Emperyalizm Geri Kalmış Ülkeleri Nasıl Ele Geçiriyor…


Emperyalizm Geri Kalmış Ülkeleri Nasıl Ele Geçiriyor…

John Perkins (2006). “Bir Ekonomik Tetikçinin Kitabı” adlı kitabında ABD’nin geri kalmış ülkeleri kazanma, ele geçirme mekanizmasını şöyle anlatıyor. Aslında bu John Perkins’in Türkiye ile bir ilişkisi yok, fakat kitabında öyle şeyler söylüyor ki, siz, bu söylenenleri bir yerlerden tanıyorsunuz. Tanıyorsunuz elbette… Şu yazılanları şöyle bir okuyun bakalım.
 “Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç para verip otobanlar, yollar yaptırırız. Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız. O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız.
Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle.
O ülkeye Dünya Bankası ya da kardeş kurumlardan bir kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi asla o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkede ‘proje’ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer.
Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havayolları yapılır... Aslında insanların işine yaramayan bi yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır... O ülkedeki birileri de nemalandırılır.
Toplum bu düzenekten hiçbir şey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkânsızdır. Plan böyle işler...
Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki: ‘Bize büyük borcunuz var. Ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın, doğal gazı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin! Askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Milletler’de bizim için oy verin!. Elektrik, su, kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın!
Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz. Bu, ikili üçlü dörtlü bir darbeler serisidir...” (İnternet. Melih Çınar’dan alıntı)
İşte, kapitalizmin ve emperyalizm’in yeni yöntemleri... Ucundan ucundan borçlandır. Sonra bankalarını ele geçir. Halkı borçlandır; kendine bağla… Ondan sonra zokayı yutan millet ve devlet zaten senin yoluna geleceklerdir. Biraz sabırlı ol.
Tabii, bunun için zokayı yutacak devlet ve devlet ricalleri o zokayı yutmaya hazırlıklı olmaları gerekir. Zaten Hazırun, onun için ordadırlar. Çünkü sonuçtan zaten onlar da payını alır.
Gerisi al gülüm, ver gülüm meselesi. Zaten milletin % 90’ı afyonlanmış, din, vatan, millet diye... Uyutulmuştur. Olanlardan haberi bile yoktur. Zaten uyandıklarında, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiştir. Senin aklına artık İstiklal savaşı bile gelmez. Çünkü artık kendi andını unutmuş, kendi atanı unutmuş, kendi, T.C’ kimliğini unutmuş ve nihayet kendi bayrağını bile unutmuş olursun.
Ondan sonra da ABD’nin üzerindeki yıldız sayısı bir tane daha artar. Belki açıkça değil ama tasarı olarak… Çünkü onlar seni de artık derinden ve içten kazandıklarını çok iyi bilirler.
Ne diyelim bilmem ki.  Millet kimi seçecek, vatanı mı, ABD’yi mi? Ama sonuçlar şimdiden bellidir. Türk milleti her zaman “Ekmek Partisi”ni seçer!
Aslında, Dünyanın konuştuğu ekonomi tetikçisi John Perkins 3 Ekim.2011’de İstanbul’daydı…
1970 ve 1980'li yıllardaki deneyimlerinden yola çıkarak yazdıkları son on yıldır tüm dünyada tartışma yaratan Amerikalı yazar ve aktivist John Perkins, ICT Summit Eurasia – Bilişim Zirvesi ’11’de ana konuşmacı olarak katıldı.
Perkins, insanlığı küresel kapitalizmin tertip ve tezgâhlarına karşı uyandırma ve uyarma misyonu edinmiş bir ‘post-modern zaman peygamberi’ olarak nitelendiriliyor.
Düşüncelerini, fikirlerini konferanslarla dünya insanlarına, aydınlatmaya çalışıyor…
Ama kim korkar hain kurttan ki? Biz bildiğimiz yolda tek başına da olsa yürüyoruz. (Alıntı)

Dikkat Edelim: Bu yazıda gerçek payı var ama… Sanki yol yapılarak ülke sömürülüyor imajı verilmiş.
Kardeşim otomobil değil kör eşek gitse duble yol ve otoban yapacaksın! Yol medeniyettir. Yollar olmasa kazalar bin kat, on bin kat, yüz bin kat artar… Can kaybı mal kaybı artar da artar… Araba yakıtı kat kat artar… Kazalardaki hasar kat kat artar… Ülkenin çocukları yetim kalır, insanlar sakat felçli kalır… Hastanelerde yatacak yer kalmaz… Devletin parası ilâca ve sağlığa yetmez. Diğer yatırımlar durur… Fabrikaları kapanır… Üretim masrafları kat kat artar… Ülke batar…

Emperyalizm sadece araba satarak sömürmez…
Emperyalizm; kültür diyerek, evrensel değerler diyerek milli ve dini değerleri aşındırarak önce beyinleri yıkar…
Sonra moda altında, yaşayış biçimiyle kendisi gibi düşünmeni sağlar. Vatan sevgisiz, dili bozuk, dini bozuk gençlik oluşturur.  Üretim toplumu değil sorumsuz ve çılgın tüketim toplumu ortaya çıkar.

Artık bir ecnebi gibi giyinir, bir ecnebi gibi yaşar, bir ecnebi gibi evlenir, bir ecnebi gibi düşünürsünüz... Kırmızı duvaklı kapalı gelinler gitmiş, tüller içinde yarı açık gelinler ortaya çıkmıştır. Tüm millî değerleriniz gitmiş; yalnız top, pop, dans, flört muhabbeti yapan acayip bir Evrensel Cahiliye Toplum’u ortaya çıkmıştır...

Milli gençlik gitmiş, görse medyanın ve internetin yönlendirdiği; uyuşturucu, alkol sigara kullanan tüm kötü alışkanlıkların yaygınlaştığı büyüklerine saygı göstermeyen, küçüklerini sevmeyen dini bayramlarda hısım akraba ziyaretleri yerine sahillere koşan, erkek mi kadın mı olduğu bilinmeyen, acayip kılıklı, abdestsiz, gusülsüz, namazsız, küpeli- dövmeli insan tipleri ortaya çıkmıştır.

Sen gençliğine sahip çıkıp dinini, dilini, milli değerlerini öğretmezsen; eğitim ve bilime sahip çıkmazsan, ekonomine ve üretimine sahip çıkmazsan; emperyalizm seni sömürdükçe sömürür. İşgal orduları topraklarına girse alkışlarla karşılayan tuhaf yaratıklar ortaya çıkar. Devletin eğitim, ekonomi, ordu gibi tüm kurumları da yabancıların eline geçer. Tek kurşun sıkmadan devlet elden çıkmıştır.

Toplu iğneyi, makineyi, otomobili, silâhları, elektronik eşyayı kullandığın her şeyi üretmezsen biri üretir sonuçta seni sömürür… Sonra üretenin kölesi olursun! Sadece anlık zevklerini düşünen bir tüketim toplumu gelmiş, her şeyin yerlisini üreten milli toplum yok olup gitmiştir.

Bir ülkede kahvehaneler, statlar, konser salonlar dolu, camiler, kütüphaneler boşsa herkes kumar oynayıp dedikodu yapıyor yabancı diziler izliyorsa o ülke bitmiş demektir.

Önce dinine, diline, tarihine ve tüm milli değerlerine sahip çıkacaksın! Sonra her şeyi kendin üreteceksin! A’dan Z’ye her şeyin yerli ve millî olacak… Sen gençliğine, kültürüne ekonomine ve ülkenin kaynaklarına sahip çıkmazsan Ne gençlik kalır, ne vatan kalır!

Tarihin çöplüğü, dini ve milli değerlerini kaybeden toplumlarla doludur…
Bugünün Avrupa ülkeleri Afrika’dan Rusya’dan ve çeşitli ülkelerden kaçırıp satın aldıkları çocuklarla nüfuslarını ayakta tutmaya çalışıyorlar.

Çünkü artık eski Avrupa’nın milli değerleri kalmamış. Sadece anlık zevkini yaşayan sorumsuz bilinçsiz her esen rüzgâra göre yön değiştiren insanlar kalmış.
Unutmayalım! Milli değerler yok edilmeden bir ülke yok edilemez! 

“Kâfire giden bir kuruş, Müslümana bin kurşun olarak geri döner.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis