı hiç
yoktu... Nefes de almıyordu... " Dedeciğim! Ben geldim... Zekeriya... Bana
hakkını helal et! Ahirette şefaatçi ol!" Diyerek sakalını sıvazladım. O anda,
Gazi dedemde bir kıpırdanma emaresi belirdi...
Gözlerini açtı... Nabzı
gelmişti... Bana bir şeyler söylemek istiyordu...
Çenesinin bağını çözdüm..."
Zekeriya, sen mi geldin evladım?" dedi. "Evet dede! Evet, ben
geldim... Dedeciğim, bana çok önemli olduğunu söylediğin
Bir şeyler
söyleyecektin..." deyince;
"Beni iyi dinle evladım!
Sizler, o şehit arkadaşlarımın üzerinde çok kutsal bir vazifede
bulunuyorsunuz... Bir zaman gelecek... O şehit topraklarının üzeri, gelen
ziyaretçileri almayacak... Milletimiz ecdadını tanıyacak... Tanıyınca,
İnşallah gelecek Milletimizin
olacak... Onun için sizlere çok işler düşüyor...
Bana Kâinatın Efendisi Sallallahü
Aleyhi Vesellem geldi... Kendisiyle görüştüm...
(Oraya ziyarete gelenlere benden
selam söyle... Onlar benim müjdeme layık olan insanlardır... Rablerine çok
dualar etsinler... Gelecekte bayrağı tekrar onlar ellerine alacak... En güzel
bir şekilde temsil edecekler?) dedi.
- Aleyküm es selam, Ya Rasülallah!
Dedem Halil Koç, benimle tam iki saat sohbet etti... Kalktı... Oturduğu yerden
bir de namaz kıldı... Namazını bitirdi...
Dizlerinin üstüne gelerek;
"Sen sağ cenaha, Hasan
Hüseyin Çavuş... İngiliz düşman üstüne? Sen de sol cenaha, Abdullah Onbaşı...
Anzak üstüne..." Kuvvetli bir haykırıştan sonra kollarımın üstüne düştü ve
Allah'a ruhunu teslim etti." Değerli ziyaretçiler! Bu olaydan
çıkaracağımız çok dersler var.
Siz bu topraklar üzerine
ziyarete gelmekle, kimleri sevindirdiğinizin farkında mısınız?
Ziyaretiniz her şeye değer...
İki günlük yoldan da gelseniz... Bütün işinizi gücünüzü de terk etseniz...
Yaptığınız çok kutsal bir vazifedir...
(Allah'ı sevenleri seversen,
onlar da seni sever... Onlar seni severse, Onları seven Allah, seni de
sever...)
www.rehberliksitesi.com
Yorumlar
Yorum Gönder