Kayıtlar

kadar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Aç Karnına Su İçmek

Aç Karnına Su İçmek   Bir ay boyunca uyanır uyanmaz bir bardak su içmeye başladık. Dilerseniz bunun faydalarına hep birlikte göz atalım… 1. Daha enerjik hissettik ve metabolizmamız hızlandı. Uzmanlar sabahları içilen suyun metabolizma hızımızı %24 artırdığını söylüyor. Su aynı zamanda vücudun besinleri emmesini kolaylaştırıyor. Bununla bağlantılı olarak biz de kendimizde enerji artışı hissettik. Metabolizmamızın hızlandığını ve sindirim problemlerimizin azaldığını gördük. Ayrıca uykulu ve yorgun halimizin geçtiğini ve daha aktif hissettiğimizi fark ettik. Çünkü aç karnına içilen bir bardak su, alyuvarların büyümesini uyarıyor ve daha fazla oksijen taşımalarını sağlıyor. Böylelikle enerji seviyemiz de artıyor. 2. Kilo vermeye başladık. Su, metabolizmayı hızlandırdığı için yağ ve kalori yakımını da kolaylaştırıyor. Sabah içtiğimiz su midede doluluğa neden olduğu için fazla yeme isteğimizin azaldığını gözlemledik. Böylelikle iştahımız azaldı ve sağlıklı bir şekilde kilo vermeye

Namaz Ancak Bu Kadar Güzel Anlatılabilir.

Namaz Ancak Bu Kadar Güzel Anlatılabilir.   ·      Cuma namazı mahkûma farz değildir, beş vakit namaz mahkûma farzdır. ·      Cuma namazı hastaya farz değildir, beş vakit namaz hastaya farzdır. ·      Cuma misafire farz değildir, beş vakit namaz misafire farzdır. ·      Bu beş vakit namaz işi çok olana da farzdır. ·      Genç olana da farzdır. ·      Kalbi temiz olana da farzdır. Çünkü namaz Allah’ın emrine itaattir. ·      Namaz kulluğun ispatıdır. ·      Namaz Allah’la konuşmaktır. ·      Namaz Allah’la buluşmaktır. ·      Namaz Allah’la sözleşmektir. ·      Namaz Allah’a yönelmektir. ·      Namaz Allah’a bağlanmaktır. ·      Namaz imanın ilânıdır. ·      Namaz dinin direğidir. ·      Namaz hicrettir. ·      Namaz Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in gözünün nurudur. ·      Namaz vuslattır. ·      Namaz miraçtır. ·      Namaz eğilerek yükselmenin adıdır. ·      Namaz dünyada nurdur. Ölüm anında şefaatçidir. Kabirde yoldaştır. Ahirette kur

Benjamin Netanyahu’yu Bu Kadar Korkutan Neydi?

Benjamin Netanyahu’yu Bu Kadar Korkutan Neydi?   Benjamin Netanyahu hahamlarla toplanmış, kahve içerken bir taraftan da Gazze’yi tamamen nasıl boşaltacağını, o kadar insanın nasıl katledeceğini, kalan insanların nereye gönderileceğini; Mescid-i Aksa’nın nasıl Süleyman Tapınağı yapılacağını, diğer İslâm ülkelerinin nasıl işgal edileceğini, Arz-ı Mevûd’un ve Dünya Hâkimiyetinin nasıl gerçekleştirileceğinin planlarını yapıyormuş. Kapı çalınmış. Gelen istihbarat subayı, saygıyla: “- Efendim bütün Müslüman ülkeler İsrail’i kınıyor!”. Demiş. Benjamin Netanyahu kahvesinden; bir yudum daha çekerek: “- Ondan hiçbir şey çıkmaz, onlar kendi kamuoylarını sakinleştirmek için yapıyorlar!” demiş. İstihbarat subayı çıkmış. Ama çok geçmeden, tekrar gelmiş: “- Efendim Müslümanlar tekrar toplanmış, İsrail’i nasıl durduracağını, BM’i toplantıya çağıracağını” konuşuyor. Benjamin Netanyahu kahvesinden keyifli keyifli bir yudum daha çekerek: “- Ondan da hiçbir şey çıkmaz çünkü durduramazl

İbrahim Amca ve Cadallah Kuran (Yaşanmış Hikâye, Sonuna Kadar Okuyun...)

İbrahim Amca ve Cadallah Kuran (Yaşanmış Hikâye)   Bu yaşanmış gerçek bir hikâye. Mısırlı bir dava adamı olan doktor Saffet Hicazi'den dinledim bir Tv kanalında... Kendisi de, olayın kahramanından bizzat dinlemiş. İbrahim Amca bir Türk. Fransa'da yaşıyor ve mütevazı bir bakkal dükkânı var, daha doğrusu küçük bir marketi... O'ndan alışveriş yapan bir sürü site sakini var dükkânının çevresinde. Her milletten, her dinden, her renk ve ırktan pek çok insanlar... Olayımızın kahramanı Cad, 7 yaşında bir Yahudi çocuğudur. Cad, her gün gelir ve İbrahim Amca'dan alışveriş yapar, her gelişinde de sahibine hissettirmeden(!) bir çikolatayı cebine indiriverir... Bu aylarca böyle devam eder. Bir gün yine gelir, alışveriş yapar ama her zaman yaptığı gibi çikolata almaz, çıkar... İbrahim Amca, arkasından seslenir şefkatle; "Caad, bugün çikolatanı almadın" Ve uzatır ona her zaman Cad'ın aldığı çikolatayı... Cad, çocuk şaşırır ve: "- Biliyor muyd

