Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat Ne Demek?
Şeriat,
Tarikat, Marifet, Hakikat Ne Demek?
Öğrencilerinden
biri Mevlana'ya sormuş;
"Efendim,
“Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat” bu dört kapı meselesini ben pek
anlayamıyorum. Bana anlatır mısınız?"
"Şimdi
git, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var ve hepsi rahlelerine
eğilmiş. Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana
anlatayım."
Öğrenci
gitmiş, birincinin ensesine bir tokat atmış. Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp
arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla karşılık vermiş. Öğrenci dayağı
yemiş, geri dönecek ama hocasına itaat var.
Yaradan’a
güvenip ikinciye de bir tokat atmış. O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış. Tam
tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş.
Öğrenci
devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış. Üçüncü şöyle bir kafasını çevirip
baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş.
Dördüncü,
tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına devam etmiş.
Öğrenci
Mevlana'ya dönmüş, olanları anlatmış.
Mevlana;
-
Birinci, şeriat kapısını geçememiş biri idi. Şeriatta kısasa kısas olduğu için,
tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti.
-
İkinci, tarikat kapısındadır. Tokadı yiyince o da kalktı, tam tokadı iade
edecekti ki, tarikatta verdiği söz “Kötülüğe kötülükle karşılık
verilmeyeceği; sana kötülük yapana bile iyilik yap!" aklına geldi. Onun
için döndü, oturdu.
-
Üçüncü, marifet kapısına kadar gelmiştir. İyinin ve kötünün tek Yaratan’dan
geldiğini bilir, inanır. “Yaratan bu kötülüğe kimi alet etti, Rabbime ben ne
kusur ettim de bu musibet başıma geldi” diye merakından şöyle bir dönüp baktı.
-
Dördüncü, hakikat kapısını da geçmiştir. İyinin ve kötünün tek sahibinin
Allah’ü Teâlâ olduğunu bilir. Onun için dönüp bakmadı bile...
Yorumlar
Yorum Gönder