Kayıtlar

Şubat 15, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Boş Duranı Allah’ü Teâlâ Sevmez

Boş Duranı Allah’ü Teâlâ Sevmez Çalışmak ibadettir. Çalışan Allah’ın dostudur. Boş durmamalı. Onun dostu olmak, rızasını kazanmak için yılmadan yorulmadan çalışmalı... Bir gün, Peygamber efendimiz Aleyhisselâm, bir yerden geçerken, “Boş duran birine” selâm vermedi. Dönünce aynı adama selâm verdi. Eshâb-ı Kirâm aleyhimürrıdvân, şaşırıp: “Geçerken aynı adama selâm vermediniz, dönerken aynı adama niye selâm verdiniz!” diye hikmetini sordular. Buyurdu ki: “O adam giderken hiçbir iş yapmıyordu. Boş duranı Allah’ü Teâlâ sevmez. Allah’ü Teâlâ’ın sevmediğine ben niye selâm vereyim? Dönerken ise bir çöple olsa bile yeri karıştırıyordu. Yani bir şeyler yapıyordu. Onun için selâm verdim.” Buyurdular.

Allah’ü Teâlâ İçin Dost Edinmek

Allah’ü Teâlâ İçin Dost Edinmek Allah’ü Teâlâ Mûsâ Aleyhisselama sorar: -Ya Mûsâ benim için bir amel işledin mi? ... Mûsâ Aleyhisselam: -Ya Rab, senin rızan için namaz kıldım. Oruç tuttum. Sadaka ve zekât verdim. Allah’ü Teâlâ buyurur: -Bütün bu ibadetler senin içindir, namaz kıldın, sana burhandır; oruç tuttun sana cehennemden siperdir, sadaka gölge, zekât ise nurdur. Bunların hepsi sana, benim için ne yaptın? Hazreti Mûsâ: -Allah’ım! o halde senin rızan için olacak bir ameli bana bildir. Allah’ü Teâlâ hazretleri buyurur: -Ya Mûsâ! Benim için dost ve yine benim için düşman edindin mi? Allah’ü Teâlâ için sevdiği kardeşliğini ziyarete giden kimsenin yoluna Allah’ü Teâlâ bir melek gönderir. Melek: Nereye gidiyorsun? Adam: Falan kardeşimin ziyaretine gidiyorum. Melek: Onunla görülecek bir işiniz mi var? Adam: Hayır. Melek: O adamla hısım ve akrabalığınız mı var? Adam: Hayır. Melek: Yoksa onun sende bir şeyi mi var?

Sermayesi Eriyen Adama Acıyın

Sermayesi Eriyen Adama Acıyın Bir veli pazara gider. Pazarda pazarcı malını satmak için şöyle bağırıyor: —Sermayesi eriyen adama acıyın! Bu sözü duyan veli düşer bayılır. Onu görenler hemen koşar yanına gelir ve ayılması için elini yüzünü ıslatırlar. Bir müddet sonra kendine gelir. Etrafında toplanan meraklı kalabalık dayanamayıp sorar: — Efendim, size ne oldu böyle, bir rahatsızlığınız mı var? Ansızın düşüp bayıldınız. Sizi böyle görünce bizlerde üzüldük ve de merak ettik bu halinizi. Mahsuru yoksa bizimle paylaşır mısınız sizi bu hale düşüren nedir? — Evladım, az önce buz satan kardeşinizin sözü beni çok etkiledi. O malını satmak için kullandığı cümleler beynime balyoz gibi indi. Ayakta duracak dermanım kalmadı. Yığılıp kalmışım. O, “Sermayesi eriyen adama acıyın.” dediğinde ben de kendimi düşündüm. Her gün ömür sermayem eriyip gidiyor. Bir daha telafisi olamayacak. En önemli sermayemi verimli kullanamazsam halim nice olur? Nefsimin serkeşliği beni korkutuyor. Rabb

Çocuğumuza İyi Bak

Çocuğumuza İyi Bak Öğretmen bir gün denizin ortasında batmak üzere olan bir geminin hikâyesini sınıfta öğrencileriyle paylaşır. Gemideki çift cankurtaran botunun yanına kadar gelir ve sadece bir kişilik yer olduğunu görür. Hikâyenin gerçekliği hakkında tamamen emin olmasam da, hepimizin hikâyeden ders çıkaracağını zannediyorum. Öğretmen, hikâyeyi anlatmaya başlar. Gemi, denizin ortasında aniden batmaya başlar. Gemideki bir çift cankurtaran botuna yaklaşırken sadece bir kişilik yer kaldığını görür. O an adam, karısını geride bırakır ve bota atlar. Batmak üzere olan gemideki kadın eşine bakar ve son cümlesi şu olur. Öğretmen bir an durur ve öğrencilerine, “Sizce kadın, kocasına ne demiş olabilir?” diye sorar. Öğrencilerinin çoğu: “Senden nefret ediyorum. Nankör herif!” demiştir diye cevap verir. Öğretmen, köşede sessizce oturan bir çocuk görür ve aynı soruyu ona da sorar. Çocuk, “Öğretmenim bence ‘Çocuğumuza iyi bak demiştir'” diye cevap verir. Öğretmen şaşırarak çocuğa