Allah’ım Senden Cömertliğin Kadar İstiyoruz…

          İçi bal fıçılarıyla dolu bir gemi limana yaklaştı. İşçiler bal fıçılarını boşalttıkları sırada fakir olduğu her hâlinden belli olan yaşlı bir kadın elinde küçük bir kâseyle çıka geldi.           Balların sahibi olan tâcirin yanına gidip, kendisine kâse dolusu bal vermesini istedi. Tâcirin sessiz kalıp kendisine bal vermediğini gören yaşlı kadın ümitsizce geri döndü...         Yaşlı kadın oradan ayrılınca tâcir, olaya şahit olan genç çalışanını çağırıp yaşlı kadını takip etmesini ve evine bir fıçı dolusu bal götürmesini söyledi.           Genç adam şaşırıp kalmıştı:         “- Kadıncağız sizden azıcık bal istedi, vermediniz; şimdi ise bir fıçı bal gönderiyorsunuz!”         Tacir cevap verdi:          “- Ey genç! O kendi miktarınca ve ihtiyacı kadar ister, ben de kendi miktarımca ve gücüm kadar bağışladım...”             “- Allah'ım! Bizim ihtiyaç kâselerimiz küçük ve derinliği azdır...” Biz ne istenmesi gerektiğini veya nasıl istenmesi gerektiğini bilmeyi

Dedeciğim, Bir İnsanın Ömrü Ne Kadar Olur?

  Torunu, dedesine sorar: “- Dedeciğim, bir insanın ömrü ne kadar olur?” Dede gülerek: “- Ezanla namaz arası kadardır, yavrucuğum!” deyince; Torun: “- Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?” der. Dede: “- Evet yavrum. Ömür, namazsız ezanla, ezansız namaz arası kadardır!” diye cevap verir. Torun: “- Dedeciğim, ben anlayamadım, açıklar mısın?” Dede şefkatle: “- Bak yavrum, geçenlerde komşumuzun çocuğu doğdu. O çocuğun kulağına ezan okundu değil mi? İşte o ezanın namazı kılındı mı? Torun: “- Kılınmadı!” Dede: “- O ezan, namazsız Ezan”dı. İnsan öldüğü zaman kılınan cenaze namazının da ezanı yoktur. O da ‘Ezansız Namaz’dır. Aslında o namazın ezanı, insan doğunca okunmuştu kulağına. İşte yavrum, ömür dediğin Ezanla Namaz arası kadardır.”

Şeytan Yenik Düşünceye Kadar…

  Biri, Hz. Ali Radiyallahü Anh'a sorar: “- Günah işledim, ne yapayım?” Hz. Ali Radiyallahü Anh: “- Tövbe et!”, der. O zat: “- Tövbe ettim, yine günah işledim!”, deyince; Hz. Ali Radiyallahü Anh: “- Yine tevbe et!”, der. O zat sorar: “- Ne zamana kadar tövbe edeyim?” Hz. Ali Radiyallahü Anh: “- Şeytan yenik düşünceye, senden ümidini kesinceye kadar tövbe et!”.

Ne Kadar Malım Mülküm Çok Olsa da…

    Hasan efendi adıyla meşhur bir ihtiyar vardı. Yaratılış gayesini iyi bilirdi. Ömrünü dinine hizmet etmekle geçirmişti. Mum dibine ışık vermez misali oğluna ne kadar nasihat etmişse de oğlu söz dinlememişti. Ölüm döşeğindeyken oğlunu çağırıp der ki: “- Oğlum bugüne kadar hiç bir nasihatimi dinlemedin. Son bir arzum var onu bari yerine getir!” Oğlu merakla sorar: “- Son arzun nedir baba?” Ben ölünce yıkandıktan sonra daha kefenlenmeden hocadan müsaade iste babamın vasiyeti var de ayaklarıma çorap giydir? “- Baş üstüne babacığım. Bir çift çorabın ne kıymeti var. Söz veriyorum vasiyetini yerine getireceğim.” İhtiyar baba sevdiği bir arkadaşını da çağırıp ona der ki: “- Bu mektubu ben ölüp defnedildikten sonra oğluma vermeni rica ediyorum.” Arkadaşı kabul ederek mektubu alır. Gün gelir ihtiyar Hasan Efendi fâni dünyadan baki âleme göç etmek üzere vefat eder. Meyyit yıkanıp kefenleneceği zaman oğlu elinde bir çift çorapla gelir. Hoca efendiye babasının vasiyetini an

Ay, Ne Kadar Güzel Bir Adet!

Ay, Ne Kadar Güzel Bir Adet!   Zamanın birinde bir hanım bütün sene boyunca hazırlanır, Rebiülevvel ayı geldiğinde:  “Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’in doğduğu aydır!”  diyerek bu ayda Mevlitler ve Kur’an-ı Kerim’ler okutur ve ziyafetler verirmiş. Onun da Yahudi bir komşusu varmış. Yahudi kadın merak ediyor, eşine soruyor… “- Bu Hanım, her sene neden bu ay da böyle ikramlar veriyor?” diye. Eşi daha bilgiliymiş, diyor ki: “- Onların, inandıkları peygamberlerinin doğduğu aydır bu ay... Bu aya hürmeten teşekkür için; bu ay da Kur’an-ı Kerim’ler okutur, ziyafetler verir…” Deyince: Yahudi hanımının çok hoşuna gitmiş…  “- Ay ne kadar güzel!"  diye geçirmiş içinden… Yahudi Hanım, o gece rüyasında komşusunun ziyafetine gittiğini görür. Kapıdan girer, görür ki Kur’an-ı Kerim’ler okunuyor, yemekler  yeniliyor… Çok hoşuna gidiyor. Hayran hayran bakarken; o anda kapı açılır. İçeriye yüzü güneş gibi parlayan, arkasında da yüzü ay gibi parlayan bir takım insanlar girer… Onlara b