Kayıtlar

Mayıs 17, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Evlenmek istemiyor musun?

"Evlenmek istemiyor musun?" Koç Taceddin Baba, Söğüt toprağını nurlandıran bir Allah dostudur... Kabr-i şerifi Söğüt'ün Ortaca köyündedir. Bir talebesi vardı. Bir gün çıktı evden. Dergâha gidiyordu... Yolda kendi kendine "Ben, en iyisi evlenmeyeyim... Zira yalnız başıma daha çok ibâdet yapar, Allah'a daha yakın olurum" diye düşündü... Nihayet vardı dergâha. Ve oturdu bir kenarda. O esnada hocası talebelerini toplamış, sohbet ediyordu... O girince sohbeti kesti. Ve ona doğru dönüp; "Ey filan! Sen evlenmek istemiyor musun?" diye sordu. Genç, şaşkın hâlde; "Evet hocam" dedi. "Neden evlâdım?" "Evlenirsem kalbim dünyaya meyleder diye korkuyorum efendim." O zaman buyurdu ki: "Yanlış düşünüyorsun." "Öyle mi hocam?" "Evet evlâdım. Çünkü evlenmek, Peygamber Efendimizin sünnetidir... Bekâr kalmak yoktur bizim dinimizde... Hem mahşer günü Efendimiz, ümmetinin çokl

Niyet Çok Mühim!

Niyet Çok Mühim! Irak'ta yetişen Evliyâdan Seyyid Hasan Mükennâ hazretleri, bir gün genç bir talebesine; - Kıymetli oğlum! Mubâhların fazlasından sakınmalı, lüzumu kadar kullanmalısın, buyurdu. Bunları da, Allahü teâlâya kulluk etmek niyetiyle yapmalısın. Ve misal verdi: - Meselâ birşey yerken, Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmek için kuvvetlenmeye, giyinirken avret yerini örtmeye ve soğuktan, sıcaktan korunmaya niyet etmelisin. Ve ekledi: - Bunun gibi her mubâh için, hattâ ders çalışırken bile böyle gerekli niyetleri yapmalısın. Sözüne devamla; - Büyüklerimiz, ruhsattan elden geldiği kadar kaçınmıştır, buyurdu. Bunu yapamazsan, hiç olmazsa mubâhlardan dışarı çıkmamaya, haram ve şüphelilere taşmamaya gayret etmelisin oğlum. Ne kadar çalışalım? Bir gün de bâzı sevdikleri bu zâta gelerek; - Efendim, dünyâ için ne kadar, âhiret için ne kadar çalışalım? Diye sordular Cevap vermeden önce sordu onlara: - Peki siz dünyâda ne kadar kalacaksınız? - Yetmiş seksen s

Ölüm var! Âhiret var!

Ölüm var! Âhiret var! Ebû Alî Dekkak hazretleri, vefat edince, sevdiklerinden biri, rüyâda gördü kendisini. Baktı ki çok üzgün, devamlı ağlıyor. - Efendim, niçin ağlıyorsunuz, dünyaya geri dönmeyi mi istiyorsunuz? Diye sordu. Cevabında; - Dünya’ya bir şey için dönerim, buyurdu. - O nedir ki efendim? Deyince; - Elime demirden bir baston alır, ayağıma demirden bir ayakkabı giyer, bütün dünyayı kapı kapı dolaşırım. Kapıya çıkanlara; Ey insanlar! Ölüm var, âhiret var! Gafletle yaşamayın. Cehennemde azaplar çok şiddetli, dayanamazsınız! Derim, buyurdu. Bu zat bir gün sohbetinde; - İyi dost ve arkadaş, insanı doğru yola getirir. Ben iyi biri miyim, diye merak ederseniz, kiminle arkadaşlık ettiğinize bakın. İyilerle beraberseniz, siz de iyisiniz demektir. Bozuklarla olursanız, siz de bozulursunuz, buyurdu. Hikmetini sordular. - Çünkü ahlâk bulaşıcıdır. Kalb, karşısında kim varsa ona kayar. Yâhut da onun kalbi meyledip sana akar. Velhâsıl bugün kurtulmanın, bir tek çâ

Müslüman Bir Toplum Nasıl Çökertilir?

