Kayıtlar

Mart 17, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ALLAH’Ü TEÂLÂ’NIN SIFATLARI

ALLAH’Ü TEÂLÂ’NIN SIFATLARI Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Keriminde kendisini daha iyi anlayıp kavrayabilmemiz için bir takım sıfatlarla nitelendiğini bize haber vermiştir. Bu sıfatları daha iyi değerlendirebilmek için üç kısımda ele almamız gerekir. I. ALLAH’Ü TEÂLÂ’NIN ZATÎ SIFATLARI Bu sıfatlar yalnızca Teâlâ’ya mahsus olan, başka varlıklarda bulunmayan sıfatlardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz: 1- Vücûd: Allah’ü Teâlâ’nın var olması demektir. Onun varlığı kendindendir, var olması kendi zâtının varlığı gereğidir. Diğer varlıklar gibi kendisini var edecek bir başkasına ihtiyacı yoktur. Zaten başkasına muhtaç olan ilâh olamaz. Allah’ü Teâlâ’nın varlığı her şeyden öncedir. Hâlbuki etrafımızda gördüğümüz bütün varlıklar sonradan meydana gelmiştir. Sonradan var olanlar, adından anlaşılacağı üzere bir başkası tarafından var edilmişlerdir; yani bunlar var olabilmeleri için Allah’ü Teâlâ’nın kendilerini var etmesine muhtaçtırlar. Allah’ü Teâlâ kendisinden olan bu varlığını devam e

Sesli Namaz Sureleri

Sesli Namaz Sureleri 1 Sesli Namaz Sureleri 2 Muhterem kardeşlerim; Lütfen bu sureleri bilgisayarınıza indirin. Ezberleyin! Bu sureler ebedi kurtuluşumuza vesile olacak inşallah! Artık bu devirde; “Babam beni okutmadı. Ben hocaya gitmedim. Ben dini eğitim almadım. Ne yapayım? Benim bir suçum yok”! Gibi mazeretler geçersizdir. Şimdi her şey elimizin altında. Kimse huzuru mahşerde mazaret ileri süremez. Bazıları; “Artık benim yaşım geçti, ben öğrenemiyorum!” gibi bir mazaret ileri süremez. Çünkü videosu var, görüntüsü var, Türkçe-Arapça yazılışı var. Gerekli çabayı gösterdiği halde zorlananlar yukarıda yazdığımız sure ve duaları kesinlikle öğrensin! Sonsuz ahiret hayatını kurtarsın! Yaşı ilerlemiş dede ve ninelerimize de kendi evlatları veya torunları yardımcı olup öğretsinler. Ben 73 yaşındaki bir dedemize Kur’an-ı Kerim öğrettim. Bana sürekli dua ediyor. Kendi yakınlarımıza komşularımıza yardımcı olup Cennette yüksek bir makam sahibi olalım! Kendisi yaşlanmış ö

PSV Taraftarlarından İnsanlık Dışı Hareket

Resim
PSV Taraftarlarından İnsanlık Dışı Hareket PSV taraftarının eğlenmek için mültecilere para ve yemek attıkları görüntü dünyayı ayağa kaldırdı. Madrid meydanında oturan ve maç saatini bekleyen PSV taraftarları eğlenmek için çevredeki dilenci kadınları seçti. Sıcak havada, kafede biralarını yudumlayan PSV’liler, dilenci kadınlara para atıp onları bir sağa bir sola koştururken, alınan her para sonrası “oley” çekti. Bununla da yetinmeyen Hollandalılar mültecilere şınav çektirip para verdikleri bardakların içine bira döktü. Bu son derece üzücü olaylar İspanyol TV şovu El Chiringuito tarafından canlı olarak yayınlanırken, sosyal medyada adeta deprem etkisi yarattı. PSV taraftarlarının Madrid'deki mültecilere yönelik yaptıkları aşağılayıcı hareketler dünya gündemine oturdu. UEFA Şampiyonlar Ligi’ndeki Atletico Madrid-PSV maçı öncesi yaşanan “insanlık dışı” olay izleyenleri şoke etti. PSV taraftarlarının mültecilere yaptıkları kısa sürede sosyal medyada büyük bir tepkiyl

Koca Yürekli Çocuk!

