Kayıtlar

tevbe etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Nasuh Tevbe

  Nasuh Tevbe   İnsan hem iyilik hem de kötülük yapmaya uygun yaratılmıştır. Onun için zaman zaman isteyerek veya istemeyerek günahlara girebiliyor. Bu konuda Kur’an-ı Kerim'de,   “Allah, kendisine şirk koşulmasının dışındaki, istediği kimselerin bütün günahlarını bağışlar." (Nisa, 4/48, 116)   Buyurarak, hangi günah olursa olsun affedebileceğini bildirmektedir.   Kitaplarımız da canı gönülden yapılan tövbenin Allah Teâlâ tarafından kabul edileceği ifade edilir. Nitekim Allah Teâlâ,   “Ey iman edenler, nasuh tövbe ile tövbe edin ki Allah da sizin kabahatlerinizi affetsin ve altlarından ırmaklar akan cennetlerine koysun.” (Tahrim, 66/8)   Buyurarak, yapılan tövbelerin kabul edileceğini beyan eder. Ayette geçen nasuh tövbe ise şöyledir:   1. Allah Teâlâ’ya karşı günah işlediğini bilerek, bu günahtan dolayı Allah Teâlâ’ya sığınmak ve pişman olmak. 2. Bu suçu işlediği için üzülmek, Yaratıcıya karşı böyle bir günah işlediğinden dolayı vicdanen rahatsız

Tevbe ve İstiğfâr

Tevbe ve İstiğfâr   Cenâb-ı Hak buyuruyor: Bismillâhirrahmânirrahîm “Onlar (müttakî mü’minler), bir kötülük yaptıklarında ya da kendilerine zulmettiklerinde, Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler” (Âl-i İmrân Sûresi, 135)   Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz buyurdular: “Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir.” (Ebû Dâvûd, Vitir 26. İbni Mâce, Edeb 57.)   Hz. Ali Radiyallahü Anh şöyle der: “Ben Peygamber Efendimiz’den bir hadis duyduğumda, Allah Teâlâ bana o hadisten dilediği kadar istifade ettirirdi. (Yani onunla amel ederdim). Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’in ashâbından biri bana hadis rivâyet ettiğinde ondan yemin etmesini isterdim. Yemin ederse sözünü kabul eder

On Birinci Tavsiye: Allah'a Tevbe Etmenin Fazileti

On Birinci Tavsiye: Allah'a Tevbe Etmenin Fazileti Ağarr b. Yesar El Müzeni Radiyallahü Anh Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “- Ey insanlar, Allah’ü Teâlâ’ya tevbe ediniz, O'ndan bağışlama dileyiniz Ben bile günde yüz defa tevbe ediyorum!” (Müslim) Ebu Hureyre Radiyallahü Anh'ın şöyle buyurduği rivayet edilmiştir: Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’i şöyle derken işittim: “- Allah’ü Teâlâ’ya yemin olsun ki ben günde yetmişten fazlâ Allah’ü Teâlâ’dan bağışlanma dileyip, O'na tevbe ediyorum!” (Buhari) Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in hizmetkârı, Ebu Hamza Enes b. Malik El Ensari Radiyallahü Anh Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “- Allah’ü Teâlâ kulunun tevbesine, sizden birinizin çölde devesini kaybettiği haldeyken devesini bulmasından daha çok sevinir. (Buhari, Müslim) Müslim'in rivayeti ise şöyledir: “- Allah’ü Teâlâ, kulunun kendisine tevbe ettiği sırada

Kendisinden Tevbe Edilmeyen Günah: Dünya Sevgisi…

Kendisinden Tevbe Edilmeyen Günah: Dünya Sevgisi…   Dünya sevgisi Müslüman’da bulunan öyle kötü bir haslettir ki, kişi onun kötülüğünü bilip, tevbe de etmez.   Hz. Enes Radiyallahü Anh peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’den şu hadis-i şerifi nakletmiştir: “Dünya sevgisi bütün hataların başıdır!” (Tirmizi, Müslim)   Kaab ibnu Malik Radiyallahü Anh Hz’lerinden nakledilen bir başka hadisi şerifte ise peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:   "Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dinine verdiği zarardan daha fazla değildir." (Buhari, Müslim)   Demek, Müslümanların işlediği hataların hemen tamamı bu dünya sevgisinden olmaktadır. Hattâ bir büyük âlim bile olsa, eğer nazarı dünyada ise ve kalbinde dünya sevgisi varsa, ondan ancak zarar gelir. Kalbinde dünya sevgisi taşıyan birisinden asla insanlık beklenemez. O, en küçük bir dünya menfaati için en yakınını bile satar. Bu konuda peygamberimi

