Kayıtlar

Ağıt etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Doğu Türkistan’a Ağıt

  Doğu Türkistan’a Ağıt   Altın ovalarda gümüş dağlarda Gezen yiğitlerden nişan kalmamış Zümrüt misali şirin bağlarda Öten bülbüllerden nağme kalmamış   Kalmamış evlerde hayattan eser Gelin odaları hep mezar olmuş Bu harap illerde akan dereler Nice masumların kanıyla dolmuş   Bu yerler eskiden şendi, gülşendi Ne kadar güzeldi ovası dağı Her taraf gülşen her gönül şendi Geçti üzerinden zulüm kuşağı   Sırma saçlı kızlar masum yavrular Esaret altında ezilmiş bitmiş Yuvası dağılmış garip kumrular Toprağa gark olup mahvolup gitmiş   Yıkılan hanenin, sönen ocağın Mahzun gönüllerde ateşi yanar Issız yuvaların viran yurtların Açtığı yaralar derinden kanar   Çökmüş minareler göçmüş kubbeler Cemaatsiz kalmış nice camiler Acıya bürünmüş yorgun gönüller Gözyaşı sel olmuş sineler inler   Bitsin artık bu zulüm bu felâket Kalana zafer ver ölene rahmet Tükensin bu acı dayanmaz yürek Allah’ım ...

Ağıt...

Ağıt... Ağlayın, parmakları nur, Sularından kınalı kızlarım… Ağlasın Meraga göklerinden, Meraga'ya bakıp yıldızlarım… Yollara Kürşadlar uzanmış ölü, Ağlasın Akülke, ağlasın Sütgölü, Yiğitlerim uyur gurbet ellerde, Kimi Semerkant'ta bekler beni, Kimi Caber'de… Caber yok, Tiyanşan yok, Aral yok, Ben nasıl varım? Ağla ey Tanrı dağlarından, İndirilmiş Tanrım… Şu yakın suların, Kolu neden bükülmez? Fırat niçin, Dicle niçin, Aras niçin? Benden doğar, bana dökülmez? Ben ki ateşle konuşurdum, selle konuşurdum, İdil'le Tuna'yla Nil'le konuşurdum, "Sangaryos"u "Sakarya" yapan, "İkonyom"u "Konya" yapan, Dille konuşurdum… Arif Nihat Asya