Kayıtlar

İbretlik etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İbretlik Davranış

Resim
İbretlik Davranış Bir hanımefendi anlatıyor: "Biraz fasulye ve biraz pilav alarak bakır bir tepsiye koydum. Üzerine patlıcan, salatalık ve bir kaç tane kayısı ekledim... Tam dışarı çıkacaktım ki babam sordu: "- Nereye gidiyorsun kızım?" "- Ninem bunları kimsesiz yaşlı adama götürmemi söyledi!" diye cevap verdim. Bunun üzerine babam: "- Şöyle yap. Mutfaktan bir kaç tabak daha getir. Her bir şeyi ayrı tabağa koy ve tepsiyi güzelce düzenle. Yanlarına kaşık, bıçak ve bir bardak su da koy, öyle götür!" dedi. Dediklerinin hepsini yaptım ve elimdekileri dedeye götürdüm. Dönünce babama neden böyle yapmamı istediğini sordum. Babam : "- Yemek ikram etmek 'Mal' sadakasıdır. Bir şeyi düzgün vermek ise 'Gönül' sadakasıdır. Birincisi karnı doyurur; ikincisi ise kalbi doldurur. Birincisi, kimsesiz dedeye, yardım isteyen dilenci hissini verir. İkincisi, yakın bir dost, iyi bir misafir olduğu hissini verir." diye cevap

Hac'dan Yeni Dönen Bir Hacının İbretlik Gerçek Bir Öyküsü

  Hac'dan Yeni Dönen Bir Hacının İbretlik Gerçek Bir Öyküsü   Muhammed kardeşimiz, hac işlemlerini bitirmiş, dönüş için Cidde Havalimanı'nın bekleme salonunda uçağın hareket saatini bekliyordu. Bir ara yanına bir hacı gelip oturdu. Selâm verip Muhammed’e şöyle dedi: “- Ben inşaat sektöründe müteahhitlik yapıyorum. Allah’ın lütfu ile bu sene onuncu defadır hac nimeti bana nasip oluyor... Muhammed, başını sallayarak müteahhide şöyle dedi: “- Maşaallah! Allah haccınızı ve amellerinizi etsin, günahlarınızı bağışlasın.” Müteahhit gülümseyerek Muhammed’e dedi ki: “- Âmin, ecmain... Peki, sen daha önce hacca geldin mi hiç?" Muhammed az düşündü, sonra da şöyle dedi: “- Aslına bakarsan hacım, benim bu hac seferimin uzun öyküsü var, başınızı ağrıtmak istemem...” Hacı güldü, sonra da Muhammed’in omuzuna vurarak dedi ki: “- Gördüğün gibi burada boş oturmuşuz. Uçağın kalkış saatini beklemekten başka bir işimiz yok. Hadi anlat, çok merak ettim.” Muhammed de tebes

Doğru Yoldan Sapanların İbretlik Hali

  Doğru Yoldan Sapanların İbretlik Hali   Bir gün İsa Aleyhisselâm, havarileriyle birlikte giderken bir köye geldiler. Bir de baktılar ki, köyün ortasında bütün köylüler ölmüş. Hiç canlı yok. İsa Aleyhisselâm: “- Bu bir gazab-ı ilâhidir. Eğer hastalık olsa, bunlar tek tek ölürlerdi. Madem toptan öldüler, buraya bir musibet gelmiş!” dedi. Sordular ki: “- Yâ Nebiyallah, sen ölüleri Allah'ın izniyle dirilten bir nebisin, çağır birini de sor bakalım, ne yapmışlar?” İsa Aleyhisselâm, birine seslenince, adam kalktı, geldi. İsa Aleyhisselâm: “- Bu ne hâldir, ne oldu size?” diye sordu. Dirilip gelen kişi dedi ki: “- Yâ Nebiyallah, bu köy çok takva ehli, çok dindar, çok iyi ahlâk sahibi bir köydü. Sonra bizim kalbimiz dünyaya yöneldi. Namazı terk ettik, akla ne gelirse, hepsini bıraktık, yalnız parayı düşündük ve ektik biçtik, benimki çok, benimki güzel diye yarıştık. Ne Allah’ü Teâlâ kelâmı var, ne Peygamber! Ahireti unuttuk, Allah’ü Teâlâ'yı unuttuk, Peygamberi d

Saddam'ın Heykelini Yıkan Iraklı Bir İş Adamının İbretlik Sözleri

Resim
  Saddam'ın Heykelini Yıkan Iraklı Bir İş Adamının İbretlik Sözleri Abd ordusu bağdata kadar geldiğinde büyük bir alkış eşliğinde onları karşıladık. Bize, hadi bu heykeli siz yıkın, bu sizin hakkınız, dediler. Bir balyoz bulup tüm nefretimle saddam'ın heykeline vurmaya başladım. Kimimiz ayakkabısıyla vuruyor kimi bir sopayla.. Amerikalılar araçlarında bira içerek çılgınca bağırıyordu. Bize gülüyorlardı. Barış, demokrasi, para palavraları gözümüzü körleştirmişti. Günlerce aç ve susuz kaldık. Bombaların arasında sığınaklarda fareler ve böcekler arasında yatıyorduk. Birden hepimiz terörist ilan edilmiştik. Ya abd için savaşacaktık ya da kamplara götürülecektik. Kadınlarımıza tecavüz ediliyordu ve her yerde cesetler vardı. Kadın, erkek, çocuk ve bebek... Daha aylar öncesi mutlu sabahlara uyanıyordum. Yeni bir ev almıştım yeni eşyalar ve temiz kıyafetler.. O an hüngür hüngür ağladım. Ellerimi taşlara vurdum. Oysa Nefretle yıktığım o Heykeli tekrar dikmek için her şeyim

Bosnalı Mestan (Bir Peygamber Aşığının İbretlik Hikâyesi)

  Bosnalı Mestan (Bir Peygamber Aşığının İbretlik Hikâyesi)   Mestan Bosnalı ayyaş bir genç Müslüman. Yıl 1999. Herkesin illallah dediği, görünce yolunu değiştirdiği belalı biri. Bir gece rüyasında Rasul ü Kibriya Efendimizi görür. Peygamber yakasından tutup iyice sarsar. “- Yeter bu hali bırak ve çabuk bana gel!” der. Mestan muhtarın kapısını çalar, gördüğü rüyayı heyecanla anlatır. “- Muhtar sen bu köyün emirisin, beni Peygambere götür” der. Muhtar içki için para istiyor diye bir miktar para verip başından gönderir. Mestan köyü kapı kapı dolaşıp rüyasını anlatır. Herkes muhtar gibi biraz para verip başından savar. Mestan tekrar muhtara gelip işte para beni Medine’ye peygamberime götür muhtar deyip tehdide başlar. “- Vallahi evlerinizi yakar ahırlarınızı, harmanlarınızı dağıtırım, beni rasulullaha Sallallahü Aleyhi Vesellem götür. O Sallallahü Aleyhi Vesellem beni çağırdı bekliyor.” diye inler. Muhtar çaresiz üç beş hayvanını satıp Mestan’la beraber hacca yazılır

Hatip İle Zâlimin İbretlik Hikâyesi

Hatip İle Zâlimin İbretlik Hikâyesi   Haccâc b. Yûsuf b. el-Hakem es-Sekafî, “Zalim” lakabıyla meşhur Emevî valisidir. Târihin meşhur Haccâc-ı Zâlim’i, zulmüyle şöhret yapmış olsa da filozof tabiatlı bir insandı. Bir gün, Cuma namazında onu gören hatip:   “– Allâh’ın en sevdiği fiil, zâlim idâreciye haksızlığını haykırmaktır.” tarzındaki emri dikkate alarak hutbeden ağız dolusu ağır lâkırdılar söyledi. Haccâc-ı Zâlim, sükûnetle dinledi.   Namazdan sonra hatîbi huzûruna çağırtarak ona sordu:   “– Sen öyle neler söyledin bakalım hutbede!”   Hatib, nasıl olsa kellesinin vurulacağı düşüncesiyle geri adım atmadan Haccâc’a hutbedeki sözlerini biraz daha sert bir üslûb ile tekrar etti.   Haccâc:   “– Tuhaf şey.” dedi. “– Sen bilgili bir adama benziyorsun. Lâkin İslâmî dâvetin metodlarından haberin yok. Sen hiç Kur’ân okumuyor musun? Senden daha fazîletli olduğu muhakkak olan Mûsâ’yı Aleyhisselâm benden daha kusurlu ve üstelik ehl-i küfürden olduğu muhakkak o

İffetli Mazlum Bir Kızın Ahı Ve Sonucu (Yaşanmış İbretlik Bir Hikâye)

İffetli Mazlum Bir Kızın Ahı Ve Sonucu (Yaşanmış İbretlik Bir Hikâye)        Hikâyeyi eski edebiyat hocası olan Kamil Hoca öğrencilerine anlatmış.        Kendisi 70’li yıllarda öğretmenliğe başladığında, o yıl müzik öğretmeninin kocasının başından geçen olayı anlatıyor.        Erzincan Valiliği’nde görev yapıyordum. Oranın valiliğinde, memur ve atama işleri ile ilgileniyordum.        O vakit Erzincan’da genç bir Ayşe hemşire vardı. 20-22 yaşlarındaydı. Annesi ise felçli idi. Ekseri ilçe ve köylere gider, iğne yapar, ilaç verir, kadınların doğumlarına ebelik yapardı. Oldukça iffetli ve izzetli biriydi. Annesine sadakatle bakar, civar halka hizmet etmekten geri durmazdı. Bekârdı.        Bir gün yine köylerden birine giderken, nüfuzlu bir ağa görmüş ve ağa kendisiyle evlenmesi için Ayşe Hemşire’ye haber göndermişti.        Ayşe Hemşire hemen teklifi ret etti.        Ardından ağadan ikinci bir haber gelmişti. Haber tehdit ve şantaj doluydu.        Ağa:       

Günahkâr Adam İle İbrahim Ethem'in İbretlik Diyaloğu

Günahkâr Adam İle İbrahim Ethem'in İbretlik Diyaloğu Bir gün eski Belh Sultanı İbrahim bin Edhem Hazretlerine bir adam geldi: “- Ey doğruluk ırmağı, dedi, ben günah işleyip duruyorum. Bana bir kurtuluş yolu göster ki, o belâdan kurtulayım.” Velîler velisi tatlı bir tebessümle dedi ki: “- Madem günah işliyor, Rabbine isyan ediyorsun. O halde Allah’u Teâlâ'nın senin için vermiş olduğu rızıklardan yeme.” Adam birden titredi: “- İyi ama dedi, Allah'ın bana verdiği rızıklardan yemezsem, nasıl yaşarım?” “- Madem öyle! Allah'ın senin için takdir ettiği sudan içme.” “- Bu hiç mümkün değil! Su içmeden yaşanır mı?” “- O halde, Allah'ın yarattığı havayı teneffüs etme.” “- Hayır, hayır! Buna da imkân yok!” “- Sana daha ne diyeyim? Madem Öyle! Allah'ın mülkünden çık git. Kendine bir başka mülk edin!” Günahkâr adamın aklı uçacak gibi oldu ve dedi: “- Neler diyorsun ey Pir? Allah'ın mülkünden başka mülk var mı ki, g

İbretlik Ders

İbretlik Ders Belediye başkanı‚ geniş rahat makam koltuğunda huzursuzca kımıldandı. Sesine daha bir otorite katarak kapıdaki ihtiyara seslendi; “- Ne istiyorsan‚ söyle amca!” “- Şey‚ efendim. Benim bacaklarından özürlü bir torunum var.” “- Anlaşıldı anlaşıldı. Belediye aracılığıyla dağıtılacak tekerlekli sandalyeleri duydun‚ ondan istiyorsun. Kusura bakma‚ sayısı az. Başvurular alınacak‚ sonra kura çekilecek. Şansına artık.” “- Yok, efendim‚ onun için gelmedim. Torunumun tekerlekli sandalyesi var.” “- Eee… Derdin nedir öyleyse?” “- Tekerlekli sandalyesi var da‚ rahatça dolaştıramıyoruz. Başka şehirlerde belediyeler yardımcı oluyormuş. Onlara uygun otobüsleri veya dolmuşları oluyormuş. Ama bize şimdilik kaldırımları düzenleseniz yeter. Kaldırımların başlangıcıyla sonuna bu arabalarla kolayca geçilecek yerler yapsanız diye talepte bulunacaktım.” “- Oooo amca‚ her gelenin bir talebi var. Belediye boş mu duruyor sanıyorsun. Çoğu yerin kaldırımı bile yok‚ önce onlarla uğr

Adli Tıp Uzmanın İbretlik Rüyası

Adli Tıp Uzmanın İbretlik Rüyası -   Benim başım açık, tesettürlü bir insan değilim. Ama şükür imanım var. Namazımı kılıyor, orucumu tutuyorum şükür. Rabbim kabul etsin. Tesettürlü insanları seviyorum, imrenerek bakıyorum ama henüz nefsim hazır değil. Sürekli erteliyorum. Bunda geçirdiğim çocukluğumun büyük etkisi var. Babam ordu mensubu idi. O dönemde namaz kılanı, eşi kapalı olanı ordudan atıyorlardı. Zavallı annem babam atılmasın diye ağlaya ağlaya açıldı. Hiç unutamıyorum açıldığı günü. Öyle çok gözyaşı döktü ki babam: -   Üzülme hanım, şurada emekliliğime ne kaldı. Örtünürsün, beraber hacca gideriz derdi. Hem sen evdesin bak namazların geçmiyor. Birde beni düşün derdi. Zavallı babam kılamadığı kaza namazlarını kılmadan ne kadar yorgun olursa olsun yatmazdı. Eve misafir gelince ihbar olur diye onların yanında kılamaz tek tek yatak odasına gidip kapıyı kilitleyip öyle kılarlardı. Evdeki seccade ve tesbihler bile suç unsuru sayılırdı. İyice saklar, bize de tembih ed

Karısının Kalbini Kıran Adama İbretlik Ders

Karısının Kalbini Kıran Adama İbretlik Ders Adam hanımına pek hoş davranmaz, kalbini kırar. Sonra hanımından sofrayı kurmasını ister. Kadıncağız hiç sesini çıkarmadan kurar sofrayı ve buyur eder kocasını. Adam sabırsızca sofraya oturur, iştah kabartacak bir zevkle yemeye başlar. Yemek tuzsuz olmuştur. Birkaç lokma yedikten sonra hanımından tuz ister. Hanımı; “Sen yemeğe devam et ben getiririm!” der ve içeri gider. Adam ikide bir; “Tuz nerde kaldı hanım?” diye sorar. Kadın her seferinde “Tamam getiriyorum!” diye cevap verir. Fakat tuz bir türlü sofraya gelmez. Adam tuzu isteye isteye karnını doyurur. Sonra aklı başına gelir. Az önce hatununun kalbini kırdığı için özür diler. Hanım mutfağa gider, ve elinde tuzla geri döner. Adam merak eder ve sorar ; “Bu ne şimdi karnım doyduktan sonra tuzu ben ne yapayım!” der. Karısı da ona; “Senin kalbimi kırdıktan sonra dilediğin özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir, ihtiyaç kalmaz!” der. Hani derler ya

Bir Genç Kızın İbretlik Sonu

Resim
Bir Genç Kızın İbretlik Sonu Şehir içi dolmuşların birinde 20 yaşlarında ince elbiseler giyinmiş genç bir kız, utanma duygusunu parçalar bir şekilde, açılıp saçılmış fitne sergiliyordu. Arkasında saçı sakalı ağarmış ihtiyar, genç kızın halinden dolayı arkasında utançla oturuyordu. Kızın kulağına eğilerek edeple şöyle fısıldadı: “- Ey kızım sana yakışan örtünmektir. Tesettür, insan kurtlarının iştahını kabartan bu şeffaf elbiseden daha faziletlidir. Hem bu hayâyı parçalar fitneye sürükler.” Genç kız şöyle dedi: “- Sana ne? Kabrime benimle beraber mi gireceksin? Cennet’e ve Cehennem’e koymak senin elinde mi?” Kız ahmaklaşmış, adamın üzerine gitmeye başlamıştı. Sonra cüreti ve utanmaz tavırlarını artırdı, adamla alay ediyor şöyle diyordu: “- Al işte cep telefonum. Allah’ü Teâlâ’yı arada, bana Cehennem’de hangi odayı ayıracağını söyle!” Ve çirkin bir kahkaha attı. Adam çekindi. Allah’ü Teâlâ’ya sığındı. “- Allah’ü Teâlâ bana yeter. O ne güzel vekildir!” dedi ve sustu.

İbretlik Resimler

Resim
Ey Rabbimiz kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et! Hayâ  Müslümanlar tembelliği, cehaleti, fitneyi yenmeden ayakta duramaz!!!