Müslüman Bir Toplum Nasıl Çökertilir? Abdülaziz Kıranşal Müslüman bir toplumu çökertmek istiyorsanız, önce ev hanımlığını ve anneliği değersizleştirin ki evde ana kalmasın. Evde ana kalmayınca nesiller televizyonun ve internetin emzirip büyüttüğü ruhsuz, kimliksiz ve merhametsiz nesiller olarak yetişsin. Bir toplumu yıkmak istiyorsanız, o toplumun babalarını borca, kredi kartı batağına, geçim derdine, işsizliğe ve açlığa mahkûm edin ki ne eşlerine, ne evlatlarına, ne de ailelerine ayıracak vakitleri kalsın. Taksit ödemekten, kirayı denkleştirme derdinden, çocuklarının okul masraflarını düşünmekten başka bir şey düşünmeye mecalleri kalmasın… Bir toplumu çürütmek istiyorsanız, evliliği pahalılaştırıp, nikâhsız birlikteliği ucuzlatın ki genç nesiller haram yollara tevessül etsin. Zinayı kolaylaştırıp evliliği zorlaştırın ki nesiller, flörtün, ahlaksızlığın pençesinde eriyip gitsin. Aile politikalarıyla, nafaka kanunlarıyla, pozitif ayrımcılıkla aileye darbe üstüne darbe

Hayıf Bana, Yazık Bana, Vah Bana!

Hayıf Bana, Yazık Bana, Vah Bana! Muradıma maksuduma ermezsem, Hayıf bana, yazık bana, vah bana! Kadir Mevlâm cemalini görmezsem, Hayıf bana, yazık bana, vah bana! Daima isyandır hep benim işim, Nic'olur kabirde ol garip başım, Duadan unutman eşim yoldaşım, Hayıf bana, yazık bana, vah bana! Âsi kulum defterine bak derse, Yüzün karaları gör ne çok derse, Yerim göğüm arasından çık derse, Hayıf bana, yazık bana, vah bana! Okumayıp defterimi şaşırsam, Mahşer yerlerinde derde düşürsem, Mümin kullarından ayrı düşersem, Hayıf bana, yazık bana, vah bana! Derviş Yunus Arasat’a varırsam, Yüzüm karaların anda görürsem, Defterimi sol elime alırsam, Hayıf bana, yazık bana, vah bana! Yunus Emre

Ben, Abdestsiz Ölmek İstemiyorum!

Ben, Abdestsiz Ölmek İstemiyorum! Tabiînden A'meş Hazretleri, abdestsiz bir an bile geçirmek istemezdi. Uyandığında su bulup abdest alması gecikecek olsa, derhal teyemmüm ederdi. Su bulup abdest alacak kadar kısa bir zamanı bile abdestsiz geçirmezdi. Bu halin sebebini soranlara da: “Ben, abdestsiz ölmek istemiyorum. Çünkü ölümün ne zaman geleceği belli değil.” buyururdu.

Hangisi Ağır?

Hangisi Ağır? Şeyh Ebu'l Vefa Hazretleri'ne, bir gün, “Şehrimize, şu kadar ağırlıktaki taşı kaldıran, şu kadar ağır yük taşıyan birisi geldi!” diye bahsedilmişti. Ebu'l Vefa Hazretleri, bu sözü söyleyen talebelerine, şu manidar karşılığı verdiler: “O ağır yükleri kaldırmak kolay, fakat şu abdest ibriğini taşımak ondan çok daha zordur.” Gerçekten de bu söz, ibretli bir cevaptır. Ağır taş kaldırmada, ağır yük taşımada nefsin hazzı vardır. "Ne güçlü, ne kuvvetli adam!" denilmesi, o kişiye lezzet ve şevk verir. Onun için, nefse kolay gelir. Ama abdest ibriğini taşımakta, nefsin hazzı ve lezzeti yoktur. Bilakis nefse muhalefet vardır. Bu yüzden de o hafif ibrik, nefse, o ağır yüklerden daha zor ve ağır gelir.

Dilimizden Düşmemesi Gereken Dualar

Dilimizden Düşmemesi Gereken Dualar ۱ - رَبِّ إِنِّي لِمَا أَنزَلْتَ إِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقِيرٌ Okunuşu:   Rabbi innî limâ enzelte ileyye min hayrin fakîr. Anlamı:   “Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım” Rabbi innî lima enzelte ileyye min hayrin fakîr." Kaynak:   Kasas suresi, 24. ayet ٢- رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِإِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِالْإِيمَانِ وَلَا تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلًّا لِّلَّذِينَ آمَنُوا رَبَّنَا إِنَّكَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ ﴿١٠﴾ Okunuşu:   Rabbenâgfir lenâ ve li ihvâninâllezîne sebekûnâ bil îmâni ve lâ tec’al fî kulûbinâ gıllen lillezîne âmenû rabbenâ inneke raûfun rahîm. Anlamı:   “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.” Kaynak:   Haşr Suresi – 10. Ayet ٣- سُبْحَانَ اللَّهِ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ، وَلَا إلَهَ إِلاَّ اللَّهُ، وَاللَّهُ أكْبرُ وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