Kayıtlar

Aralık 27, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Padişahın Abdestsiz Söylemediği İsim

Padişahın Abdestsiz Söylemediği İsim Gazneli Mahmud Rahmetullahi Aleyh'in Muhammed isminde bir hizmetçisi vardır.             Sultan onu çok sevmekte ve bir ihtiyacı olduğu zaman devamlı ismiyle hitap ederek çağırmaktadır. Fakat bir gün onu çağırırken ismini söylemeden babasının ismiyle çağırır. Hizmetçi bundan endişeye kapılarak sorar: “-   Sultanım niçin beni ismimle çağırmadınız da babamın ismiyle seslendiniz? Siz Muhammed ismini çok sever, hep o isimle hitap ederdiniz.” Bunun üzerine Gazneli Mahmud bizler içinde bir takva ölçüsü olabilecek şu müthiş ifadeleri sarf eder: “-   Evladım hergün sana Muhammed isminle hitap ediyordum. Zira abdestli bulunuyordum. Şu anda ise abdestim yok, Muhammed ismini abdestsiz söylemekten hayâ ediyorum. Onun için babanın ismiyle çağırdım.” Yüce Peygamberimiz kâinatın iftihar tablosu Hz. Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi Vesellem’in sevgisinin bu ölçüler içinde kalplerimizde ...

Avrupalılar yıkanmayı Müslümanlardan Öğrendiler

Avrupalılar yıkanmayı Müslümanlardan Öğrendiler Fransızların Dünya milletlerine karşı kendisiyle övündükleri “Versay” sarayında bir hamam yoktur. Orta çağda, Paris’te, oturan bir Fransız, sabahleyin kalktığı zaman, evinde bir abdesthane olmadığı için, oturağa yaptığı pislik ile içme suyu, şişesini beraberinde Sen nehrine götürür; o nehirden evvelâ içmek için su alır. Sonra pisliğini nehre dökerdi. Bu satırlar “içme Suyu” “(L’Eau Potable)” adlı bir Fransız eserinden, aynen alınmıştır. Kanunî Sultan Süleyman, zebanında İstanbul’a gelen bir Alman rahibi, tahminen 967 [m.1560] tarihinde yazdığı bir eserde; “- Buradaki temizliğe hayran, oldum. Burada herkes günde beş defa yıkanır. Bütün dükkânlar tertemizdir. Sokaklarda pislik yoktur. Satıcıların elbiseleri üzerinde ufak bir leke bile bulunmaz. Ayrıca İsmine (hamam) dedikleri ve içinde sıcak su bulunan binalar vardır ki, buraya gelenler, bütün bedenlerini yıkarlar Hâlbuki bizde insanlar pistir, yıkanmasını bilmezler!” demekte...

İmamın Muhteşem ölümü

İmamın Muhteşem ölümü Bir imam efendi varmış, namazını tadil-i erkâna uyarak kılmaya çok dikkat edermiş, cemaati hayranmış imam efendiye. İmam efendi, bir gün cemaate öğle namazı kıldırırken, öğlenin sünnetinde sağına selam verirken, aksakallı bir ihtiyar görür. Sola selam verir, hemen sağına döner, bakar ki ihtiyar yok. Farza geçer, farz namazda da aynısı olur. İmam efendi, şaşkındır. Son sünnete durur, tam sağa selam verecek, ihtiyar yine orada. Sola selam vermeden, sorar: Amca sen kimsin, necisin? Namazda sağa selam verirken varsın, sola selam verip, geri baktığımda yoksun? İhtiyar adam: Eğer beni merak ediyorsan, peşine cemaatini de al bir karanlık sokak var, orayı geç. Orada korkunç mu korkunç bir sokak var, orayı da geç. Ondan sonra, yeşil bir kapı çıkacak önüne. O kapının üzerinde ”LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULALLAH” yazıyor. O kapıdan gir beni orada bulacaksın, kim olduğumu ancak o zaman söylerim. İmam efendi, hemen cemaate dönüp: Benim...