Kayıtlar

Kör etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kör Yılanla Ona Hurma Taşıyan Kuş

  Kör Yılanla Ona Hurma Taşıyan Kuş   Sonradan iyi amel ve temiz ahlâkı ile kendisini tanıyan Müslümanlar’ın Kanaat’ına göre veliler mertebesine yükselmiş olan bir zat doğru yola girmeden önceki halini bize şu ibret dolu sözlerle anlatıyor: Ben eskiden bir eşkıya idim. Dağ başında gelip geçenlerin yolunu keser; silâh ucu ile zorla aldığım yolcu malları ile geçimimi temin ederdim. Bir çete arkadaşımla Dicle Nehri’nin kenarından geçerken iki hurma ağacı gördüm. Ağaçlardan biri meyveli öbürü de kupkuru idi. Ağaçlara yakından dikkatle bakarken iki ağaç arasında gidip gelen bir kuş gözüme ilişti. Kuş, önce meyveleri salkım salkım sarkan yaş hurma ağacına varıyor; gagasına bir iki hurma takarak kuru hurma ağacına varıyor. Kuru dallar arasında bir müddet kaldıktan sonra, tekrar dönüp meyveli hurma ağacına geliyor ve arkasından yaş ve olgun hurmaları gagasına aldıktan sonra yine kuru ağacın dalları arasında bir yere uçuyordu. Kuşun ağaçtan ağaca durmadan uçması ve meyveli ağaçtan aldığ

Gördüğü Halde Kör Olanlar…

  “Kul, gözleri gördüğü hâlde Allah’ın kendisini âmâ olarak diriltmesinden korksun! Hikmetten anlayana manalı bir söz kâfidir. Manen sağır olanlar, zaten hakkı duyamazlar…” Hz. Osman Radiyallahü Anh

Ağlamaktan Kör Olan Kız

Ağlamaktan Kör Olan Kız Bir gün bir zat Hasan Basri hazretlerine gelerek yalvarır: “Aman efendim! Ne olur? Allah için bize bir yardımda bulununuz… ” Hazret– i imam da; “Nedir derdin? Ne hususta yardım edelim? Önce derdini ve ihtiyacını isteğini söyle ki sana yardım edebilelim” der. Adam; “Efendim! Benim çok akıllı bir kızım var, onu çok severim, şimdi bu akıllı kızıma bir şeyler oldu. Gece gündüz durmadan ağlıyor… Kur’an– ı Kerim okuyor ağlıyor, namaz kılıyor ağlıyor, hadis– i şerif okuyor ağlıyor ve bugünlerde gözleri görmez oldu. Korkuyorum ki hepten kör olacak… Sizden istirham ediyorum gelseniz de bir baksanız. Bir nasihat etseniz biraz öğüt verseniz şu kızıma” diye rica eder. Hasan Basri; Hazretleri kabul eder, adamın evine kadar giderler. Eve vardıklarında Hasan Basri hazretleri; “Yavrum neden ağlıyorsun? Gözlerin ağlamaktan temelli kör olabilir! Sebebini bize söylersen sana yardımcı olabiliriz. Senden rica etsem sebebini söyler misin?” der. Kız şu cevabı verir:

Kör Çocuk Göze Kavuştu

Kör Çocuk Göze Kavuştu Her Peygambere Cenab-ı Allah bazı mucize selâhiyetleri vermiştir. Hazreti Musa Aleyhisselâm asası ile istediği zaman mucize izhar eder, ne arzu ederse onun vasıtası ile olmasını temin ederdi. Hazreti İsa'ya ise Cenab-ı Allah hasta ciltlere şifa verme, körlerin gözünü açma ve ölüleri diriltme gibi bazı mucizeler izhar etme selâhiyeti vermişti. Bizim Peygamberimiz Hazreti Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem'e ise bütün Peygamberlere verdiği mucizeyi izhar etme imkânı ve selâhiyeti vermiştir. Hatta bu ümmet içinden bazılarına da Cenab-ı Allah kerametler gösterme imkânı ihsan ederek peygamberlerin vekilleri olduğunu isbat etme kolaylığını ihgan etmiştir. İşte bunlardan bir tanesi Herat'lı Şeyhülislâm Ahmed-i Namık-el Cami Hazretleridir. Bir gün bir davete teşrif etmişlerdi. Evden ayrılacakları zaman hizmetçisi ayakkabılarını hazırlamış önüne koymuştu. Hazreti Şeyh giymek üzere iken: — Burada bir saat daha durmamız emr olundu, deyip gitmekten

Kendi Hatalarına Kör Başkalarının Hatalarına Savcı mısın?

Kendi Hatalarına Kör; Başkalarının Hatalarına Savcı mısın? Yaşlı adamın eşi evde tereyağı yapıyor, kocası ise her gün yakınlarındaki bakkala götürüp satıyor onunla geçiniyorlardı. Bakkal, adamın getirdiği tereyağını hiç tartmıyordu. Ancak bir gün "Acaba!" dedi, adam gittikten sonra tereyağını tartıya koydu, 900 gram olduğunu görünce çok öfkelendi ve "Yarın geldiğinde bunun hesabını sorar bir daha da ondan alışveriş yapmam!" dedi. Ertesi sabah yaşlı adam elinde tereyağı içeriye girdi, bakkal sert bakışlarıyla; - "Bir daha senden tereyağı almayacağım!" dedi. Yaşlı adam üzülerek; - "Efendim bir yanlışım mı oldu?" dedi. Bakkal; - "Efendi senin bana verdiğin tereyağını tarttım. 900 gram geldi ayıp değil mi bu yaptığın?" dedi. Yaşlı adam utanarak başını yere eğdi ve - "Efendim bizim terazimiz yok, sizden bir kilo şeker almıştık onu tartı olarak kullanıyoruz" dedi. Bakkal utancından ne yapacağını şaşırdı. B

Kör döğüşü

Kör döğüşü Nasreddin Hoca Rahmetûllahi Aleyh, gençliğinde dilenen bazı insanlar görür. Epey bir zaman adamları inceler. Dilenciler kör oldukları için çevredeki insanlar onlara pek çok yardım verirler. Fakat dilenciler bir türlü doymak bilmezler. Hoca, dilencilerin yanlarına yaklaşır. Cebinden para kesesini çıkartıp şakırdatır, tekrar cebine koyar. Sonra dilencilere: “Alın bu paraları, aranızda bölüşün ama sakın kavga etmeyin!” diyerek yanlarından uzaklaşır. Adamları tekrar gözlemeye başlar. Kör dilenciler, para kesesini içlerinden birinin cebe indirdiğini sanarak parayı almak için birbirlerine girerler: “Kese sende, yok bende! Bende değil sende! Çabuk benim payımı verin! Yoksa ben size yapacağımı bilirim!” gibi sözlerle açgözlü dilenciler, birbirlerine girerek dövüşmeye, küfretmeye başlarlar… Ama keseyi de bir türlü ele geçiremezler. Hoca bunları gözlerken: “Hey gidi açgözlüler! Hey gidi iki dünya körleri hey!” diye söylenir… Oradan geçen biri: “Ne oluyor Hocam?” diy