Kayıtlar

Etmedi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İmamı A'zam, Kadılığı Kabul Etmedi

İmamı A'zam, Kadılığı Kabul Etmedi Emevîler zamanında Küfe Vali si, İbni Hübeyre idi. İrak'ta kaynaşmalar başgösterince, bu hareketi önlemek için devrinin ilim adamlarına hep birer mühim vazife verdi. Bunlar arasında İbni Ebi Leylâ, İbni Şübrüme, Davud bin Ebi - Hind gibi büyük âlimler de vardı. İmam- ı A'zam'a verilmek istenen vazife ise hepsinden ağır ve mes'uliyetli idi. Vali nin teklifine göre İmam- ı A'zamın izni olmadan, Beytülmalden bile bir şey verilmeyecekti. Yani mühür onun elinde olacaktı. Fakat İmam- ı A'zam Hazretleri bu vazifeyi kabul etmiyordu. Vali ise, vazifeyi kabul etmediği takdirde döveceğine dair yemin etmişti. Diğer Âlimler İmam'a: - Bu vazifeler, bizim de benimsediğimiz işler değil aslında... Ne olur, gel sen de bu vazifeyi kabullen, bizi kırma, biz senin kardeşleriniz, Biz kabul etmekten başka çare bulamadık, dediler. Ebû Hanife Hazretleri şu cevabı verdi onlara: - Bana Vasit mescidinin kapılarını saymayı

Şeytan, Arkadaşlığı Kabul Etmedi

Şeytan, Arkadaşlığı Kabul Etmedi Adamın biri sahrada dolaşırken, şeytan ona arkadaş oldu. Adam öğle namazını, ikindi namazını, akşam namazını ve yatsı namazını kılmadı. Uyuma vakti geldi, adam yatıp uyumak istedi. O zaman şeytan adamdan uzaklaşmaya başladı. Adam: — Benden niye kaçıyorsun? Diye sordu. Şeytan cevap olarak: — Ben ömrümde bir kere Allah'a asî oldum ve ondan dolayı da Allah'ın huzurundan kovuldum. Sen ise bir günde beş kere isyan ettin. Ben Allah'ın sana gadap edip, senin arkadaşın olmam hasebiyle beni de kahretmesinden korkarım, dedi ve arkadaşlığı kabul etmeyip uzaklaştı. (Alıntı)

Her Gün Kavga Eden Çiftler Ölümü Hatırlayınca Hiç Kavga Etmediler

Her Gün Kavga Eden Çiftler Ölümü Hatırlayınca Hiç Kavga Etmediler Bir gün bana bir arkadaş geldi. Hanımı ile hiç geçinemiyormuş. Evde her gün basit şeyler yüzünden tartışma oluyormuş, bıkmış bu tartışmalardan, artık ondan ayrılmak istiyordu. Bunların münakaşaları yüzünden iki taraf aileleri de birbirine girmiş. Hanımı bunun tarafına, bu da hanımının tarafına düşman vaziyette. Kanlı bıçaklı deniyor ya aynen öyle imişler. Yine bir gün perişan bir vaziyette geldi, hiçbir nasihat dinleyecek halde değildi. Ya Rabbi, ben buna ne diyeyim diye düşündüm. Sonra ona, “Ayrılsan da fark eden bir şey olmayacak, bir ay kadar ömrün kaldı, ne istiyorsan git yap” dedim. Bu sözü duyan arkadaş şok oldu, rengi attı, yine perişan bir durumda çıkıp gitti. Sonra arkadaşlardan ve kendisinden dinlediğim için ne yaptığını anlatayım. Kapıdan çıkar çıkmaz özel kalemdeki arkadaşlarla helalleşmeye başlamış. Rastladığı herkesle helalleşiyormuş. Eve gidince kavgalı hanımına, (Hatun gel demiş, bunca zamandır

Kadı: Padişahın Şahitliğini Kabul Etmedi

Kadı: Padişahın Şahitliğini Kabul Etmedi 1400’lü yılların başında Başkent Bursa’dayız. Osmanlı tahtında Yıldırım Bayezid, kadılık postunda ise Molla Şemsüddin Fenari oturuyor. Görülen bir dava münasebetiyle, Padişah’ın mahkemeye gelip şahitlik etmesi gerekiyor. Padişah, Kadı Efendi’nin huzuruna çıkıyor. Kimlik tespiti yapılır yapılmaz, Kadı Efendi, çıkışır gibi konuşuyor: “Terk-i cemaat eyledüğün şuyu’ bulmağılen, şahadetün caiz değildür!” (Namazlarını cemaatle kılmadığın söylendiğinden, şahitliğini kabul etmiyorum). “Namaz kılmayan çocuk sayılır, çocukların şahitliği kabul edilmez, önce namaz kıldığını ispat et sonra gel şahitliğini yap” dokundurmasını anında kavrayan Yıldırım Padişah, sarayına döner dönmez, bir cami yapılmasını emrediyor ve beş vakit namazını bu camide cemaatle kılmaya özen gösteriyor. Gelin bu bölümü de Osmanzade Taib Efendi’nin üslubundan okuyalım: “Hünkâr, saray-ı hümayunları pişgâhında (sarayının avlusunda) bir camii şerif bina idub evk