Kayıtlar

Ağustos 20, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Şemsi Tebrizi (Kuddise Sirrûh) 40 KuralıŞemsi Tebrizi (Kuddise Sirrûh) 40 Kuralı

Şemsi Tebrizi Kuddise sirrûh’un 40 Kuralı   01- Kural: Yaratanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok, eğer, tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir. 02- Kural: Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstünde ki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil! 03- Kural: Kur’an dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonra ki batıni manadır. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye. 04- Kural: Kâinattaki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, onu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu ...

Cebele'nin Şam'a Kaçışı

Cebele'nin Şam'a Kaçışı Cebele'nin Şam'a kaçışı ve mürted oluşu hakkında şunlar rivayet ediliyor: Cebele önce Müslüman oldu. Zira rivayete göre Cebele Şam'a git­tikten sonra Hz. Ömer, Şam'ın idarecilerine, şu mektubu yazdı: “Cebele, kavminin ileri gelenleriyle bana geldi ve Müslüman oldu. Ona ikram ettim. Mekke'ye gitti.  Tavaf yaparken Beni Fuzara kabile­sinden bir kişi  Cebele'ni  eteğine bastı. Cebele, Beni Fuzara'dan olana vu­rup burnunu dağıttı. Dişlerini kırdı. El-Fuzara kabilesinden olan kişi Cebele'yi bana şikâyete geldi. Ben: “Ya Cebele'yi affedersin veya kendisin­den kısas alırsın!” diye hükmettim. Cebele: “Ben bir kıralım. O ise bir avam. Ondan ötürü benden kısas mı alıyorsun?” diye itiraz etti. Ona cevab olarak dedim ki: “Seninle onu İslâm bir araya getirmiştir. Sen ancak akıbetle yani güzel netice (ve güzel amelle) ondan üstün olabilirsin.” Cebele, Hz. Ömer'den, kısası ertesi güne tehir etmesini ist...

Yardıma Muhtaç Kimselerin Koyunlarını Sağan Devlet Başkanı

Yardıma Muhtaç Kimselerin Koyunlarını Sağan Devlet Başkanı Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh, önceleri ticaretle uğraşıyor, çarşıya inip alış veriş yapıyordu. Ayrıca koyun sürüsü vardı ve zaman zaman onlarla meşgul oluyordu. Bazen mahallesindeki yardıma muhtaç kimselerin koyunlarını sağıyordu. Halife olup kendisine beyat edildiği zaman, daha önce koyunlarını sağdığı bir ailenin kızı: -Artık bundan sonra koyunlarımız sağılmaz!" diyerek hayıflandı. Kızın sesini işiten Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh: -Hayır, vallahi davarlarınızı sağmaya devam edeceğim. Üzerime aldığım bu işin daha önceki ahlakımı değiştirmeyeceğini ümit ediyorum, diye kızı teselli etti ve halife iken de mahallenin koyunlarını sağmaya devam etti. Hatta bazen koyunlarını sağdığı kimselere: -Nasıl istersiniz, sütü köpüklü mü sağayım, köpüksüz mü olsun? Diye sorar, onlar nasıl isterse öyle sağardı. Daha sonra bulunduğu mahalleden Medine'nin merkezine taşındı. Ticaret işiyle halifeliğin beraber yürüm...