Kendisinden Tevbe Edilmeyen Günah: Dünya Sevgisi…
Kendisinden Tevbe Edilmeyen Günah: Dünya Sevgisi…
Dünya
sevgisi Müslüman’da bulunan öyle kötü bir haslettir ki, kişi onun kötülüğünü
bilip, tevbe de etmez.
Hz.
Enes Radiyallahü Anh peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’den şu hadis-i
şerifi nakletmiştir: “Dünya sevgisi bütün hataların başıdır!” (Tirmizi, Müslim)
Kaab
ibnu Malik Radiyallahü Anh Hz’lerinden nakledilen bir başka hadisi şerifte ise
peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
"Bir
sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref
hırsıyla dinine verdiği zarardan daha fazla değildir." (Buhari, Müslim)
Demek,
Müslümanların işlediği hataların hemen tamamı bu dünya sevgisinden olmaktadır.
Hattâ bir büyük âlim bile olsa, eğer nazarı dünyada ise ve kalbinde dünya
sevgisi varsa, ondan ancak zarar gelir. Kalbinde dünya sevgisi taşıyan
birisinden asla insanlık beklenemez. O, en küçük bir dünya menfaati için en
yakınını bile satar. Bu konuda peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle
buyurmuştur:
“Kıyamet
günü bir kısım insanlar gelirler, dağ gibi amelleri vardır. Cehenneme
atılmaları emrolunur. Ashap sordu:
-Onlar
namaz kılarlar mıydı?
-Evet,
namaz kılarlar, oruç tutarlar ve geceleri ağlarlardı. Fakat dünyevi bir menfaat
söz konusu olduğu zaman hemen atılırlar ve Allah’ı unuturlardı.
Demek,
bir kişide dünya sevgisi varsa onda başka kötü haslet aramaya gerek yoktur.
Çünkü onda, diğer bütün kötü hasletler otomatik olarak bulunur.
Sabahleyin
kalktığınızda kalbinizi yoklayın. Eğer bütün düşünceniz dünyevi şeylerse sizin
Allah yanında hiçbir değeriniz yoktur. Hadisi şerifte böyle buyurulmuştur ve
Allah Celle Celâlühü böyle olan bir kişinin kalbine dört şeyi musallat eder.
1-
Kalbine kederli bir düşünce verir, ondan kurtulamaz.
2-
Bir meşgale verir, ondan kurtulup hayırlı işler yapmaya vakit bulamaz.
3-
İçine bir fakirlik duygusu verir, ne kadar kazansa tatmin olmaz.
4-
Uzun bir emel verir, asla sonuna ulaşamaz. (İlâhi Nizam)
Dünyayı
yaratan ve sahibi olan Rabbimiz: “Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan
da Allah Celle Celâlühü’nün affına güvendirerek sizi ayartmasın!” buyuruyor. (Fatır
suresi 5)
Dünya
hayatı ve ondaki tehlikeler ile ilgili o kadar çok şeyler yazılıp söylenmiştir ki
saymakla bitmez. Bir ehl-i hikmet şöyle demiştir.
“Dünya
için yaratılmamışsın, öyleyse dünyayı elde edeceğim diye boşuna çırpınma!
Başkalarına muhtaç olmamak için çalış.”
Madem
hataların başı dünya sevgisidir ve madem dünya sevgisi insanın dünyada ve ahirette
perişan olmasına sebep olmaktadır; o zaman bu sevgiden kurtulmanın yollarını
bulmak gerek.
Dünya
muhabbetinden kurtulmanın birinci yolu ölümü düşünmek ve nazarı ahirete
çevirmektir. Bu kadar basit. Öleceğini ve dünyadan ayrılacağını, ne kazanırsan
kazan, bir gün hepsini bırakıp gideceğini düşünüp iyice anlarsan, sende dünya
muhabbeti kalmaz. Hadis-i şerif ile sabittir ki ölümü düşünmek zevkleri
acılaştırır. Dünya muhabbetini giderir.
Nazarı
ahirete çevirmek ise, yaptığın hareketlerin ahirette hesabının sorulacağını
düşünmek ile olur. Tabii ki bunlar hayal değil. Yaptığın hareketlerin
karşılığında göreceğin azap ve mükâfatlar ayet ve hadislerle sabittir. Öyleyse,
onları ayet ve hadislerden veya onları ders veren âlimlerden öğren. Ve elbette
aklın varsa, sana mükâfat kazandıracak hareketlere yönel ve azaba düşürecek
işleri terk et. İşte kurtuluşun yolu…
Demek
kişi ölümü düşünse, yaptığı hareketlerin ahiretteki karşılığını bilse ve ona
göre davransa; hem dünyevi tehlikelerden kurtulur, hem de ahiretteki
tehlikelerden. Kurtulmak istiyorsan işte yol…
Dünya
hayatının şatafatına ve görünüşteki cazibesine kapılıp, ona yönelirsen dünya ve
ahirette perişan olmaktan kurtulamazsın!
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder