ALLAH’Ü TEÂLÂ’NIN SIFATLARI
ALLAH’Ü TEÂLÂ’NIN SIFATLARI
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Keriminde
kendisini daha iyi anlayıp kavrayabilmemiz için bir takım sıfatlarla
nitelendiğini bize haber vermiştir. Bu sıfatları daha iyi değerlendirebilmek
için üç kısımda ele almamız gerekir.
I. ALLAH’Ü TEÂLÂ’NIN ZATÎ SIFATLARI
Bu sıfatlar yalnızca Teâlâ’ya mahsus
olan, başka varlıklarda bulunmayan sıfatlardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1- Vücûd: Allah’ü
Teâlâ’nın var olması demektir. Onun varlığı kendindendir, var olması kendi
zâtının varlığı gereğidir. Diğer varlıklar gibi kendisini var edecek bir
başkasına ihtiyacı yoktur. Zaten başkasına muhtaç olan ilâh olamaz. Allah’ü
Teâlâ’nın varlığı her şeyden öncedir. Hâlbuki etrafımızda gördüğümüz bütün
varlıklar sonradan meydana gelmiştir. Sonradan var olanlar, adından
anlaşılacağı üzere bir başkası tarafından var edilmişlerdir; yani bunlar var
olabilmeleri için Allah’ü Teâlâ’nın kendilerini var etmesine muhtaçtırlar.
Allah’ü Teâlâ kendisinden olan bu varlığını devam ettirmek için de hiç bir yere
ihtiyaç duymaz. Onun yok olduğu hiçbir an düşünülemez.
2- Kıdem: Allah’ü
Teâlâ’nın varlığının ezelî olması, başlangıcının evvelinin, öncesinin olmaması
demektir. Hiçbir şey yok iken, bu evren yaratılmadan önce de O vardı. Allah’ü
Teâlâ’nın varlığı şu anda, önceki tarihlerde başlamıştır demek asla doğru
olmaz. Böyle bir tarih vermek ancak sonradan olan varlıklar için söz konusudur;
çünkü onlar önce yok iken sonradan var olmuşlardır. "O, her şeyden
öncedir; kendisinden sonraya hiçbir şeyin kalmayacağı sondur; varlığı
apaçıktır; gerçek mahiyeti insan için gizlidir. O her şeyi bilir." (Hadid
Sûresi: 3. âyet.)
3- Bekâ: Allah’ü
Teâlâ’nın sonsuza değin ebedî olarak var olması demektir. Allah’ü Teâlâ ezelden
beri var olduğu gibi sonraya doğru da, ebediyen var olacaktır. Onun için
yokluk, yok olduğu an düşünülemez. Bu ancak sonradan bir başkası tarafından var
edilenler için söylenebilir; çünkü onlar önce yok iken, sonradan var
olmuşlardır. " Yeryüzünde bulunan her şey fânîdir, gelip geçici, yok
olucudur. Ancak Yüce ve Cömert olan Rabb’imizin varlığı bâkîdir, ebedidir, son
bulmaz." (Rahmân Sûresi: 26-27. âyetler.)
4- Vahdaniyet: Allah’ü
Teâlâ’nın bir ve tek olması demektir. O zâtında, sıfatlarında ve işlerinde bir
olup eşi, benzeri ve ortağı olmayandır. İslâmiyet Allah’ü Teâlâ’nın tek oluşu
inancı üzerine kurulmuş bir dindir ve bu özelliği ile diğer ilâhî dinlerle
aynıdır. "Ey Muhammet deki: Allah bir tektir, O hiçbir yere muhtaç
değildir. Doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey Ona denk değildir." (İhlâs
Suresi.)
5- Kıyam bi-nefsihi:
Varlığının kendisinden olması demektir. O varlığı için bir iken Allah’ü Teâlâ kendi
zâtının gereği olarak vardı. Var olması varlığını devam ettirmesi için hiçbir
şeye muhtaç değildir. Her şeyin yaratıcısı olan Allah’ü Teâlâ dilerse onları
var eder, varlıklarını devam ettirir, dilerse yok eder. " Allah’ü Teâlâ,
Ondan başka tanrı olmayan diri ve her an yaratıklarını gözetip duran, hiçbir
şeye muhtaç olmayandır." (Al-i İmran Sûresi: 2. âyet.)
6- Muhâlifetün li’l - Havâdis: Sonradan olanlarla benzememek demektir. Allah’ü Teâlâ sonradan
var olan varlıkların hiçbirine benzemez. Biz Onu nasıl düşünürsek düşünelim, O
bu düşündüklerimizden, hatır ve hayalimizden geçen şeylerin hepsinden başkadır
ve hiçbirisine benzemez. "Onun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir,
görendir." (Şûra Sûresi: 11. âyet.)
II. ALLAH’Ü TEÂLÂ’NIN SÜBÛTÎ SIFATLARI
Bu göreceğimiz sıfatların benzerleri
sınırlı ve vasıtalı olarak insanlara verilmiş olsa da, Allah’ü Teâlâ’nın
kendisine has olan bu sıfatları sınırsızdır ve herhangi bir vasıtaya muhtaç
değildir.
1- Hayat: Allah’ü
Teâlâ’nın diri ve canlı olması demektir. Allah’ü Teâlâ ezelî ve ebedî olan
hayat ile diri ve canlıdır. Onun için ölüm, uyku, dalgınlık, gaflet gibi şeyler
asla düşünülemez; çünkü bu ve benzeri şeyler eksikliktir, güçsüzlüktür. O daima
hayat sahibidir. " Ölümsüz, diri olan Allah’ü Teâlâ’ya güven, Onu özenerek
tesbih et." (Furkan Sûresi: 58. âyet.)
2- İlim: Allah’ü
Teâlâ’nın her şeyi bilmesi demektir. Evrendeki hiçbir şey Onun bilgisinin
dışında değildir. Allah’ü Teâlâ’nın ilmi her şeyi kuşatmıştır. Onun ilmi
ezelîdir, sınırsızdır, hiçbir şey Onun ilminin dışında meydana gelmez.
İnsanların ilmi ise, sonradan kazanılan, belli ve sınırlı bir ilimdir. "
Görüleni de görülmeyeni de bilen, yücelerin yücesi olan Allah’ü Teâlâ’ya göre,
aranızdan sözü gizleyen ile açığa vuran ve geceye bürünerek (gecenin
karanlığına) gizlenip gündüz ortaya çıkan arasında fark yoktur." (Râd
Sûresi: 9-10. âyetler.)
"İçinizde olanı gizleseniz de
açıklasanız da Allah’ü Teâlâ onu bilir. Göklerde olanları da yerde olanları da
bilir. Allah’ü Teâlâ’nın her şeye gücü yeter." (Al-i İmran Sûresi: 23.
âyet.)
3- İrade: Allah’ü
Teâlâ’nın dilemesi, istemesi demektir. Allah’ü Teâlâ, dilediği gibi hükmeder,
istediğini yapar ve bunları yerine getirmek için hiçbir şeye muhtaç değildir.
Hür serbest olarak dilediğini yapar, dilediğini yapmaz. Evrendeki her şey Onun
bu sıfatı ile yaratılmakta ve meydana gelmektedir.
"Bir şeyin olmasını istediğimiz
zaman sözümüz sadece OL demektir ve o hemen oluverir." (Nahl Sûresi: 40.
âyet.)
4- Kudret: Allah’ü
Teâlâ’nın gücü olması, istediği her şeyi yapabilmesi demektir. Allah’ü
Teâlâ’nın evrende dilediği gibi hükmetmesi, tercihini kullanmaya gücünün,
kudretinin yetmesi demektir. Allah’ü Teâlâ’nın sonsuz, bitmek, tükenmek
bilmeyen kudreti ve gücü vardır. Onun ezelî olan güç ve kudretinin dışında
kalan hiçbir şey yoktur. Dilerse bu evren gibi daha birçok evrenler yaratmağa
gücü yettiği gibi, yaratıkları bir anda yok etmeğe de gücü yeter. Yıldızlara,
aya, güneşe bakarak bu gücün büyüklüğünü, sınırsızlığını, ebediliğini daha iyi
kavrarız.
"Şüphe yok ki Allah’ü Teâlâ her
şeyi yapmağa, her şeye güç yetirmeğe kâdirdir." (Bakara Sûresi: 20. âyet.)
5- Semi: Allah’ü
Teâlâ’nın her şeyi işitip duyması demektir. Onun işitmesine hiçbir şekilde
sınır ve kısıtlama yoktur. İnsanlar belli şiddetteki sesleri işitebilirler.
