Kayıtlar

Kalbiniz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Dualarınız Kalbinizden Olsun!

Dualarınız Kalbinizden Olsun!   İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh Hazretleri, padişah iken gördüğü bir rüya uğruna tacı tahtı terk ediyor, derviş oluyor, diyar diyar dolaşıyor. Seneler sonra seyr-i sülûkünü tamamladıktan sonra Belh şehrine tekrar geliyor. Kendi yaptırdığı camide yatsı namazı kılıyor. Dışarıda kar var, hava çok soğuk… "- Şurada kıvrılayım da sabah olunca giderim!” diye düşünüyor. Caminin bekçisi geliyor... Bekçi: "- Ne yapıyorsun burada” diyor... İbrahim Ethem: “- Müsaade et şurada yatayım, sabah Namazından sonra gideceğim!” diyor. Bekçi bacağından tutuyor ve O’na: “- İbrahim Ethem senin gibi çulsuzlar için yaptırmadı bu camiyi…” diyor ve bacağından sürükleye sürükleye, kafasını merdivenlere vura vura, onu dışarıya atıyor... İbrahim Ethem, “Kibir olur diye… “Bu camiyi ben yaptırdım!” diyemiyor. Çaresiz şehre gidiyor. Her taraf kapalı, sadece bir ekmek fırını açık... Kapıyı çalıyor ve sabaha kadar oturma müsaadesi istiyor. Orada harıl harıl

Kalbiniz Kırılacağına Varsın Taş Kırılsın

Kalbiniz Kırılacağına Varsın Taş Kırılsın Sultan Mahmud-u Gaznevi hazretleri bir savaş sonunda çok kıymetli bir elmas yakut taşı ganimet olarak ele geçirir. Sonra taşı eline alarak baş vezirine, (Al bu taşı kır, paramparça et) der. Baş vezir der ki: - Aman efendim bu çok kıymetli ben bunu kıramam. Sonra yanındaki diğer vezire aynı şeyi söyler. O da der ki: - Bu çok kıymetlidir, kırılmaz bu. Diğerlerinin hepsi aynı şeyi söylerler. Sultan, özel hizmetçisi Ayaz’ı çağırıp, (Al bu taşı kır) der. Daha demeye kalmadan Ayaz taşı yere vurup kırar, paramparça eder. Padişah hiddetli bir şekilde der ki: - Bre Ayaz sen ne yaptın, vezirler bunun çok kıymetli olduğunu söylediler. Nasıl kırarsın bunu? Ayaz der ki: - Efendim, ben taştan ne anlarım, benim için kıymetli olan sizin emrinizdir, sizin kalbinizdir, kalbiniz kırılacağına varsın taş kırılsın. Sultan vezirlerine dönüp der ki: - Ayaz’ı niçin sevdiğimi anladınız değil mi? Sizin gibi beni bir taşa değişmedi.

Asıl Değişen Sizin Kalbiniz

Resim
Asıl Değişen Sizin Kalbiniz Bir padişah, bir iki vezirini ve diğer erkândan birkaçını yanına alarak payitahta (başkente) yakın yerleşim merkezlerinde bir gezintiye çıkmıştı. Payitahttan ayrılıp bir kaç saatlik bir yol kat ettikten sonra yolları üzerindeki bir nar bahçesinin kıyısında dinlenme molası verdiler. Olgunlaşmış, tam kıvamını bulmuş olan narlar insanın iştahını kabartıyordu. Padişah bahçe içinde çalışmakta olan yaşlı bir adamı yanına çağırdı sordu: - Bu güzel nar bahçesi kimin? - Bu nar bahçesi benimdir efendim, babamdan miras kaldı. - Oğlun, uşağın var mı? - Allah bize oğul uşak vermedi efendim, bir karı kocadan ibaret iki kişilik bir aileyiz. - Peki, ben de bu ülkenin hükümdarıyım, şuradan bir nar şerbeti sıksan da içsek! İhtiyar; "Baş üstüne!" dedi ve hemen gidip bahçe içindeki kulübeden kalaylı, tertemiz bir tas getirdi. En yakındaki ağaçtan iki nar kopardı ve sıktı. İki nar tam bir tası doldurdu. Padişah içti ve çok beğend

Kalbiniz Erimesin!

Kalbiniz Erimesin! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Onlara, kendilerinden evvelkilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrâhim kavminin, Medyen halkının ve altüst olan şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberleri, onlara apaçık mûcizeler getirmişti. Allah onlara zulmede­cek değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idiler.” (Tevbe, 70) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Canımı kudret elinde tutan Allâh’a yemin ederim ki, ya iyilikleri emreder ve kötülüklerden nehyedersiniz, ya da Allah kendi katından yakın zamanda üzerinize bir azap gönderir. Sonra Allâh’a yalvarıp duâ edersiniz, fakat duânız kabul edilmez.” (Tirmizî, Fiten, 9/2169) Rasûlullah (sav): “–İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o vakit mü’minin kalbi tuzun suda eridiği gibi eriyecek!” buyurmuşlardı. Ashâb-ı kirâm: “–Niçin eriyecek yâ Rasûlallah?” diye sordular. Bunun üzerine Efendimiz (sav): “–Kötülükleri görüp de onları değiştirmeye güç yetiremediği için.” buyurdular. (Ali el-Müttakî, III, 686/84