Kayıtlar

Şubat 10, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Her Şeye Kur’an-ı Kerim İle Cevap Veren Kadın

Her Şeye Kur’an-ı Kerim İle Cevap Veren Kadın Abdullah b. Mübarek anlatıyor: “Hac farizasını eda edip Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Ravza’sını da ziyaret ettikten sonra memleketime dönmek üzere yola çıkmıştım. Tam bu sırada, ileride yolun üstünde bir karartı gördüm. Yanına yaklaşınca yaşlı bir kadın olduğunu fark ettim. Önce ona selam verdim. O da; - “Onlara (cennet ehline) merhametli olan Rablerinden kıymetli bir selam vardır” (Yâsîn S. 58) ayetiyle karşılık verdi. Ona; -Allah iyiliğini versin, bu mekânda yalnız başına ne yapıyorsun? Diye sorunca, yaşlı kadın; -‘Allah, kimi şaşırtırsa artık onun için yol gösteren yoktur’ (el-‘A’raf, 186) ayetini okudu. Yani; Allah, kimi kötü ameli nedeniyle sapıtırsa, onu doğru yola iletecek birini bulamazsın. Yaşlı kadının bu okuduğu ayet-i kerimeden, yolunu kaybettiği anlaşılıyordu. Ona tekrar sordum: -Nereye gitmek istiyorsun? (Yardım edeyim)… Yaşlı kadın; -‘Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim d...

Bir Annenin Kızına Evlilik Nasihati

Bir Annenin Kızına Evlilik Nasihati Aralıksız çalan kapının zili, Mübeccel hanımı eski ahşap merdivenlerden hızla aşağı indirmek için zorluyordu. Fakat yaşlanmıştı artık. Dizlerinin ağrısı artmış, ona ağır hareket etmesini söylüyor gibiydi. — Geldim, geldim… — Kim o! — Benim anneciğim, kızın Neriman. — Neriman! Mübeccel Hanım 2 yıl önce gelin etmişti kızını, iyi bir insandı damadı bir de torunu vardı. Ne güzel şeydi torun sevgisi. — Hayırdır kızım ne bu acele peş peşe basıyorsun şu zile. Gel gel, bakalım içeri, ver bakayım şu kucağındaki yavrucağı. —Bıktım artık anne bıktım, dayanamıyorum. Dönmeyeceğim o eve bir daha. —Sakin ol bakalım! Geç içeriye. Kapıda konuşulmaz böyle şeyler. Ben bir çay atayım ocağa, hem konuşur hem de bir şeyler yer içeriz. —Tamam, anne ben çocuğu yatırayım. Mübeccel Hanım, ocağa çay koyarken düşünüyordu; ne oldu acaba? Damat bir şey mi yaptı, deli kız kim bilir neye sinirlendi yine. —Anlat bakalım kızım hayırdır inşallah. Nedir seni ...

Hanımını Üzmüş

Hanımını Üzmüş Sa’d bin Muaz Radıyallâhu Anh hazretleri, Peygamber efendimiz Aleyhisselâm’ın çok yakını, çok sevdiği bir zattı. Müslüman olduğu için ona inanılmaz işkence yapmışlardı. Neticede bu zat vefat etti. Onun ölüm haberi Peygamberimizi çok üzdü, evine gitti, teçhiz ve tekfinde bulundu. Sonra kabristana giderken, önce hırkasını, sonra ayakkabılarını çıkardı. Tabutun bir bu tarafına, bir de öbür tarafına koşuyordu. Eshab-ı kiram da şaşkın bir vaziyette bakıyorlardı. Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem kabre indi, kabri düzeltti ve onu yerleştirdi. Her şey bitti, telkin verildi. Bu arada Peygamberimiz çok üzgündü ve rengi, benzi atmıştı. Eshab-ı kiram bu durumu merak edip sordular: ― Ya Resulallah Sallallahü Aleyhi Vesellem, tabutu taşırken neden hırkanızı ve ayakkabılarınızı çıkardınız? ― Bütün meleklerin giyinişi böyle olduğu için. ― Peki, tabutun bir bu tarafına, bir öbür tarafına koşmanızın sebebi nedir? ― Kardeşim Cebrail Aleyhisselâm elimi tutup bıra...

Eşinden Şikâyetçi Olan Adam

Eşinden Şikâyetçi Olan Adam Hz. Ömer Radıyallâhu Anh’ın hilâfeti zamanında bir adam, davranışlarını beğenmediği karısını şikâyet etmek üzere Halife’nin evine gelir. Kapının önüne oturur ve Hz. Ömer'in çıkmasını bekler. Derken içerden bir gürültü kopar, Hazreti Ömer'in hanımı, koca Halife’ye bağırıp çağırmakta, fakat Hz. Ömer Radıyallâhu Anh ağzını açıp da karısına tek kelime söylememektedir. Bu hali gören kapıdaki kimse boynunu bükerek: — Bütün şiddetine ve sertliğine rağmen, üstelik de müminlerin emîri iken Ömer'in hâli böyle olursa, benim hâlim nice olur? Diyerek kalkıp giderken, Hz. Ömer dışarı çıkar. Adamın arkasından: — Hayır ola, derdin neydi? Diye seslenir. Adam da der ki: — Ey müminlerin emîri! Karımın kötü huylarını ve bana karşı haddini aşıp ileri gittiğini sana şikâyet etmek üzere gelmiştim. Senin karının da sana karşı olmadık sözler söylediğim duyunca, vazgeçip geri döndüm ve kendi kendime dedim ki: ‘Müminlerin emiri karısıyla böyle olunca, ben...