Kayıtlar

Mayıs 4, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Seyyid Abdülhâkim Arvasi Kuddise Sirrûh'tan Hikmetli Sözler -2-

001- Edeb hududa, sınırlara riayet etmek onu taşmamaktır. En büyük edeb ise ilahi hududu muhafazadır, gözetmektir. 002- Allah’ü Teâlâ bir kuluna iman vermişse ona daha ne vermemiştir. İman vermemişse ona daha ne vermiştir! 003- Bizim meclisimizde bulunanlar, sükût içinde otursalar ve sükûttan başka bir şey görmeseler bile, din bahsinde âlim geçinenlerin hatalarını keşfederler, bir bir çıkarırlar. 004- Kur’an-ı kerim şifadır. Fakat şifa, suyun geldiği boruya tâbidir. Pis borudan şifa gelmez. 005- Gerçek keramet, kerametin gizlenmesidir. Bunun dışında görünenler, velinin irade ve ihtiyarı ile değildir. İlahi hikmet öyle gerektiriyor demektir. 006- İlim cehli izale eder, yok eder, ahmaklığı değil. 007- Cemiyetteki ruh hastalıklarının sebebi, iman eksikliğidir. 008- Dünyada haram işleyen kimse, ahirette ondan mahrum kalır. Burada helal şeyleri kullananlar, orada, o şeylerin hakikatine kavuşur. Meselâ, bir erkek, dünyada haram olan ipeği giyerse, ahirette ipek giymekte

Seyyid Abdülhâkim Arvasi Kuddise Sirrûh'tan Hikmetli Sözler -1-

001- Abdülhakîm Arvâsî hazretleri siyasete hiç karışmamış, siyasi fırkalara bağlanmamıştır... Müridleri kendisine tekkelerin kapatılması ile ilgili olarak soru sorduklarında: Cumhuriyet, tekkeleri değil, boş mekânları kapattı. Onlar kendi kendilerini çoktan kapatmışlardı. Demiştir. Bu çarpıcı görüş, genel olarak o günlerin tekke ve dergâh tipine ait teşhislerin en güzelidir. Yasalara uymakta çok titiz davranır, konuşmalarında da bunu tavsiye ederdi. 002- Çok mütevazı, pek alçak gönüllü idi. Ben dediği hiç işitilmemişti. İslâm âlimlerinin adı geçtiği zaman: Bizler o büyüklerin yanında hazır olsak sorulmayız, gaip olsak aranmayız. Ve bizler o büyüklerin yazılarını anlayamayız. Ancak bereketlenmek için okuruz. Buyururdu. 003- Abdülhâkim Efendinin yemesi, içmesi, yatması, kalkması, konuşması, susması, gülmesi, ağlaması hep İslâmiyet’e ve Resulullah Efendimizin haline uygundu. Onun yemesini gören sanki adet yerini bulsun diye yiyor zannederdi. Az yer, lokmaları küçük alır ve yavaş ye