Kayıtlar

git etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yaralanmakla Bir Şey Olmaz! Git, Şehid Ol!

Resim
Yaralanmakla Bir Şey Olmaz! Git, Şehid Ol!   Halit Paşa (Halit Karsıalan) savaştan yaralı olarak eve döner. Halit Paşa'nın Anası sorar: “- Oğul savaş bitti mi ki sen eve döndün?” “- Yok, ana! Yaralandım istirahat verdi tabipler izine geldim!” “- Yaralanmakla bir şey olmaz! Git, şehid ol!!!” Halit Paşa: Şu kahramanlık ibretlik solu sözleri söylemiştir. “- Vatan bizimdir, kaçan haindir, düşmana sırtını döneni vururum! Ben dönersem, siz de beni vurun!” Diye emir verebilen, düşman üstüne Fetih Sûresi’ni ezberden okuyarak gidebilen, unutturulan bir kahramandır O! Halit Paşa (Halit Karsıalan) Kimdir? 1883 yılında İstanbul’da doğdu. Harbiye’yi bitirdi (1903) ve Yemen’e gitti (1908). Bundan sonraki bütün hayatı cephelerde geçmiştir. Mondros’tan sonra Kazım (Karabekir) Paşa ile 15. Kolordu komutanlığına gelerek İslam Tümeni’nden kalan kuvvetlerin bir savunma çekirdeği haline getirilmesini sağladı. Kurtuluş Savaşı’nda Kocaeli Grubu’na komuta etti ve...

Dertlerin, Belaların Gitmesi İçin...

Dertlerin, Belaların Gitmesi İçin... ·      İstiğfar, insanı her murada, afiyete kavuşturur. Şifa için; tövbe etmeli, istiğfarı çok okumalı. ·      Molla Ca’fer hazretleri bir dersinde şunları anlattı: ·      Günah işleyince, hemen [kalb ile] tövbe ve [dil ile] istiğfar etmelidir! Kalbe gelen her sıkıntı ve karartı; tevbe, istiğfar ve pişmanlık ile ve Allahü teâlâya sığınarak kolayca giderilebilir. ·      Fakat, bu alçak dünya için gelen karartı, leke, kalbi büsbütün karartır. Bunu temizlemek çok güç olur. “Dünyaya düşkün olmak, günahların başıdır!” hadis-i şerifi bunu göstermektedir. ·      Hazret-i Ali (radıyallahu anh) buyuruyor ki: Ebu Bekir Radıyallahü Anh doğru sözlüdür. Ondan işittim ki, Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem “Günah işleyen biri, pişman olur, abdest alıp namaz kılar ve günahı için istiğfar ederse, Allahü teâlâ, o günahı elbette affeder. Çünkü Allahü te...

Başarının Götürdüğü Yere Git

Başarının Götürdüğü Yere Git Genç bir adam, Japonya'yı bir baştan bir başa dolaşıp ünlü ustaların bulunduğu okulları gezer.   Ünlü bir okula geldiğinde bu okulun ustasıyla görüşmek ister. Delikanlı ustanın karşısına çıktığında, "Benden istediğin nedir?" diye sorar usta. "Sizin tarafınızdan eğitilmek ve ülkenin en iyi karate ustası olmak istiyorum!", der delikanlı. "Bunun için kaç sene çalışmam gerekir?" "En az on sene!" , diye cevap verir usta. "On yıl çok uzun bir süre!" , der delikanlı; "Peki ya öğrencilerinizden iki kat daha fazla çalışsam!" "Yirmi yıl!" , diye cevap verir usta. "Yirmi yıl! Peki ya gece gündüz bütün gücümle çalışsam!" Bu kez ustanın cevabı, "Otuz yıl!" , olur. "Her seferinde size daha fazla çalışacağımı söylüyorum ve siz başarıya ulaşma süremin daha da uzayacağını söylüyorsunuz! Bu nasıl olur?" diye sorar öğrenc...

Unutma!

Unutma! Zaman geçiyor. Şimdi gözlerini kapat ve gidebildiğin kadar gerilere git, beş yaşına, üç yaşına... Su birikintilerinde üstünün çamur olmasına, ütünün bozulmasına endişe etmeden, sek sek oynadığın günlere... Misket oynarken aldığın keyfi, ilk aldığın oyuncağını hatırla. Sana "bir şarkı söyle" dediklerinde, hiçbir kaygı taşımadan avazın çıktığı kadar yüksek sesle söylediğin şarkını hatırla... Aç gözlerini. Şimdi kaç yaşındasın on beş mi, otuz mu, kırk beş mi, yoksa altmış mı, hangisi? Şimdi söyle; gözünü kapatıp açmandan daha hızlı geçmedi mi zaman? Peki, o günlerden geriye ne kaldı? Bir kırık misket... Unutma! Gözünü bir daha kapayıp açacaksın ve ömrün bitmiş olacak. Belki o zaman elinde kırık misketin de olmayacak! Olsa da ne çıkar ki zaten? Bir akşamüstü geldin ve gün batmadan gideceksin... (Alıntı)

Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat Ne Demek?

Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat Ne Demek? Öğrencilerinden biri Mevlana'ya sormuş; "Efendim, “Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat” bu dört kapı meselesini ben pek anlayamıyorum. Bana anlatır mısınız?" "Şimdi git, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var ve hepsi rahlelerine eğilmiş. Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım." Öğrenci gitmiş, birincinin ensesine bir tokat atmış. Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla karşılık vermiş. Öğrenci dayağı yemiş, geri dönecek ama hocasına itaat var. Yaradan’a güvenip ikinciye de bir tokat atmış. O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış. Tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş. Öğrenci devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış. Üçüncü şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş. Dördüncü, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına devam etmiş. Öğrenci Mevlana'ya dönmüş, olanları anla...