Resim
Koca Yürekli Çocuk! Ağrı'da yaşayan 4 yaşındaki Bekir Turab Çakır, kumbarasında biriktirdiği harçlığını, Güneydoğu'da terör olaylarından mağdur olan ailelere için düzenlenen yardım kampanyasına bağışladı. İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı'nın (İHH) "kardeşliğe ihtiyacımız var" sloganıyla başlattığı ve Ağrı'da 30 sivil toplum kuruluşunun destek verdiği yardım kampanyasına, Çakır da kumbarasında biriktirdiği paraları bağışlayarak destek oldu. Bekir Turab Çakır'ın biriktirdiği 112 lirayı teslim alan İHH Ağrı Temsilcisi Kenan Engin, gazetecilere yaptığı açıklamada, minik Bekir'in çok anlamlı bir bağışta bulunduğunu ifade ederek, "Bu inanç ve duyarlılığa sahip bir nesil yetiştirebilirsek, insanlığı bugün içinde bulunduğu kaos ve kargaşadan kurtarabiliriz. Bekir'i bu bilinçle yetiştiren anne ve babasına da çok teşekkür ederiz" dedi. Engin, çocuğa bağışından dolayı "İyilik Belgesi" ile "Kırk Hadis Kırk Ç

Helâl Kazanç Ve Haram Hususunda Titiz Ve İhtiyatlı Olmak

Helâl Kazanç Ve Haram Hususunda Titiz Ve İhtiyatlı Olmak Bir kimsenin temiz gönüllü, ihlâs sahibi ve ehl-i istikâmet olduğunu anlamak için onun, yaptığı ibâdetlerinden ziyade o ibâdetleri hangi kalbî seviye ve hâl ile yaptığına bakılmalıdır. Yâni bilhassa davranışlarının İslâm ahlâkına uygun ve kazancının helâl olup olmadığına dikkat edilmelidir. Bu meyanda Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, bir kimse methedildiği zaman, metheden şahsa, üç şeyi sormuştu:             “- Sen onunla hiç komşuluk, yolculuk, veya ticâret yaptın mı?” Muhâtabı üçünü de yapmadığını söyleyince: “- Öyleyse onu methetmeyin, çünkü siz onu lâyıkıyla tanımıyorsunuz!” buyurdu. Onun için Süfyân-ı Sevrî -kuddise sirruh-: “Kişinin dindarlığı, ekmeğinin helâlliği nisbetindedir.” buyurmuştur. Birgün kendisine:  “- Efendim! Namazı birinci safta kılmanın fazîletini anlatır mısınız?” dediklerinde de helâl lokmaya dikkat çekmiş ve:  “- Kardeşim! Sen ekmeğini nereden kazanıyorsun, ona bak! Kazancın helâl o

Ticarette Takvâ Ölçüsü

Resim
Ticarette Takvâ Ölçüsü Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin...” (Nisâ, 29) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Aldatan bizden değildir." (Müslim, İman, 164) İmam-ı Azam Ebû Hanîfe Rahmetullahi Aleyh, ticaretle geçinen hayli servet sahibi zengin bir kimse idi. Ancak ilimle meşgul olduğundan ticârî işlerini vekili vasıtasıyla yürütür, kendisi de yapılan ticaretin helâl dairesi içinde olup olmadığını kontrol ederdi. Bu hususta o derece hassastı ki, bir defasında ortağı Hafs bin Abdurrahman'ı kumaş satmaya göndermiş ve ona: "-Ey Hafs! Malda şu şu özürler var. Onun için bunu müşteriye söyle ve şu kadar ucuza sat!" demişti. Hafs da, malı İmâm'ın belirttiği fiyata satmış, ancak ondaki özrü müşteriye söylemeyi unutmuştu. Durumu öğrenen Ebû Hanîfe Rahmetullahi Aleyh, Hafs'a: "-Kumaşı alan müşteriyi tanıyor m

Bedeli Çanakkale'de Altın Olarak Tesviye Olunacaktır

Bedeli Çanakkale'de Altın Olarak Tesviye Olunacaktır Üç aylık bir tâlimden sonra Mehmed Muzaffer, “zâbit namzeti” olarak Çanakkale'de idi. (Mart 1916). Müttefik İngiliz ve Fransız kuvvetleri, Çanakkale'de uğradıkları mağlûbiyetlerden ve verdikleri yüzelli bin zâyiattan sonra Boğaz'ı aşamayacaklarını anlamışlar, 1915'in son haftasıyla 1916'nın ilk haftasında bütün hatları tahliye edip, çıkıp gitmişlerdi. Muzaffer, Çanakkale'ye vardığında harp durmuştu. Zaman zaman, İmroz-Bozcaada'da üslenmiş düşman gemileri ve uçakları bombardımanda bulunuyorlarsa da, 1915 Nisan'ından Aralık sonuna kadar sekiz ay süren kanlı boğuşmalara kıyasla bu bombardımanlar 'hiç' mesâbesindeydi. Çanakkale'deki birliklerin büyük bir kısmı, Kafkas, Irak ve Filistin cephelerine sevk edileceklerdi. Hazırlanma ve noksanları ikmâl emri aldılar. Muzaffer, birliğinin alay karargâhında vazifeliydi. Alayın kamyon ve otomobil lastiği ile diğer bir takım malzemeye ihtiya