Nasuh Tevbesi

  Nasuh Tevbesi   Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah’a tevbe-i nasuh edin!) buyuruldu. (Tahrim Sûresi, 8) Nasuh kelimesine 23 mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru günahlara pişman olup, istiğfar etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir.   Nasuh tövbesinin ne olduğunu soran zata Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Tevbe-i nasuh, günahkârın işlediği günahtan pişman olması, Allah’ü Teâlâ’dan mağfiret dilemesi, bir daha böyle bir günah işlememesi demektir.” (Beyheki)   Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: 01- Allahü Teâlâ, günah işleyip pişman olanı, istiğfar etmeden önce affeder. (Taberani) 02- Küçük günahlarda ısrar edilirse küçük kalmaz. Büyük günahlara istiğfar edilirse büyük kalmaz. (Deylemi) 03- İstiğfar eden, günde 70 defa aynı günahı işlese ısrar etmiş sayılmaz. (Tirmizi) 04- Günde 70 defa istiğfar edenin, 700 günahı affolur. (Beyheki) 05- İstiğfara devam edeni, Allahü teâlâ, dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Ummadığı yerden rızklandırır. (Nesai) 0

Çokça Tevbe Etmek Allah’ü Teâlâ’dan Bağışlanma Dilemek

  Çokça Tevbe Etmek Allah’ü Teâlâ’dan Bağışlanma Dilemek   Bir adam Hasan Basri' (R.a) yanına gelir der ki; ''Ey imâm! Gök yağmur vermiyor'' dedi. İmâm: ''Hz.Allâh'a istiğfar et'' dedi. Sonra başka bir adam geldi. ''Eşimin çocuğu olmuyor'' dedi. İmâm: ''Hz.Allâh'a istiğfar et'' dedi. Sonra üçüncü bir adam geldi: İmâm, ona da: ''Hz.Allâh'a istiğfar et'' dedi. Mecliste bulunanlardan biri, dedi ki: ''Ey İmâm, ihtiyacı için yanına gelenlere, sadece ''Hz. Allah'a istiğfar et mi dersin? Bunun üzerine Hasan Basri R.a dedi ki: ''Sen Hz Allâh'ın şu âyetini hiç okumadın mı? Bismillahirrahmanirrahim. Onlara dedim ki: Rabbinizden bağışlanma dileyin! Çünkü O, günahları çokça bağışlayıcıdır. Bağışlanma dileyin ki üzerinize bol bol yağmur yağdırsın. Mallarınızı, evlatlarınızı çoğaltsın, size bağlar, bahçeler versin, sizin için ırmaklar akıtsın

Cehennem Ayetini Duydu, Ruhunu Teslim Etti

Sırat’ı Geçerken Kimisi Geçecek, Kimisi Cehenneme’e Düşecek…           Mansûr bin Ammâr Kuddise Sirrûh şöyle anlatır:   Bir gece sabah oldu zannıyla dışarı çıktım. Ancak henüz sabah olmadığını gördüm. Bir evin önünden geçerken içeride birisinin dertli dertli ağlayarak şu duâyı yaptığını işittim:     “‒ İlâhî, çok günah işledim. Kendime yazık ettim. Maksadım Sana muhâlefet etmek değildi. Ben nefsime yenik düştüm. Hem gördüm ki, ne kusur işlesem Sen (bu dünyada cezâ vermeyip) bir şey yapmıyorsun, Sen’in Settâr (kusurları örten) sıfatına aldandım. İşlediğim günahları cahilliğimden işledim. Hata ettiğimi şimdi anladım. Bana azâb edersen hâlim nice olur? Vah bana ki ömrüm uzadıkça günahlarım çoğalıyor! Yâ Rabbi! Kullarına Sırât’ı geçmelerini emrettiğin gün, kimisi Cehennemʼe düşecek, kimisi Cennetʼe gidecek. Acabâ bu miskin kulun hangi gruptan olacak?”   Bu esnâda Cehennemʼden bahseden bir âyet işitildi. İçeride münâcâtta bulunan genç, bir kez “Âh!” etti ve iniltisi kesil

Rüyasında Kıyametin Dehşetini Gördü Tevbe Etti! (Gerçek Hikâye)

Resim
Rüyasında Kıyametin Dehşetini Gördü Tevbe Etti! (Gerçek Hikâye)     Günlerden bir gün evlenmeyi arzuladım ve bir çocuk sahibi olmayı da murat ettim... Evlendim, bir çocuğum oldu... Adını Fatma koydum... Peygamberim Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’in kızı gibi olsun diye. İsmen ve ahlaken ona benzesin diyerek... Onu çok sevdim... Ve Fatma büyüdükçe kalbimdeki iman da onunla büyüdü... Kalbimdeki isyan da azaldı onunla... Elimde içki kadehini içme isteğiyle doldurmuştum Fatma onu devirdi... Daha iki yaşında bile değildi... Sanki ona bunu yaptıran Allah'ü Teâlâ’ydı! O büyüdükçe kalbimdeki iman da onunla büyüdü... Allah'ü Teâlâ’ya yaklaştığım her bir adımda içinde olduğum isyanlardan uzaklaştım biraz biraz... Ta ki Fatma 3 yaşına basana kadar... 3 yaşını bitirdiğinde Fatma öldü! Kızım Fatma ölünce durumum vaziyetim eskisinden daha da kötü oldu... Çevremdeki Müslümanlar’da olan ve beni bu büyük üzüntüye karşı dayanmamı sağlayacak sabrım da yoktu... Her