İşitmek için bir takım araçlara ve organlara sahip olmak gerekir. Arada hava
olmasa, insanlar birbirlerini duyamazlar. Allah’ü Teâlâ’nın işitmesi doğrudan
doğruyadır. Bu türlü araçlara, organlara ihtiyacı yoktur.
"Şüphe yok ki Allah’ü Teâlâ işitendir,
bilendir." (Bakara Sûresi: 181. âyet.),
"Bilin ki, Allah’ü Teâlâ işitir
ve bilir." (Bakara Sûresi: 244. âyet.)
6- Basar: Yüce Allah’ü
Teâlâ’nın her şeyi görüp gözetmesi olmak demektir. Onun görmesinden hiçbir şey
uzak ve gizli değildir, göremeyeceği hiçbir şey ve yer yoktur. Onun görmesine
uzaklık, yakınlık veya aşırı aydınlık gibi yaratıklarla ilgili şeylerin hiçbir
şekilde etkisi olmaz. Her yerde olup biten her şeyi görür, bilir ve anında
haberi olur.
"Allah’ü Teâlâ yaptıklarınızı
hakkıyla görür." (Enfal Sûresi: 244. âyet.)
7- Kelâm: Yüce Allah’ü
Teâlâ’nın konuşması ve söylemesi olmak demektir. Allah’ü Teâlâ’nın konuşması,
sese ve harflere ihtiyaç duymadan olur. Bu ezelî ve ebedî olan sıfatı ile
peygamberlerine söylemiş emirler vermiş yasaklarını bildirmiştir. İşte böylece
ilâhî kitaplar meydana gelmiştir. Yüce Allah’ü Teâlâ’nın konuşamaması, dilsiz
olması asla düşünülemez.
"Allah’ü Teâlâ Musa’ya da hitap
ile konuştu." (Nisa Sûresi: 169. âyet.)
8- Tekvin: Yüce Allah’ü
Teâlâ’nın yoktan var edip yaratması demektir. Şu evrende var olan ve varlığını
devam ettirmekte olan her şeyi O, ezelî ve ebedî olan tekvin sıfatının gereği
olarak yaratmıştır. Allah’ü Teâlâ’nın yaratmak, yaşatmak, rızıkları vermek, bol
bol nimetler ihsan etmek, ödüllendirmek, cezalandırmak, affetmek, öldürmek,
diriltmek gibi bütün işleri bu sıfatının gereğidir.
"Allah’ü Teâlâ önce mahlûkatı
yaratır, ölümden sonra onu tekrar diriltir. Sonunda Ona döneceksiniz."
(Rûm Sûresi: 11. âyet.)
III. ALLAH’Ü TEÂLÂ’NIN FİİLÎ SIFATLARI
Yüce Allah’ü Teâlâ’nın fiilî
sıfatları pek çoktur; bunların hepsini saymak mümkün değildir. Ancak bunlara
birkaç örnek vermekle yetinelim.
Halk: Yaratmak
demektir. Bütün varlıkları yaratan Hz. Allah’ü Teâlâ’dır. Hiçbir mahlûkun
herhangi bir şeyi yaratmağa gücü yoktur.
İnşa: Yoktan var
etmek demektir. Evrendeki tüm varlıkları yoktan var eden Yüce Allah’ü Teâlâ’dır.
Yaratıklarınsa yoktan var etme gücü yoktur.
İbda: Yüce Allah’ü
Teâlâ’nın, aslı ve benzeri olmaksızın icat etmesi demektir.
İhya: Yüce Allah’ü
Teâlâ’nın diriltmesi demektir. Bir yaratığa can verip onu yaşama ulaştırmak,
diriltmek ancak Allah’ü Teâlâ’ya mahsustur.
İmate: Yüce Allah’ü
Teâlâ’nın öldürmesi, hayata son vermesi demektir. Bir yaratığa can veren Allah’ü
Teâlâ dilediği zamanda onun yaşamına da son verir.
Terzîk: Allah’ü
Teâlâ’nın rızk vermesi demektir. Allah’ü Teâlâ’nın Rab olmasının gereği sayısız
çeşit ve ihtiyaçta olan mahlûkatın rızkını da yaratır. O, yaşamlarını devam
ettirebilmeleri için muhtaç oldukları besinleri yoktan var edip onlara sunar.
Yorumlar
Yorum Gönder