Kayıtlar

geri etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kabul Edilmeyen Sahibine Geri Dönen Ameller

  Kabul Edilmeyen Sahibine Geri Dönen Ameller   Bir kişi, Muaz b Cebel”e Radiyallahü Anh “Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem”den dinlediğin bir hadîs-i şerîfî bize nakleder misin?” dedi. Bunun üzerine Muaz Radiyallahü Anh ağladı. Hatta susmayacağını sandım. Sonra sustu, devam ederek dedi: Hz. Peygamber Aleyhi Vesellem” bana: “Ey Muaz!” dedi. “Buyur! Anam babam sana fedâ olsun ya Rasûlullah Aleyhi Vesellem!” dedim. O zaman şöyle buyurdu: “Söyleyeceğimi ezberlersen sana fayda verir. Eğer unutursan kıyamette Allah katında delilin olmaz. Ey Muaz! Allah Teâlâ, yer ve gökleri yaratmadan önce yedi melek yarattı. Sonra gökleri yarattı. Yedi göğün her biri için bir melek vazifelendirdi. O meleği orada kapıcı yaptı. O gökleri, büyüklük yönünden oldukça yüceltti. Hafaza melekleri, sabahtan akşama kadar ibâdet ve taatta bulunan kulun amellerini göklere yükseltirler. Dünyamıza en yakın göğe varıncaya kadar, o amelin, güneşin ışığı gibi bir ışığı olur. Oraya varıncaya kadar hafaza

Gerçek Müslüman

Gerçek Müslüman Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- (Gerçek) Müslüman kimdir bilir misiniz?” buyurdu. Ashâb-ı Kiram Radiyallahü Anh: “- Allah Celle Celâlüh ve Resulü Sallallahü Aleyhi Vesellem bilir.” dediler, Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- (Gerçek) Müslüman Müslümanların, elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” buyurdu. Ashâb-ı Kiram Radiyallahü Anh: “- Yâ Resûlallah Sallallahü Aleyhi Vesellem! Mü’min kimdir?” diye sordular. Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- (Gerçek) mü’min, mü’minlerin mal ve canlarını kendisine emniyet ettikleri kimsedir.” buyurdu. Ashâb-ı Kiram Radiyallahü Anh: “- Muhacir (hicret eden) kimdir?” diye sordular. Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Kötülükleri terk edip onlardan uzaklaşan kimsedir.” buyurdu. Bir başkası da: “- İslâm nedir?” diye sordu Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Kalbin, Allah Celle Celâlüh için selâmet bulup, Müslümanların da dilinden ve elinden selâmet bulmalarıdı

Allah'ü Teâlâ’nın Emaneti

Allah'ü Teâlâ’nın Emaneti Hz. Ümm-i Süleym Radıyallahü Anha, gayet temiz ahlak sahibi bir hatun idi. Çocuğu vefat ettiği zaman, sabır ve metanetle bizzat kendisi yıkadı ve kendisi kefenledi ve bir tarafa bırakıp, komşularına dönerek: “- Babasına haber vermeyin!” Hz. Ebu Talha Radıyallahü Anh orada bulunmamaktaydı. Akşam eve döndüğünde, çocuğu sordu, hanımı: “- Gördüğünden şimdi çok iyidir!”, der. Sonra yemek yediler, oturdular, birlikte oldular. Bir müddet sonra Hz.Ümm-i Süleym Radıyallahü Anha, beyine gayet metanetle şöyle der: “- Ey, Ebu Talha, ödünç alınmış bir şeyi geri vermek icap eder mi etmez mi?” “- Söylediğin bu söz nasıl bir söz, elbette ki ödünç alınan şey geri verilmeli.” “- O halde, Hak Teâlâ da sana emanetten vermiş bulunduğu çocuğu aldı.” Ebu Talha Radıyallahü Anh bu sözü duyunca: “- Biz Allah’ü Teâlâ için halk edilmiş bulunuyoruz ve hep onun tarafına döneceğiz!”, der ve şükreder. Sabah olunca gidip Resulullah'a Sallal

Ömrümü Geri Getirebilir misin?

Ömrümü Geri Getirebilir misin? Yüz yaşındaki bir ihtiyar Muaviye Radiyallahü Anh’ın yanına gelir. Hz. Muaviye Radiyallahü Anh ihtiyara dünyayı nasıl bulduğunu sorar. İhtiyar şu cevabı verir: – Bolluk yılları sıkıntılı yılları, günler günleri, geceler geceleri kovaladı. Doğanlar doğdu, ölenler öldü. Doğanlar olmasa insan soyu tükenir, ölenler olmasa dünya insanlara dar gelir. Bu sözler üzerine Muaviye Radiyallahü Anh ihtiyara dedi ki: – Ne dileğin varsa söyle! – Geçen ömrü geri getirebilir yahut yaklaşan eceli savabilir misin? – Buna benim gücüm yetmez! – O halde benim sana ihtiyacım yok! (İmam Gazalî, Mükâşefetü’l-Kulûb)

Emperyalizm Geri Kalmış Ülkeleri Nasıl Ele Geçiriyor…

Emperyalizm Geri Kalmış Ülkeleri Nasıl Ele Geçiriyor… John Perkins (2006). “Bir Ekonomik Tetikçinin Kitabı” adlı kitabında ABD’nin geri kalmış ülkeleri kazanma, ele geçirme mekanizmasını şöyle anlatıyor. Aslında bu John Perkins’in Türkiye ile bir ilişkisi yok, fakat kitabında öyle şeyler söylüyor ki, siz, bu söylenenleri bir yerlerden tanıyorsunuz. Tanıyorsunuz elbette… Şu yazılanları şöyle bir okuyun bakalım.  “Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç para verip otobanlar, yollar yaptırırız. Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız. O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız. Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle. O ülkeye Dünya Bankası ya da kardeş kurumlardan bir kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi asla o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkede ‘proje’ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer. Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havayolları yapılır... Aslında insa

Keşke Geçmişi Geri Getirip, Yeniden Yaşamak Mümkün Olsa…

Keşke Geçmişi Geri Getirip, Yeniden Yaşamak Mümkün Olsa… İyi kalpli, nur yüzlü güngörmüş bir ihtiyarın haylaz mı haylaz; yaramaz mı yaramaz bir oğlu varmış. Ne yaptıysa oğlunu doğru yola getirememiş. Nihayet nur yüzlü ihtiyar hastalanmış. Yaramaz oğlunu yanına çağırarak: -Oğlum artık ben ölüyorum. Vasiyetimi dikkatle dinle! Eğer vasiyetime uyarsan sana hakkımı helâl ederim. Eğer uymazsan hakkımı helal etmem! Beni hayatta yeteri kadar üzdün, bari mezarda üzme! Mezarımda rahat yatayım! Ben dünyadan gidiyorum, Rabbim sana uzun ömürler versin! Ama ne kadar yaşarsan yaşa herkes gibi sen de ahiret yurduna geleceksin! Demiş. Haylaz oğlan istemeye istemeye babasına yaklaşmış. - Buyur babacığım seni dinliyorum! Demiş. - Oğlum herkes hata yapar, günah işler. Mühim olan insanın hatalarını görüp vazgeçmesi ve tevbe etmesidir. Allah’ü Teâlâ tevbe edenleri çok sever. Günahına devam edenleri hiç sevmez. Onlardan hem bu dünyada hem ahirette intikamını alır. Dünya hayatı çok kısadır. Ah

Bizi Dünyaya Geri Gönder!

Bizi Dünyaya Geri Gönder! Evliyanın en büyüklerinden Seyyid Nur Muhammed “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde; - Kardeşlerim, dini ilimleri öğrenip de, bunu kullanmamak deliliktir, buyurdu. İlimsiz amel de yanlış olur, kabul edilmez. Ve ekledi: - Cehennemde sonsuz yanmaktan, insanı bu ikisi kurtarır ancak. İlim ve amel. Bugün seni günahtan korumayan ve ibadete sevk etmeyen ilim, yarın Cehennem ateşinden de korumaz. Ve tembih etti: - Bu gün ibadet ederek geçmiş günahlarımızı affettiremezsek, kıyamette elin ve dilin aciz kaldığı zaman; (Yâ Rabbi, bizi geri dünyaya gönder, bütün ömrümüzü ibadetle geçireceğiz) diyenlerden oluruz. Sonra bir âh çekti: - Ama faydasız. - Neden efendim? Dediler. - Çünkü (Ey ahmak! Oradan geldin ya!) cevabını alıp kalırız! Ölümü istemek uygun mu? Bir gün de sevdiklerinden biri; - Efendim, ölümü istemek dinen uygun mudur? Diye sordu. Cevabında; - Hastalıktan ve dünya sıkıntılarından kurtulmak için ölümü isteme

İkramı Geri Çevirme, O da Allah’tandır

İkramı Geri Çevirme, O da Allah’tandır İkram Anlatıldığına göre, Harem-i Şerif’in âbidlerinden birine bir adam her akşam iki tabak yemek getiriyor, o da iftar ediyor ve ertesi günde oruç tutuyormuş. Bu muhterem âbid Allah Azze ve Celle’ye ibadet etmekten başka hiçbir işle meşgul olmuyormuş. Bir gün nefsi ona: – Rızkın, azığın hususunda şu yaratılmış, ölümüyle itimat eder, güvenir oldun. Bununla beraber bütün mahlûkata rızık veren Rabbini unuttun. Bu gaflet nedir böyle! Demiş. Adam bu düşüncelere dalmışken, yine o günün iki tabak yemeği gelmiş. Fakat bu kez âbid o yemekleri almayıp geri çevirmiş. Başka yerden yemek gelmediği için tam üç gün boyunca aç kalmış. Yaşadığı bu imtihan karşısında Rabbine seslenmiş. O gece rüyasında sanki Rabbinin huzurunda olduğunu görmüş.  Ona: – Ey kul! Rabbin tarafından sana, o adam ile gönderilen yemeği neden geri çevirdin? Diye bir nida gelmiş. Âbid: – Yâ Rabbi! Nefsimde senden başkasına güvenip itimat etme duygusu uyanınca böyle

Geri Alınan Dua

Geri Alınan Dua  Bir imam ve müezzin, câmilerine getirilen bir cenazeyi kaldırdıktan sonra, mezarcıyı da yanlarına alarak aynı kabristanda yatan bir evliyayı ziyaret etmişler. Mezarcı, tam ayrılacakları sırada: - Muhterem hocam, demiş. Bu fırsat, bir daha ele geçmez. Hazır dua ederken, diğer insanlarda olmayan bir şeyi isteyelim. İmam, Allah’ın verdiği nimetlerin herkese yettiğini ve daha fazlasına göz dikmenin nankörlük sayılacağını defalarca söylemiş ama boşuna. Sonunda mezarcıyı kıramamış ve hiç kimsenin göremediği şeyleri görecek gözlere sahip olmak için Allah’a niyazda bulunmuşlar. Duaları, icabet saatine rasgeldiği için kabul edilmiş. Ve bunu ilk fark eden de imam olmuş. İmam efendi, o evliyaya son bir Fatiha okuduktan sonra “âmin” demek için ellerini havaya kaldırdığında bir de ne görsün? Gökyüzünde dolaşan koca bir göl, üzerlerine doğru gelmiyor mu? Rengi bir anda sapsarı kesilen imam, anında kelime-i şahadet getirdikten sonra: - Hakkınızı helâl edin kardeşler, d

Verimsiz Çalışma ve Kalitesiz Üretimle Bir Yere Varılmaz!

Verimsiz Çalışma ve Kalitesiz Üretimle Bir Yere Varılmaz! Değerli dostlar diğer ülkelere göre ülkemiz çok geri kalmış durumda. Ben bu konularda çok kafa düşünüyorum. Acaba neden diye??? Sürekli kafa patlatıyorum. Âcizane birkaç neden buldum. Hemen sıralayalım. 1- Çalışmıyoruz, görevimizi yapmıyoruz. Çok tembeliz. Kamu görevlileri arasına görevini hakkıyla yapan yüzde kaç dersiniz? İnanın çok az. 2- Eğitime, çocukların iyi yetişmesine gerekli önemi vermiyoruz. Yirmi beş yıl devlette, on sekiz yıl özel okulda çalıştım. Ailenin bütçesinde en ufak bir sarsıntı olsa ilk iş eğitim bütçesi kısıtlanıyor. Hz. Ali (Radiyallahu Anh); “Çocuklarınızı yaşadığınız çağa göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin. " Buyuruyor. Bunu hangimiz yapıyoruz. Hangi din adamı yapıyor. Fatih’in, Yavuz’un, Kanuni’nin hocaları böyle yetiştiriyordu. 3- Hangimizin, işyerlerinin; misyonu, vizyonu, hedefleri, ilkeleri, değerleri, metotları, kazanımlar var? Hangimiz çocuklarına bunları veriy