Kayıtlar

Mart 4, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hem Yıpranmaktan Korur Hem Değerini Artırır!

Hem Yıpranmaktan Korur Hem Değerini Artırır! Bir kız telefon almıştı. Babası ona sordu: - Cep telefonunu alınca yaptığın ilk iş ne oldu? Kız dedi: - Cep telefonunun ekranına, çizilmeye karşı ekran koruyucu yapıştırdım, telefonun kendisi için de bir kılıf aldım. Babası yine sordu: - Bunu yapmaya seni biri mi zorladı? Kız, hayır diye cevap verdi. Babası yine sordu: - Sence, bu yaptığın iş, cep telefonunu üreten firmaya saygısızlık olmadı mı? Kız cevap verdi: - Yok, babacığım; bilakis, firmanın cep telefonunun yanında verdiği kullanma kılavuzunda yazdığı üzere, cep telefonunun, kılıf ve ekran koruyucu ile muhafaza edilmesi tavsiye edilmektedir. Babası yine sordu: -Cep telefonun, kötü ve değersiz miydi ki koruma altına aldın? Kız cevap verdi: -Hayır, aksine, onun zarar görmesini ve değersizleşmesini istemediğim için bunu yaptım. Babası sordu: -Cep telefonunu kılıf ve ekran koruyucu ile örttükten sonra çirkin olmadı mı? Buna cevaben kız: -Bence ç

Hebenneka

Hebenneka Arabistan'da, Hebenneka isminde son derece ahmak biri varmış. Manâlı mânâsız ne kadar süs aleti varsa, bulduğunu hemen üzerine takıp takıştırırmış. Bir gün Hebenneka uyurken, kardeşi Hebenneka'nın elbisesini kendi giymiş, kendi elbisesini de Hebenneka'ya giydirmiş. Hebenneka uyanınca bir kendisine bakmış, bir de kardeşine; “Sen Hebenneka”sın, ya ben kimim?” Diye sormuş.  (Alıntı)

Siz Böyle Derseniz

Siz Böyle Derseniz Köylü dayının biri, vergi memurlarını valiye şikâyete gitmiş: — Vali bey demiş, senin memurların benim yirmi çuval çıkacak buğdayımı, yüz çuval Diye yazıp gittiler. Vali hemen köylüye: — Bir kalbur sakalınla yalan söyleme. Memurlar bu kadar büyük hata yapmazlar, deyince; köylü büsbütün kükremiş: — Yaparlar vali bey yaparlar. Siz onların amiri olduğunuz halde, benim ancak bir tutam gelecek olan sakalıma on kilo derseniz, memurların bundan fazlasını bile yaparlar, Diye cevap vermiş.  (Alıntı)

Yavuz Ve Zînet

Yavuz Ve Zînet Yavuz Sultan Selim gayet sade giyinir, süse ve zinete itibar etmezdi. Kendisine: — Sultanım, siz de daha güzel elbiseler giyer ve daha mutantan gezebilirsiniz, bunu neden yapmazsınız? Diye sorduklarında O şöyle derdi: — Bizden başkaları, bize hoş görünmek ve kendilerini beğendirmek için süslü ve zinetli elbise giyerler, ya biz kendimizi kime beğendirmek için zinet takınacağız, temiz olsun, Allah indinde güzel olsun, bizim için o kâfidir, derdi. Bir gün oğlu Süleyman'ı, (Geleceğin Kanunîsi) fazlaca süslü elbise giyinmiş görünce, şöyle söyledi: — îki gözüm evlâdım, bu kadar zinetlenmene ne hacet! ., O kadar çok süslenmişsin ki, annene birşey kalmamış, dedi.  (Alıntı)

O Beni Dişi İle Isırdı!

 O Beni Dişi İle Isırdı! Köylü dayının biri, ormanda odun ihtiyacını karşılamakla meşgul iken, bir av köpeği üzerine hücum etmiş. Adamcağız baltayı vurunca köpeği ikiye bölmüş. Avcılar köylüyü mahkemeye vermişler. Mahkemede hakim, köylüye niçin baltanın sapı ile vurmadın da, keskin tarafı ile vurdun, Diye sorunca köylü dayı, “Hakim bey o beni kuyruğu ile ısırmadı ki, ben ona baltanın sapı ile vurayım” deyince, hakim köylü dayıyı beraat ettirmiş.  (Alıntı)

Benden yana mısın, Domuzdan yana mı?

Benden yana mısın, Domuzdan yana mı? Adamın biri arkadaşına şöyle bir soru sormuş: — Yalnız bir dağın başında bir domuza rastlasan ne yaparsın? Demiş. O da: — Tüfeğimle onu öldürürüm, Diye cevap vermiş. — Ya tüfeğin yoksa? Deyince: — Kafasına taş vururum, demiş. — Taş ta bulamazsan ne yaparsın? Deyince: — Bıçakla öldürürüm, demiş. — Ya bıçağın da yoksa deyince, adam artık dayanamamış: — Be arkadaş söyle, benden yana mısın, yoksa domuzdan yana mı? Demiş.  (Alıntı)